Bölüm 17: Siyahın En Koyu Tonu

20.2K 1.7K 159
                                    

İdil'in savurduğu tekme tam yerine isabet ederken diğer adam sağ tarafından ona saldırdı. Fakat genç kız onun hareket ettiğini çoktan görmüştü. Yakasından tutarak çıkmaz sokağın duvarına savurdu. Diğeri toparlanırken genç kız kaçamak bakışlarla sokağın girişine baktı. Sarp dükkandan çıkmış onu arıyor olmalıydı. Bir an önce burada ki işini halledip adam onu bulmadan yanına gitmeliydi. Kollarını iyice sıvadı. Kan dökmeden bu işi halletmek istiyordu. Bu onun için zor olacaktı.

İki genç adam da kalkıp karşısına dikildiğinde omuzları düştü. Genç kız dudağında ki kanı silen uzun boylu adama baktı.

"Gerçekten bunu yapmak zorunda mıyız?"

Adam ağzında ki kanı tükürüp aynı ciddiyetle ona baktı.   Gözlerinde ki öfke elle tutulur gibiydi. Yine de İdil'i etkileyecek kadar korkutucu değildi. "Bizimle gelirsen bunu yapmak zorunda kalmayız."

İdil kollarını göğsünde bağlamadan önce işaret parmağını adamı uyarırcasına salladı. "Bunu yapmayacağımı anlamış olmanız lazım." dedi eliyle adamların yüzlerini gösterirken. "Daha fazla yakışıklı yüzlerinizi mahvetmek istemiyorum." Yerdeki çantasını alıp omzuna geçirdi. Bu süre zarfında gözleri iki adamın üstündeydi. Sırtından darbe yeme gibi bir isteği yoktu.

Adam ona doğru hamle yaptığında genç kız bir adım yana geçerek adamın kafasına çantayla vurdu. Bu durumda dengesini kaybeden genç yere kapaklandı. İdil bunun sonucunda kahkahasına engel olamamıştı. Evet bir kızdı ama kavgaları severdi. Kız gibi dövüşürdü ve bunun sonucunda iki erkekte perişan haldeydi. Ayrıca güçsüz biri olsaydı bu ızbandut gibi adamlar onu çoktan sürükleyerek götürmüşlerdi. Ama İdil Verda Cantürk öyle biri değildi. Asla da öyle biri olmayacaktı.

"Hala vazgeçmeyeceksiniz öyle mi?"

İdil onun üzerine doğru gelen çocuğu fark etti. Hızla koşup duvara basarak aldığı destek ile attığı tekme adamın tam karnına tekmesini savurdu. Şimdi ikisi de yerdeydi. Elinde toz varmışçasına birbirine vurup temizledi.

"Liderinize söyleyin. Eğer beni görmek istiyorsa ya kendi gelsin ya da daha fazla adam göndersin."

Diğerlerini çıkmaz sokakta bırakarak yürümeye başladı. Sadece 7 dakikadır bu adamlarla uğraşıyordu. Sarp'a sağlam bir yalan söylemesi gerekecekti. Onu beklediğini düşündüğü caddeye geldiğinde genç adamı gördü. Sırtı ona dönük halde etrafa bakıyordu. Neyse ki adamlarla kavga ederken yakalanmamıştı.

"Buradayım."

Sarp, genç kızın sesini duyunca arkasına hızla döndü. Gözlerinde tedirginlik olması gerekirken öfke vardı. Genç kadın onda her zaman bir şeylerin yanlış olduğunun farkındaydı ama yine de onunda iyi biri olduğunu düşünmek istiyordu.

"Hangi cehennemdeydin?"

İdil ellerini hemen ceketinin cebine koydu ve cevaben omzunu silkti. "Bir arkadaşla rastlaştık. Onunla konuşuyordum." diyerek geçiştirdi. Ellerini cebinde yumruk haline getirdi. Elinde ki taze yaraları görürse Sarp'ın anlaması zor değildi.

Sarp tek kaşını kaldırdı. Genç kızın beynini okuyabilirmiş gibi kaşlarını çatmış tüm dikkati ile kıza bakıyordu.

İdil önüne uçan saçları toparlayıp adama baktı. "Ne var? Tuhaf bir şey mi gördün?"

Sarp elinde ki yarısı erimiş dondurmayı öfkeyle çöp tenekesine attı. "Tuhaf olan senin bir arkadaşının olması." dedi ciddi yüz ifadesiyle kızın üzerine yürürken. İdil daha ne olduğunu anlamadan genç adam kızın kolunu yakalayarak elini cebinden zorla çıkardı.

KAÇIKLAR KULÜBÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin