Altmış Altı / Soixante Six

708 57 0
                                    

Marinette
Bir çatıdaydım. Sopam titreşti. Chat arıyordu.
-Yerini buldum, dedi bana.
-Kimin?
-Kopyamın tabii ki!
-Neyden bahsediyorsun Chat, ne kopyası? Seni anlayamıyorum.
-Eğer bu sabah törene gelseydin bilirdin.
-Üzgünüm, meşguldüm. Bana nerede olduğunu söyle.
-Hayır. Aramıza girmeni ve sana bir zarar gelmesini istemiyorum. Bu pisliğe kendim bulaştım, kendim çıkacağım!
-Bilmece gibi konuşmayı kes kedi! Kedi? Kara Kedi!
Telefonu kapatmıştı bile. Konumuna baktım ve oraya doğru yol aldım.

Adrien
-"Kedi torbada!" mı?
Birden kelepçeler elimi bağladı.
-Kediclysm!
Parmaklıkları yok edecektim ama arkadan bir el, bir levhayı yok etmemi sağladı. Bu Kopyacı Kedi'ydi!
-Mavi Kuğu'nun sende ne gördüğünü anlamıyorum. Kolayca tuzağıma düşen bir budalasın sadece!
Onu tekmelemeye çalıştım ama çok uzaktaydı. Sopamı almaya çalıştım. Ama yoktu!
-Bunu mu arıyorsun, dedi bana sopamı göstererek. Silahım onun elindeydi.
-Acaba hangisini kullansam? Benimkini mi, yoksa benimkini mi?
Birden sopalardan biri titreşti. Kopyacı Kedi onu açtı ve sesimi taklit ederek konuşmaya başladı.
-Mavi Kuğu, acele et! Kopyacı Kedi'yi Theo Barbar'ın atölyesinde yakaladım!
-Otuz saniye sonra oradayım!
Sopayı kapattı.
-Gelme Mavi Kuğu, bu bir tuzak!
-Çok geç Kara Kedi. Mavi Kuğu yolda. Onu öldürüp hem mucizesini alacağım, hem de ölümsüzlüğünün yalan olduğunu kanıtlayacağım! Ve o benim olacak! Senin değil!
-Hayır...o beni seviyor! Beni çok iyi tanır!
Kopyacı Kedi, beni yere düşürdü ve üstüme oturdu. Tam yüzüğümü alacakken bir ses duydum. Bu Mavi Kuğu'ydu!
-İşte buradasın!
-Merhaba Kara Kedi, dedi Mavi Kuğu, Kopyacı Kedi'ye. Onu gerçek Kara Kedi sanmıştı!
-Aman Tanrım, sana çok benziyor!
-Evet, öyledir!
-Evet, çünkü ben gerçeğim, diye bağırdım. Mavi Kuğu beni dinlemedi.
-Akuması nerede?
-Yüzüğünde. Tut onu!
Kopyacı Kedi, elimi tutup Mavi Kuğu'ya uzattı. Mavi Kuğu, yüzüğüme uzandı. Yüzük, tutacağı sırada bipledi.
-Seninle aynı güçlere bile sahip...
-O gerçek bir "Kopyacı Kedi".
Mavi Kuğu, elimi tuttu. Yüzüğü parmağımın ucuna doğru oynattı. Elim alev alev yanıyordu. Hayır, daha kimliğimi göstermeye hazır değildim.
-Eğer benim gerçek Kara Kedi olduğuma inanmıyorsan, ona iddiamızı sor. Hani şu kimlikle alâkalı olan.
Bana baktı, donakalmıştı.
-Sana hiç yalan söyledim mi, gizemli leydi?
Sanırım gerçeği anlamıştı. Yüzüğü yerine geri itti. Elimi bıraktı, Kopyacı Kedi'ye yaklaştı.
-Umarım ona ikimiz arasında geçenleri anlatmamışsındır.
-N-ne?
-Eee...bilirsin işte...bizim...çok gizli bir sözümüz vardı ya...
-E-evet! Söylemedim!
-Biz birbirimize hiç söz vermedik, Kopyacı Kedi!
Kopyacı Kedi'den uzaklaştı.
-Mavi Kuğu, seni seviyorum! Ben bu işe yaramaz sokak kedisinden daha iyiyim!
-Yalanlardan nefret ederim. Ve ayrıca, yalancılar hep kaybeder. Kara Kedi bana hiç yalan söylemedi. O benim güvenebileceğim bir arkadaş.
-Arkadaş? Teşekkür ederim.
Kopyacı Kedi'yi fırlattım.
-Benim değilsen, Kara Kedi'nin de olamazsın! Kediclysm!
-Ben kimseye ait değilim!
Kediclysmli pençesini Mavi Kuğu'ya doğrultu. Ama Mavi Kuğu benim zincirlerimi kaptı ve kendine siper etti. Kediclysm, zincirlere isabet etti. Zincirler yok oldu. Artık özgürdüm.
-Akuma nerede?
-Cebindeki fotoğrafta. Ama çabuk olmalıyız, yoksa dönüşeceğim.
-Hahahaha! Sen benden önce dönüşeceksin!
Elindeki iki sopayı alıp bana saldırdı.
-Büyülü Tılsım!
Eline bir kese düştü.

Marinette
Keseden bir kaşık çıktı.
-Kaşık mı? Bununla ne yapacağım ki ben?
Sopamı aldım. Ucuna bir ip bağladım. İpin öteki ucuna da büktüğüm kaşığı bağladım. Oltam hazırdı.
-Akuma avlama zamanı!
İpi rastgele fırlattım. Bir Kedi'nin bileğini bağladı.
-Hey! Yanlış kediyi yakaladın!
-Yalan söylüyor! Gerçek olan benim, dedi öteki de.
Bakakalmıştım.
-Ahh, ikiniz de beni sinir etmeye başladınız! Yüzüğünü göster bakalım! Kaç pençen kaldı?
Bana rahatça yüzüğünü gösterdi. Üçüncü pençesi yanıp sönüyordu. O gerçek Kara Kedi'ydi. İpi bileğinden çözdüm.
-Affedersin.
Kopyacı Kedi, Kara Kedi'ye saldırdı. Kara Kedi, son anda yana çekildi.
-Üzerime atlamana gerek yoktu!
-Sana ondan iyi olduğumu söylemiştim, Mavi Kuğu!
Sopalardan birini ipimle kapıp Chat'e gönderdim.
-Ama ben senden de iyiyim!
Savaşıyorlardı. Sopaları fırlayıp uzağa düştü. Ben de Kopyacı Kedi'ye oltamla saldırdım. Onunla savaştık.
Birden karnımda bir acı hissettim. Oraya baktım. Kanlar içindeydi. Kopyacı Kedi, bir anlık dalgınlığımla oltamı çevirmiş; sivri tarafını karnıma sokmuştu. Olta, vücudumu delip geçmişti. Sonra Kopyacı Kedi, elinde tuttuğu oltayı yere doğru eğdi. Oltanın karnımın içinde kaydığını hissettim. Sonra oltanın ucu da vücudumdan çıktı ve yere düştüm. Sırtımda ve karnımda aynı hizada bir delik vardı ve bunlar birleşiyorlardı. Canım acıyordu, nefes alamıyordum. Aldığım her nefes, akciğerlerimi yakıyordu. Gözlerim buğulandı. Son kez sayıkladım.
-K-kedi...
Kara Kedi yanıma geldi. Gözlerim karardı. Duyduğum son sözler kulağımda çınladı.
-Mavi Kuğu? MAVİ KUĞU!

Gülünç Değil Mucizevi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin