Mavi Kuğu'nun Kimliği İfşa Edildi / Identité de Cygne Bleu est Révélée

801 74 6
                                    

Marinette
-Kediclysm!
Bunlar aşağıya düşerken duyduğum son sözlerdi. Eyfel'in ucunda Kara Kedi'yi gördüm. Bir saniye bile düşünmeden peşimden aşağıya atladı.
-Kara Kedi!
Elini bana uzattı. Ben de elimi ona uzattım. Elimi tuttu, beni kendine çekti. Sopasını çıkarıp uzattı ve Eyfel'in ayakları arasına sapladı. Orada kaldık. Bir eliyle sopasını, öteki eliyle beni belimden tutuyordu. Bütün insanlar bize bakıyordu. Kara Kedi de bana bakıyordu. Birden bir çıtırdama sesi duydum. Elimi kaplayan süper kadın kahraman kıyafetim yavaşça yok oluyordu. Ayaklarımdaki de öyle. Kara Kedi bir bana baktı, bir de yavaşça yok olan kıyafetime. Göğsüme baktım. Broşumun ortasında kocaman bir yarık vardı.
-Mucizem kırılmış.
Zümrüt gözlerinde biriken şaşkınlığı gördüm, hissettim. Kıyafetimdeki çatlaklar yayılıyordu. Kıyafetim çatlıyor, kırılıyor, altındaki normal kıyafetlerim ortaya çıkıyordu.
-Kara Kedi! Bırak beni, öleyim! Kimliğim, kimliğim ortaya çıkacak! Öleyim daha iyi!
Ben çırpındıkça kıyafetlerimdeki çatlaklar daha çok arttı. Ben çırpındıkça o bana daha çok sarıldı.
-Asla. Bırakmam seni.
Ona hüzünle baktım.
-Burada kalıp geri dönüşümün tamamlanıncaya kadar bekleyeceğiz. Ben hep bu anı bekledim. Sakın direnme.
Birden bir çıtırtı sesi daha duyuldu. Çatlaklar maskeme geçiş yapmıştı. Kıyafetim neredeyse yok olmuştu. Tokam toza dönüştü, saçlarım açıldı. Elimdeki sopam rüzgâra karışıp gitti.
Kara Kedi, parmaklarıyla maskemdeki çatlakları okşadı.
-Ben...benim için hayatını feda eden kızın kim olduğunu öğrenmek istiyorum. Sen beni sev ya da sevme, ben seni daima seveceğim.
-Kim olursam olayım beni sevecek misin? Yalan söylüyorsun. Benden nefret ediyorsun sen.
Onu ittirdim. Aşağıya düşmeye başladım. Bu ani hareketim sonucunda maskem kırılıp yok oldu. Kıyafetlerim de eski hâline geri dönmüştü. Ben tam kurtulduğumu sanmıştım ki...
O, beni bileğimden yakaladı.
Başımı yerden kaldırmaya tereddüt ettim. Ama merakımı yenemeyip ona baktım. Beni görünce şaşkınlıkla bakakaldı.
-MARİNETTE?
Elimle kırık broşumu çıkardım.
-Hayal kırıklığına uğradığını biliyorum. Özür dilerim.
Kırık broşumu el çantama attım. Ona tekrar baktım. Bana kızacağını, "Yine mi sen!?" diye bağıracağını düşünmüştüm. Ama hayır, sevinçliydi; bana öyle tatlı bakıyordu ki...
-Gel, kuleye geri çıkalım.
Beni kendine çekti ve sopanın üstüne oturttu. Oradan da kuleye geri çıktık ve oraya oturduk.
-Artık senin leydin değilim, değil mi?
Bir süre sessiz kaldık. Sonra birden bana sarıldı. Ben de ona sarıldım.
Sarılmayı kestiğinde gözlerinin içi gülüyordu ama bir o kadar da şaşkındı.
-Sen Mavi Kuğu musun?
Gözlerimdeki yaşlar, zaten akmak için bahane arıyordu. Ağlamaya başladım.
-Artık değilim. Mart Tavşanı mucizemi kırdı... Seni reddettiğim için özür dilerim, ben sadece beni maskeli hâlimle sevmeni istemedim. Ve sen bana küstükten sonra kimliğini çok aradım ama bulamadım. O baloya gelemezsem de-
-Sorun değil. Sorun değil!
Beni kendine çekip sarıldı.
-Seni seviyorum. Ben de aslında sana küstüğüm için pişman oldum, seninle barışmak istedim ama sen beni reddedersin diye korktum. Senden bir anda vazgeçebilecek kadar şapşal olduğum için beni affet. Çünkü Mavi Kuğu başkası da olabilirdi.
Parmağımla ziline vurdum.
-Sen benden başkasına âşık olamazsın. Mavi Kuğu başkası olsaydı sen onu sevmezdin.
Güldü.
-Vay canına, beni çok iyi tanıyorsun!
-Öyleyimdir. Şimdi şu akumalıyı yenelim ha, ne dersin? Yakalamamız gereken bir tavşan var!

Adrien
-Ama sen nasıl yeneceksin? Mucizen kırıldı.
Çantasını karıştırdı.
-Sen Uğur Böceği'ni cidden unutmuşsun.
Avucundaki küpeleri kulağına geçirdi.
-Tikki! Benekler! Evet!
-Uğur Böceği! Tabii ya! Leydimi bu kıyafet içinde görmeyi özlemişim.
Eyfel'in tepesine çıktık. Mart Tavşanı oradaydı.
-Ne istiyorsunuz salaklar!? Ya buradan çekin gidin ya da tüm Paris'i lanetlerim!
-Gideceğiz. Sadece...onları bırak.
Uğur Böceği, eliyle baloncukların içindeki annemi ve babamı gösterdi.
-Onlar yapmadıkları bir suçun cezasını çekmemeli. Bunu en iyi sen anlarsın Alice, sen adaleti seviyorsun. Hawkmoth'un seni değiştirmesine izin verme.
-Evet, haklısın, bırakacağım. Sen ne dilersen!
Parmağını şıklattı. Baloncuklar patladı. Annem ve babam, yaklaşık dört yüz metre yükseklikten aşağıya düşmeye başladı!
-Ne yaptın sen!?
-Bırak dedin, bıraktım! Ne dileyeceğine dikkat edeceksin, Uğur Böceği!
Şeytani kahkahalar atarak uzaklaştı.
-Şanslı Tılsım!
Sırt çantası gibi bir şey çıktı. Bu da neydi böyle, ailem ölüyor burada benim!
-Onları nasıl kurtarmayı düşünüyorsun?
-Çok yakında öğreneceğiz. Senin akumalanmış eşyayı bana getirmen lazım.
Aşağıya atladım. Mart Tavşanı'nın cep saatini kapıp aşağıya attım, ben de peşinden atladım. Onu sopamla tepeye fırlattım. Leydim onu yakaladı.
-İşte bu! Artık kötülük yapmak yok, küçük akuma. Kötülükten-
-Leydim, Agresteler!
-Haklısın!
Leydim aşağıya atladı.
-Kara Kedi, sen Gabriel Agreste'i tut!
Babamı yakaladım. Sopamı Eyfel'e sapladım. Leydim de annemi yakaladı ve yoyosunu fırlatıp akumayı avladı. Ve sırt çantasındaki ipi çekince paraşütü açıldı.
Yere sağ salim indik. Leydim yoyosunu açtı ve beyaz kelebeği serbest bıraktı.
-Bir daha görüşmemek dileğiyle, Mart Tavşanı! Mucizevi Uğur Böceği!
Mart Tavşanı, eski hâline döndü. Her şey eski hâline döndü.
-Başardın leydim!
-Birlikte başardık.

Gülünç Değil Mucizevi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin