Onun gözünün içindeki arka fon'a gizlenmiş hüzün o kadar derindi ki o an içimde bilinmedik bir hüzün,bir gariplik vardı. İşte o zaman anladım. Biz insanlar ne kadar benciliz. Hep ben deriz. Ama bir bilsek karşımızdaki insanın duygusunu o zaman da bencil olabirmiyiz? Ben kendi duygularıma yenilip onu bir haber bırakdım. Oysaki o beni evladı yerine koymuş gözü gibi sakınmıştı herkes'den. Kahvesini yavaşca yanındaki yuvarlak sehpaya koydu. O kadar ürkek bakıyordu ki bana sanki birisi ona bana bakmasını yasaklamış, baktığında'da heran yok olucakmışım gibi. Elini cama doğru uzatarak bir şeyler söylüyordu ama ben anlamıyordum. Gözünden yaşlar damlayınca koşarak kapıya yaklaştım ve kapıyı o kadar hızlı vurmuştum ki az kalsın bileğimi burkuyordum. Kapı açıldığında hemen bana sarılarak" ahh! Seni ne kadar özlemişim" dediğinde o an benim için zaman durmuştu. Tek kelime etmeden sadece belini sıvazladım. Çok güzel kokuyordu. Sanki tüm bahar çiçeklerinin kokusu birleşmiş onda,onun vücudunda hayat bulmuştu. Geri çekilerek elini belime koyarak içeri doğru yönlendirmişti. İçerisi çok değişik bir şekilde huzur kokuyordu. Şaşkınlık içinde kokunun kaynağına bakınıyordum.
Kitaplar...
Tabi ya başka ne kokabilirdi? Sanırım hayatında bu kadar kitabı hiç bir arada görmemiştim. Ne çok kitap vardı böyle? Sanırım artık ona mutlu olacağı bir şeyler söylemem gerekiyordu. "Habersiz geldiğim için kusura bakma. Sana süpriz yapmak istedim." Dediğimde " Ahh bir bilsen! Bana dünyaları verdin" dediğinde hayatımda ilk defa birinin mutlu olacağı bir şey yapmıştım. Telaşla "sen ş-şimdi açıkmısındır. Ne istersin? Ne getireyim sana?" Gibi bir çok soru sorarken âdeta başım dönmüştü. Gülerken " sakin ol şampiyon. Bu ne hız?" Dediğimde " serseri kızım. Hiç değişmemişsin. Ama sanki güzelleşmişsin" dediğinde gülümsemem yüzümde sönmüştü. "Ben mi? Hiç sanmıyorum." Diyerek etrafı bakınarak konunun yönünü değiştirmeye çalışıyordum. Anlamış olucak ki " ben sana odanı gösteriyim. Sen yerleşirken bende akşam için bir şeyler hazırlayım" dediğinde sesindeki ifade'den korkmuştum. Daha ilk günden üzmeyi başarmıştım. Ben salakdım!
***
Bana odamı göstererek bir hışımla aşağıya indi. Odanın camı boydan yere kadar uzanıyordu. Perde yokdu. Oda'nın içi siyah-koyu gri renklerdeki mobilyalarla döşenmişti. Renkler bu kadar koyu olmasına rağmen içi çok ferahdı. Bunun nedeni sanırım odamın penceresinden gözüken ormanın renklerine aitti. Yeşil...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk ADIM
Novela JuvenilTANITIM Herşey ilk adımla başlar... Hayat bitmek bilmeyen,tükenmeyen her basamağın'da yeni engellerin,yeni umutların,yeni mutlulukların hayat bulduğu bir merdiven gibidir. Derler ya herşeyin ilki mutlaka olmalı. O işte benim için geç oldu. Herş...