Gözlerimi açtığımda başucumda Sıla vardı. Hemen kalktı ve
"Masal. Şükürler olsun ki hayattasın. Senin için çok endişelendim,dedi."
"İyiyim işte Sıla endişelenmene gerek yok. Hem neredeyim ben?"
"Melez kampındasın,dedi."
"Melez kampı da ne?"
"Senin gibi yarı tanrıların yaratıklardan kendilerini koruyabilmek ve eğitim almak için geldikleri yerdir melez kampı."
"Sıla hiçbir şey anlamıyorum. Daha açıklayıcı konuş."
"Ahhh Masal tamam bekle. Thomas'ı çağırayım."
"Thomas da kim?"
"Kampla ilgilenen kişi. Bir nevi müdür gibi düşün."
"İyi tamam bekliyorum."
Kısa bir zaman sonra Sıla ve Thomas denen adam geldi ama adam demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Bacakları yoktu. Belden aşağısı attı.
"Merhaba Masal. Ben Thomas. Kamp ile ben ilgileniyorum. Bu arada ben bir sentorum. Yarı atım yani."
"Efendim Masal'a her şeyi anlatacak kişinin siz olduğunu düşündüm."
"İyi düşünmüşsün."
"Bak Masal. Yunan Tanrılarına inandığını ve ilgi duyduğunu biliyorum ve sen Poseidon'un kızısın. Her zaman aynı rüyayı görmenin bir sebebi bu. Melezlerin rüyaları sıradan değildir. Geleceği yönlendirip,bilgi verirler."
"Ama nasıl benim annem de var babam da."
"Baban yani Poseidon senin çok güçlü bir melez olacağını biliyordu. Sadece Posidon değil tüm Olimposlular biliyordu. Senin bu yüzden annenle yaşamanı istemediler. Ne kadar geç öğrenirsen o kadar iyi olacağını düşündüler."
"Peki neden benim peşime de canavarlar takılmadı?"
"Dediğim gibi sen çok iyi bir aileye verildin. Bu yüzden daha geç farkına varıldın ama son zamanlarda gördüğün rüyalar ve araştırmaların arttı. Bu yüzden de gerçek kimliğin açığa çıktı."
"Peki annem nerede? Benim annem kim?"
"Annenin sadece adını biliyorum Masal. Adı da Duru idi. Adının hakkını verdiğini söylerler ama malesef ki nerede olduğuna dair hiçbir fikrim yok."
Dinlediklerimi sindirebilmek için dışarı hava almaya çıktım. Sıla da kalkacak oldu ama yalnız kalmak istediğimi söyledim. Bir sürü melez antreman yapıyordu. Onların arasından dikkatlice geçmeyi başardım ve beni en sakinleştiren yere yani göl kenarına gidip oturdum.
Hayatım yalanlar üzerine
kurulmuşta haberim yokmuş. Ailem bildiğim insanlar meğersem beni evlatlık almış. Bu da yetmezmiş gibi kayıp bir annem ve ilgisiz bir babam var. Gerçekten de şu Tanrıları anlamıyorum. Madem bakamayacaksın yapma bari. Bir de Poseidon'un kızı olmuşum. Bilmem kaç tane kardeşim vardır. Neden Hades değil ki.Düşüncelerim yanıma oturan bir çocukla dağıldı.
"Merhaba. Seni daha önce buralarda hiç görmemiştim. Yeni misin?"
"Evet yeniyim. Adım Masal. Poseidon'un kızıyım."
"Oo demek Poseidon. Ben de Ateş. Hades'in oğluyum."
"Çok şanslısın. Hades gibi bir baban var."
"Konu çocuklar olunca kimse merhametli değildir emin ol. Yani Hades'in oğlu olmam hiçbir şey değiştirmiyor."
"Peki öyleyse. Kaç yıldır buradasın?"
"6 yıldır. Şuan 16 yaşımdayım ve evden 10 yaşındayken kaçıp buraya geldim."
"Kampta senden ve benden başka Üç Büyüklerden olan var mı?"
"Evet biri daha var. O da Aras. Kendisi Zeus'un oğludur. Ondan başka da yok."
"Peki kim şu Aras denen kişi?"
Dememle birlikte tam karşımda bir çocuk belirdi. Baya yakışıklıydı da.
"Aras benim maviş."
Evet arkadaşlar umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Olabildiğince yazmaya çalıştım. Yorum yazmayı ve vote vermeyi unutmayın hepinizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poseidon'un Kızı (Askıda)
FanficBir kız doğacak tanrılardan habersiz Bilinmeyen güçlere sahip Bir karar vermesi gerekecek Olimposu ya kurtaracak ya da yok edecek. (Bu hikayeyi çok eskiden yazmıştım ve kaldırmamamın sebebi bir gün değiştirme ihtimalimin olması. Devam etmeyecek)