Cem adrian-beni affet bu gece
Beni affet bu gece
Sadece bil istedim
Karanlığın içinde seni sevmek istedimBeni affet bu gece
Sadece duy istedim
Ellerini elimde biraz tutmak istedimKar eriyince beyaz kalır mı gece
Umut tükenince yine çarpar mı bir kar
Ah düşünce gülümser mi çocuklar
Düşler bitince başlamaz mı kabuslarSen unutsan ben unutmam
Ben unutsam aşk unutmaz
Bir yara bu hiç kapanmaz
Kalbimde hep kanar yanar içimdeBeni affet bu gece
NEFRET ucu zehire bulanmış,
vücuda en ufak bir temasında dahi saatlerce sürecek, fakat o saatlerin en küçük bir zaman diliminde ateşe atacak bir mızrak gibi. O küçücük zaman dilimlerinin oluşturduğu koskoca saatler, küçücük bir bebeğin anne şefkatinden mahrum bırakıldığı ve hatasının bile olmadığı bir bedeli gözlerinden akan sicim gibi yaşlarla ödediği bir acıdan kat be kat daha beter. Önce zehir bir hücreye dokunup, devamı virajı dahi olmayan düz bir yolda ilerliyormuş gibi diğer hücrelere yayılmaya başlanmasıyla meydana gelen iniltilerle dolu müstehcen bir acı.Ben kim miyim?
Hazan DUMAN
Hayatı lanetlenmiş, basit biri.Nefret ettiğim şeyler sınırsız ve kesinlikle en başta ben varım. Bir insan kendinden nasıl nefret eder ki? Işte bu sorunun cevabı olsun diye dünya beni lanetleyip içine hapsetti. Sonra beni ben olmaktan çekip, kirin içine sürükleyen ve en dibe batıran h. Evet, ben artık onları böyle görüyorum. HİCBİRSEY olarak.Ve nefret ettiğim birşey daha şu an tepemde yağıp beni sırılsıklam edip koşturmak zorunda bırakan yağmur. Niye bu kadar çok yağmak zorundaki yerini azıcıkta güneşe bıraksa ama gel gör ki ben güneştende nefret ediyorum, ne ironi ama. Fakat ne yazık ki benim şu an güneşe ihtiyacım var. Hem bu kadar yağmurun yağmasına ne gerek var ki. Yoksa kıyamet mi kopacak. Lütfen Allah'ım sesimi duymuş ol ve kıyameti kopar. Lütfen Allahım, lütfen,lütfen.
Cam sileceklerini çalıştıran arabaların önünden geçip okulumun bulunduğu sokağa girdim. Daha hızlı koşmaya çalışarak bir an önce okula varmak istedim. Koşmamın nedeni kesinlikle okula geç kaldığım için değil zira ben asla okula geç kalmam. Koşmamın nedeni benim gibi gittikçe hızlanan yağmur. Formamın sırılsıklam olduğundan eminim. Hafif siyaha çalan koyu kahve saçlarım ise yüzüme yapışmıştı ve bu ikide bir yüzüme dokunma isteği uyandırıyor ve bu isteği engelleyemeyip ellerimi yüzüme götürüp yapışan saçlarımı arkaya atıyordum. Nihayet okul bahçesinin büyük demir kapısı görüş alanıma girdi. Koşarak kapıdan geçip bahçeye girdim. Bahçede neredeyse cardağın altındaki birkaç öğrenci dışında kimse yoktu. Koştuğum için her zaman geldiğim saatten daha erken gelmiştim. Dersin başlamasına yarim saat vardı ve bende bu süreyi kullanıp her zaman yaptığım gibi aç karınla kahvemi içmek için kantine gittim. Aç karınla kahve içmek her ne kadar midemi acıtsa da vücudumun alıştığı bu kör isteği bastıramıyordum. Elime aldığım plastik bardaktaki kahveyi yudumlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN KUYUSU
General FictionBurası Pusat, buraya geliyorsanız tüm iyiliğinizi nefretle harcamadan gidemezsiniz. Burası pusat, burada nefreti solumadan çıkamazsınız. Burası pusat, buradan nefretle yoğurulmadan ayrılamazsınız. Burası hazin sonların şehri. Burası bir hayalin bin...