Multimedya da Rüzgar
Birkaç gündür içimdeki sıkıntı yine kendini belli etmişti. Uyku düzenim zaten tepe taklak olmuşken bir de bu sıkıntı beni yiyip bitiriyordu. Ne zamandır okula gelen askerler beni tedirgin ediyordu. Yine içimdeki sıkıntı baş göstermişti. Derin bir iç çektim. O sırada sınıfa Rüzgar girdi. Beni asık suratımla görmeyi beklemeyen arkadaşım "Bune hâl Ada biri bişey mi yaptı!" dedi yanıma otururken. "H-hayır sadece şu asker neden buradalar? Tedirgin oluyorum. Zaten geçen gelip sınıfa göz attılar." dedim. Ha tabi birde sınıfı incelerken beni fazla süzmüşlerdi. Tabi bunu Rüzgar'ın bilmesine şimdilik gerek yoktu.
Rüzgar biraz düşündü ve "Bilemiyorum birkaç gündür okuldalar ama amaçlarının ne olduğunu anlayamadım. Ama merak etme bizimle ilgili değildir." dedi beni rahatlatmaya çalışarak. "Umarım." dedim sadece. O sırada içeriye giren Sevda hocayla ayağa kalktık. O bize oturun komutu verince oturduk. Sonra defteri imzaladı yoklamayı aldı. Sonra da o matematik anlatmaya bense kafamı sıraya gömdüm.
Benim adım Ada Yıldırım. 10. Sınıf öğrencisiyim. Herkes gibi hayalleri olan bir kızım. İzmir'in en iyi lisesinde okuyorum ve bu da demek oluyor ki çalışkan ve başarılı bir öğrenciyim. Bu yüzden hocalarım benden umutlu. Ha unutmadan Rüzgar'dan da bahsedeyim. Kendisiyle 9. Sınıfta tanıştık ve çok iyi arkadaş olduk. Kendisi abim gibidir. Ben içimden bunları düşünürken Sevda hoca bana seslendi "Ada!"
Kafamı sıradan kaldırıp ilk Rüzgar'a baktım. Sonra bakışlarımı Sevda hocaya yönelttim fakat o sıra kapıda dikilen müdürü farkettim. Hemen ayağa kalkıp "Efendin hocam." dedim. Bu sefer müdür konuştu. "Ada hemen odama!" dedi ve sınıfı kapısını açık bırakıp çıktı. Rüzgar'a tekrar baktığımda "Yoktur bişey hadi git." dedi. Sıradan kalkıp geçebilmem için yer açtı. Bende yavaşça sıradan çıkıp müdürün arkasından sınıftan çıktım.
Müdür benden önce gelip koltuğuna oturmuştu bile. Beni kapının önünde dikilirken görünce "Otur." dedi. Bende lafını ikiletmeden koltuklardan birine oturdum. Sonra müdür boğazını temizledi. Kesin bir şey olmuştu. "Bak Ada okulumuzun en iyi öğrencilerindensin hatta okulda başarı sıralamasında birincisin. Bu yüzden-" tamda o sırada kapının açılmasıyla müdür lafına devam edemedi. Bakışları benden kapıya kaydı o an surat ifadesi değişmişti. Bende gelene bakmak adına kapıya döndüğümde askerleri gördüm. Korkmuşça "N-neler oluyor?" dedim sesim titremişti. Kapıdaki asker "Bizimle geliyorsun küçük hanım." dedi ve kolumdan tutup beni ayağa kalırdı. Ondan kolumu kurtarmaya çalışarak "Bırakın beni! Neden sizinle gelmem gerekiyor?" dedim bağırarak o sırada da kolumu çekmeye çalışıyordum. Müdüre dönüp "Yardım etsenize görmüyor musunuz beni zorla götürüyorlar!" "Ada zorluk çıkarma!" dedi müdür. Kesin bu işte onunda parmağı vardı. Askere bakıp "Nolur bırakın beni!" dedim. O ise sadece "Yürü ve sessiz ol! Gideceğimiz yerde herşeyi öğreneceksin!" dedi ve odadan zorla beni çıkarıp okulun arka çıkış kapısından askeri bir araca sürükledi. Aracın kapısını açıp beni içine oturttu. Yanındaki askerlerle araca binince hızla okuldan uzaklaşmaya başladık.
Kaç saattir yoldayız nereye gidiyoruz hiçbir fikrim yoktu. Sadece korkuyla etrafa bakıyordum. Beni kolumdan tutup dışarıya çıkaran askere tedirginlikle baktıp "B-beni nereye götürüyorsunuz?" dedim çatallaşmış sesimle. Soruma karşılık bana bakan asker cevap verme tenezzülüne bile girmedi. Bu sefer sorumu tekrarladım. "Beni nereye götürüyorsunuz?!" Eskisine nazaran sert çıkan sesim askeri sinir etmiş olacak ki "Gidince görürsün çok konuşma!" dedi. Bende o saatten sonra çenemi açamadım.
Araç askeri üst gibi bir yerin kapısının önünde durunca kafam daha fazla karışmıştı. Beni neden buraya getirmişlerdi ki? Hayretle etrafıma bakınırken araç kapıdan içeriye hareket etti. Üstün kocaman bahçesinde durdu. Askerler araçtan inerken beni arabaya tıkan asker nasıl tıktıysa öyle de kolumdan çekip kendiyle beraber araçtan indirdi. Biz inince araç yanımızdan uzaklaştı.
Kolumu tutan asker beni adeta sürükleyerek bir binaya soktu. İçeriye girdiğimde heryerde askerlerin olduğunu gördüm. Beni uzun bir koridorda çekiştire çekiştire siyah kapılı bir odaya soktu. Odanın ortasında bir masa masanında iki tarafında karşılıklı iki sandalye vardı. Asker beni sandalyelerden birine oturttu ve direk odadan çıktı. Bense arkasından hem korkmuş hemde şaşkın bakıyordum.
Sandalyede oturmaktan kıçım uyuşmuştu. Artık dayanamayıp sandalyeden hızla kalkıp kapıya ilerledim. Kapının kolunu aşağıya indirip kapıyı açtım. Dışarısını kolaçan edip kimsenin olmamasını fırsat bilerek koşarak uzun koridordan çıkış kapısına koştum. Kendimi dışarıya attığımda yüzüme çarpan serin havayla kendime geldim.
Koşarak askeri üstün kapısını aradım. En sonunda bulduğumda tabana kuvvet kapıya koştum. Tam kurtuldum derken önüme çıkan askeri araçla kendimi frenledim ve sonucunda yere düştüm. Altımdaki eteği toparlamaya çalışsam da kesin açılmıştı. Araçtan inen asker "Önüne bak küçük hanım!" dedi. Yanıma gelip beni kolumdan tutup kaldırdı. Ayağa kalktığımda kolumu hızla çektim. "Bakıyordum zaten bir anda siz önüme aracınızla çıktınız! Esas siz dikkat ediniz!" dedim bağırarak. Zaten hemen bu yerden çıkmak istiyordum. "Bakın küçük hanım-" sözüne devam edemeden sözünü kestim. "Bana küçük hanım demekten vazgeçin. Yaptığınız hatayı affediyorum. Neyse iyi günler." dedim ve son hızla çıkışa koşmaya başladım.
O sırada arkamdan bir asker "Tutun şu kızı!" diye bağırdı. Ama ben hızımı kesmeden çıkıştan çıktım. Tam özgürlüğüme kavuştum derken bu sefer de belime dolanan kollarla hızım kesildi. Sert bir göğüse hızla çarptım. Kulağıma çarpan nefesin sahibi "Nereye küçük hanım. Sizinle daha çok işimiz var!" demişti.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Yeni kitabımı seviceğinizi umut ediyorum. Farklı bir hikaye olmasını istediğim için yazdım.
♡İYİ OKUMALAR♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz
Teen Fiction^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^ Bir kızın genç yaşta askere gitmesini ve özel timde görev almasını ve aşkıyla görevi arasında kalması anlatılan bu kitabı seveceksiniz... İYİ OKUMALAR❤❤❤