♧ 3. Bölüm ♧

20 4 0
                                    

Yatakta oturmuş karşımdaki duvara odaklanmış aklımdaki soru işaretlerine cevap arıyordum ki bu sırada kapıya iki kere vuruldu. O sesle yerimde aniden irkildim ve "K-kimsiniz?" diyebildim. "Benim Binbaşı Alp." dedi kapının arkasındaki kişi. Yerimden uyuşuk hareketlerle kalkıp duvarda duran saate baktım. Saat 20.05 di. Evet kendi problemlerimle uğraşmaktan saati fark etmemiştim. Kapıyı hızla açıp "Afedersin b-ben bugün olanlardan sonra biraz yoruldum ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışım. Umarım yemeğe çok geç kalmamışızdır." dedim büyük bir telaşla. O sırada da odadan çıkıp arkamdan da kapıyı kapattım.

Binbaşı hareketlerime gülerek "Sadece 5 dakika geçiktin. Önemli değil. Hadi." diyerek bana yolu gösterdi. Merdivenlerden çıkıp koridorda iki kere sağa döndükten sonra karşımıza çıkan ve üzerinde kocaman yazılarla 'YEMEKHANE' yazan kapının önünde durduk. Binbaşı yemekhaneye girmeden önce bana dönüp "Bundan sonraki hayatında başarılar." dedi ve kapıyı açıp içeriye geçmemi bekledi. İçeriye girdiğimde bütün alayın hepsinin yemekhanede olduğunu gördüm. Binbaşı "İşte herkes burada." dedi. Nereye oturacağımı anlamaya çalışırcasına etrafa bakındım. En sonunda duvar dibinde duran masada oturan ve benim gibi giyinen kişiler dikkatimi çekti. Yemekhanede tek siyah giyinen onlar ve bendim. Diğerleri yani askerler normal olarak asker kıyafeti giyiyorlardı. Binbaşı "Hadi seni timinle tanıştırayım." diyerek gözüme çarpan masadaki kişilere doğru ilerletti. Masanın önüne gelince 9 kişi de bana ve Binbaşıya baktılar. Binbaşı her zamanki içtenliğiyle.

"Evet arkadaşlar sizi biriyle tanıştırmak istiyorum." diyerek beni işaret etti. Aralarından bir erkek "Binbaşı sanırım 10. muzu getirmiş." diyerek fısıldadı yanındakine. Ama bunu sadece ikisi birde ben onlara yakın olduğum için ben duyabilmiştim. Başka bir erkek bu sefer yüksek sesle "Binabaşı bizim kumandanımız olacak kişi nerede?" diye sordu.

Binbaşı güldü ve "Tam da yanımda duruyor." dedi. Hepsi şaşırmıştı. Belli ki komutanlarının bir kız olacağını düşünememişlerdi. Aralarında oturan bir kız vardı. Bu timde tek kız olmadığım için şanslıydım. Kız masadaki erkeklerden daha önce kendini toparladı. "Hoşgeldin yani hoşgeldiniz benim adım Eylül." diyerek kendini tanıttı. O sırada kızdan güç bulup tam bende ağzımı açıp kendimi tanıtacaktım ki baştan beri bana sert sert bakan bir erkek ayağa hışımla kalkıp "Ben bir kıza komutanım demem!" diyerek yemekhaneyi terketti.

Arkasından şaşkınca bakakalmıştım. O sırada en baştaki masada birkaç kişiyle yemek yiyen Albay Kartal'ı gördüm. O da yemeğini bırakmış bana bakıyordu. Ona kısa bir bakış atıp masaya döndüm. Binbaşı omzuma dokunup "Ben onunla konuşurum." dedi. Hemen "Hayır Binbaşı! Eğer bu timin komutanı bensem ben konuşurum." diyerek kesinliğimi belirttim. Binabaşı bunun üzerine gurur duymuşçasına kafa salladı. Bunun üzerine bakışlarımı Binbaşıdan alıp masaya çevirdim. Boğazımı temizleyip "Biliyorum komutanınızın bir kız olmasını aranızda istemiyenler var. Az önceki arkadaş gibi. Belki de saçma buldunuz. Belki de hâla inanamayanlar var. Benim gibi biri yerine güçlü kuvvetli bir adam bekliyordunuz. Ama malesef bu time ben seçildim. Belki direk tim komutanı olarak ben seçildim ama sizinle aynı yollarla seçildim. Bana fikrimi soran olmadı size de belki de soran olmadı bu timde yer alır mısın diye. Ama seçildik. Hepimizin görevleri olacak benim daha fazla olabilir fakat emin olun kendimi geliştirip bu görevleri hakkıyla yerine getireceğim şüpheniz olmasın. Zaten beni özel olarak eğitecekler. Şimdi siz yemeğinizi yiyin bense gidip az önceki arkadaşla bir konuşayım. Afiyet olsun." dedim ve arkamı dönüp hızla kapıya ilerledim.

Arkamdan "Sağolun komutanım!" diyen kişiler gülümsememi sağladı. Ama beni hem heyecanlandırıp hemde şaşırtan Albay oldu. Kapıdan çıkmadan önce bana gurur duyarak bakıp gülümsemişti. Bende bu gazla yemekhaneden çıkıp az önceki çocuğu aramaya başladım.

SözHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin