♧ 5. Bölüm ♧

21 1 2
                                    

Çaylak odaya girdiğinde eğitimden yaralanmadan karşımda durmasına şaşırmıştım. Hele ki dakikliği seven biri olarak dakik davranmamasına sinirlenmiştim. Ona verdiğim cezanın altında ezilmesini pek istemesem de taviz asla vermezdim! Karşımda bu kadar korkusuz durmaya çalışması hoşuma gitmişti. Bana birini hatırlatıyordu. Eskiyi anımsamamı sağlıyor ve kapanan yaralarımın yerlerinin sızlamasını sağlıyordu. Bu yüzden ona sert davranıyordum. Karşımda bana kızgınca bakıyordu ve belkide bunu istemsizce yapıyordu. Bakışlarımı Ada'dan alıp zarfa çevirdim. "Bu sana gelmiş. Ama sana vermeyeceğim." dedim. Hemen "Neden?" diye sordu.

"Bu zarfı ve içindekini hak etmelisin." diyerek ayağa kalkıp yanına ilerledim. Dibine girip yukarıdan bakışlarımı yollamaya başladım. Bu hareketimle gerilmişti. Nefesini kesik kesik almıp vermesi de buna kanıttı. Sonunda "Nasıl?" diyebildi. "Deneme testiyle." dedim. Derin bir iç çekip gözlerini devirdi. "Biraz vicdan ya!" dedi fısıltıyla. Fakat benim duyabileceğimi akıl edememişti. "Vicdan elbet var ama taviz yok!" diyerek bir adım daha dibine girdim. Bu hareketimle zorla aldığı nefesi de almayı kesmişti. Bu kız ile ilgili içimde adını koyamadığım şeyler vardı. Ama bunu sakın sevgi ya da aşk olarak adlandırmayın.. Bizim aramızda böyle bir şey söz konusu dahi olamazdı.

Daha fazla işkence çektirmemek adına yanından uzaklaşıp koltuğuma oturdum. Ben yanından uzaklaşınca kendine geldi. Anlamsızca baştan aşağı süzdüm. Sonra da "Şimdi çık! Git dinlen!" dedim. "Peki emredesiniz komutanım!" diyerek dişlerini sıkıp odadan çıktı.

O gittikten sonra bende ilgilenmem gereken operasyon dosyalarını inceledim. Birkaç aydır tehtit oluşturan terör örgütlerinin listesinde gözümü gezdirdim. Adamların liderlerini yakalamakta güçlük çekmiştik ama sonunda elimize düşmüştü. Sonunda hapsi boylamıştı fakat şimdide onun yerine oğlu çıkmıştı. En son ki İstanbul'daki patlama yapma planlarını yıktığımızdan beri içimiz biraz olsun rahatlasa da ne kadar kafalarını ezssek o kadar çoğalıyorlardı. Ama bu sefer elimize düşecekti. Bu itlerin inlerini tek tek yok edecektik Allah'ın izniyle. Şu çaylakların seviyelerini göreceğimiz testi yapınca 1 aylığına yarım bırakıp geldiğim görevimin başına geçecektim. Belki çaylak komutanı da yanıma alırdım. Sonuç olarak askerlik en iyi cephede öğrenilir.

Terör örgütlerinin kamplarındaki gibi küçük yaşta eğitime başlama fikrine sıcak bakan devletimiz sayesinde bu öğrencileri yetiştirecektik. En azından ben komutanlarını yetiştirecektim. Ada aklımda tekrar belirdi. Bu kız kesinlikte bu iş için doğmuştu. Ama içinde yatan cevheri farkedememişti. Kendi gençliğim gibiydi o da... Hırçındı,dinamikti ve inaççıydı aynı zamanda... Hırçın olması kolayca boyun eğmez olduğunu, dinamik olması kolay lokma olamayacağını, inatçı olması kolay kolay pes etmiyeceğinin göstergesiydi.

Bu özelliklerin onu ilk gördüğümde onda olduğunun farkına varmıştım. Bana bile karşı gelebiliyordu. Düşüncelerim daha fazla yoğunlaşmadan dosyaları incelemeye devam ettim. Birliğimden gelen istihbarata göre amacımıza çok yaklaşmıştık. Kısa zamanda görevime dönmeliydim. Dosyayı iyice inceleyip masaya bıraktım.

O sırada kapının önünde gelen seslerle kapıya yönelttim bakışlarımı. Yerimden kalkıp kapıya yaklaştım. Sesler tanıdıktı. Ada ve Yarbay Ateş'in sesleriydi... Biraz durduktan sonra kapıyı açıp dışarıya çıktım. Çaylak beni görünce şaşırmıştı. Yarbay ise duruşunu dikleştirdi. Onları gülerken görmem sinirlerimi bozmuştu. Ama bir nedeni yoktu. Ben lakayıtliğe gelemiyordum. Yüzüm sert ifadesini alırken çaylak iyice gerilmişti. Yarbayla aralarında gözlerimi gezdirip çaylakta durdurdum bakışlarımı...

"Çaylak sen hâla burada ne yapıyorsun?!" dedim kızgınca. "Şey gidiyordum komutanım." diyerek koşarak uzaklaştı hemen. Bu beni gülümsetmişti ama dışa yansıtmamıştım. Bana hem diklenip hemde benden korkuyordu. Ada gidince Yarbay Ateş'e döndüm. "Neden gelmiştin Yarbay?" diye sordum. "Komutanım birlikten yeni istihbaratlar geldi. Onlar hakkında rapor verecektim." "Tamam gel!" dedim ve odaya tekrar girdim. Arkamdan Yarbay...

Koltuğuma oturup Yarbaya da oturmasını işaret ettim. O da oturunca konuşmaya başladı. "Komutanım bizimkiler adamları sınırın 50 km. Doğusunda kıstırmış. Kamp alanlarının çevresini sarmışlar ve pusuya yatmışlar. Daha harekete geçmemişler. Sizden emir bekliyorlar." dedi. İçimden bir ses o kamp alanlarından bir şey çıkmayacak diyordu. Ama yinede Yarbaya "Beklesinler. Yarın yola çıkarım. Ben gelmeden asla harekete geçmesinler." dedim. Yarbay "Emredersiniz komutanım ama çaylağın eğitimi ne olacak?" diye sordu. Bende bunu düşünüyordum. Çaylakların deneme testini yapıp öyle gitmem lazımdı ama bizinkilerde pusuda daha fazla bekleyemezlerdi. Sabah yola çıkmalıydım. "Görev beklemez Yarbay! Ben gelene kadar sen çaylakla ilgilenirsin." dedim.

Yarbay hemen atıldı "Ama komutanım benimde sizinle gelmem gerekmez mi?" "Elbet gerekir ama benim sağ kolumsan benim olmadığım zamanlar buraylada ilgilenmen lazım." diyerek ayaklandım. "Ben çaylağa bizzat söyleyeceğim. Sabahta yola çıkarım. Görev sonunçlanınca dönerim." dedim. Yarbayda ayağa kalkıp "Emredersiniz konutanım!" dedi. Sonra beraber odadan çıktık.

Ada'nın odasının önüne geldiğimde kapıyı tıklattım. Ama ses gelmedi. Kesin uyumuştu. Ona verdiğim cezadan sonra ayakta duracak hali olamazdı zaten. Tekrar ve sertçe kapıya vurdum birkaç defa. Sonunda içeriden ayak seslerini işittim. Sızlana sızlana kapıya vardı biri. Kapı açıldığında karşımda adeta çökmüş bir Ada görmeyi beklemiyordum. Ama uyku onu dinlendireceğine daha da yormuştu sanki. Bana bayık gözlerle baktı. "Ne vardı?" dedi kısık sesle. Sanırım uykunun etkisinden hâla çıkamamıştı. Ama ben onu çıkartmasını bilirdim. "Deneme testinden önce eğitim yapıcaz yürü!" diye bağırdım.

O an korkuyla yerinde zıplayan Ada'nın gözleri fal taşı gibi açılıvermişti. "N-ne nasl? A-ma daha bugün yaptık. Lütfen Albay nolursun acı bana heryerim acıyor. Sırtımdaki çürükten bahsetmiyorum bile." dedi gözleri dolmaya başlamıştı. Sonunda gözyaşları aktı o ela gözlerinden. Sonra da hıçkırıkları eşlik etti gözyaşlarına...

Ada hem ağlarken hemde sırtının acısıyla daha fazla ağlamaya başlamıştı. O sıra onu kendime çekip sarıldım. Bunu neden yaptım bilmiyordum fakat onun güvende hissetmesini sağlamak istiyordum. O da bana sardı kollarını ve kafasını göğsüme gömdü. Ağlaması azda olsa dinmişti. Ama kesik kesik nefes almasından hâla kendine gelmediği anlaşılıyordu. Onu kendimden uzaklaştırıp "Kendine gel çaylak! Benim öğrencim asla zorluklara karşı hemen gardını indirmez, indiremez. Sırtın için üzgünüm. Ama eğerki kurallara uyarsan bir daha acı çekmezsin. Buraya sana eğitim yapıcaz demeye gelmemiştim. Yarın sabah sınır dışındaki görevime tekrar dönmem lazım. Bu yüzden yarınki denemede elinden gelenin en iyisini yaparak bana layık olduğunu kanıtlayacksın. Ben yokken sana Yarbay eşlik edecek. Sakın onun sözünden çıkayım deme, hemen haberim olur. Şimdi git dinlen yarın uzun ve yorucu bir gün seni bekliyor." dedim. Ada gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle sildi. Bana baktı sonra da "Elimden gelenin en iyisini yapıcağım komutanım. Bu arada sizde kendinize dikkat edin. Benim kadar sizde elinizden geleni yapın, yaparısınız da. Ayrıca doğru size layık olduğumu kanıtlayacak ve zorlukların önünde dimdik duracağım." dedi ve birkaç adım geri gitti. O an gerçek dünyaya dönmüştüm sanki.

Odaya girmeden son kez bana bakıp "Bana güven verdiğiniz için teşekkür ederim. Sığınacağım birinin olması güzel. Ailem yanımda yokken bana güven verir." dedi ve selam verip içeriye girip kapıyı kapattı. Bende odama doğru ilerledim.

Odama geldiğimde üniformamı çıkarıp soğuk bir duş alıp rahat bir şeyler giydim. Sonra da kendimi sırt üstü yatağa attım. Düşüceler,sorular ve en önemlisi yaşanmışlıklar ve yaşanacak olanlar beni düşündürüyordu. Ada bambaşka biriydi ve bana eskilerden birini hatırlatıyordu. Ama o farkı bir hikayemin kahramanıydı. Ada ise yeniden yazılacak hikayemin kahramanı olacaktı. Onu şuan bir yere koymak güçtü ama o farklıydı ve bunuda hissettiriyordu.

Gözlerimi kapattığımda içimde huzurun kırıntıları vardı. Peki bu kırıntılar huzurun elçisimiydi yoksa felaketin tâ kendisi mi?

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Evet uzun bir aradan sonra yeni bölüm geldi...

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum...

İyi Okumalar😇

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 15, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SözHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin