Tepe

16 3 0
                                    

Herkes evlere dağılmıştı. Kim bilir kimisi çoktan üstünü değiştirmiş , kimisi duşa girmiş kimi annesi ile sohbete dalmış kimisi de yatağında yerini almıştı bir kişi hariç. Evet evet o kişi İnci'ydi bu halde eve gidemezdi. Çünkü canı yanıyordu , İnci'nin canı yandığı zaman katil olma potansiyeline sahipti , herkesten intikamını alabilirdi hatta suçsuz olanlardan dahi. Asla böyle bir şeyi istemezdi bu yüzden eve gitmedi.

Yine her zaman ki gibi bir başına yapabileceği en iyi şeyi yaptı. Ayakkabılarını çıkartıp tepeye tırmandı, ayağına batan dikenede cama da aldırış etmedi çünkü şuan ciğerleri kavruluyordu. O ruhsal acıdan ise fiziksel acıyı yeğlerdi. Sonunda tepenin zirvesine erişti , zirve tek kişilikti.
İnci insanlardan uzak gözden ırak olmak için her zaman bu tepeye gelirdi ve yine her zaman yaptığını yaptı. "Sizden nefret ediyorum diye bağırmaya başladı, çocukluğum çocukluğumu elimden çalan herkesten hepinizden nefret ediyorum. Nefret nefret daha çok nefret ediyorum lanet olsun çocukluğumu elimden çaldınız" Daha fazla bacakları onu taşıyamadı , güçten düştü. Hem nasıl düşmesin ki onca acıyı yine yeniden yaşıyordu.

-Ağla İnci ağla artık ağlamak seni güçsüz göstermez yeter ki gözlerinden yaşlar süzülsün.
İnci bu sesin sahibini tanıyordu ama burada ne işi vardı, ayakları paramparça olmuştu bu halde görmemeli beni dedi kendi kendine.
Tuna senin burada ne işin var?
- Tepeye çıktım her zaman ki gibi
+Ama dedi sesi artık gitmişti İnci'nin bu tepe benim
-İnci yeter ama bu tepe senin değil bende acı çekince ilk buraya çıkarım
+Başka yer mı kalmadı neden burası? Beni mı takip ediyordun?
-Tepenin ucundaydım bende bağırıyordum sesimin yankılanışına başka yankı karıştı o yüzden geldim konumuz bu değil İnci ağla artık ağla ki rahatla
-Ağlayamam ki ben Tuna dedi o sustu Tuna sustu acı çeken iki beden konuşuyordu , artık söz onlara aitti..
Tuna İnci'ye çok benzerdi dertlerini ulu orta konuşmaz , içine atardı. Duygularını oda belirtmezdi, tam bir kardeşti..

İnci dedi titrek bir sesle Poyraz dışında oğlun olursa onun adını da Ateş bırak , Ateş seni yakıyor İnci ,bedenin intikam ateşi ile yanıyor İnci, hasretle kavruluyorsun , anlat bana derdini ben kimseye demem ki.
Sustu İnci derin bir nefes aldı neyi anlatayım Tuna neyi benim anlatacak bir şeyim yok , ben dedi durdu ben gidiyorum hoşçakal dedi Tuna ardından sadece ben kalayım sen hoş kal be baş tacı diyebildi.

İnci eve gelmişti yine o kapının önünde kendine kızıyordu. Yine o kapının ardında mutlu bir aile olmayacak , yine ben dedi devamını getirmeden kapı açıldı.
İnci adımını atar atmaz çapraz sorgu başladı neredesin sen bu saate kadar? Soru üç kez tekrar edildi ama İnciden cevap yoktu çünkü ne derse desin her halükarda dayak yiyecekti neden yorsaydı ki kendini? Ve ilk kemer ikincisi onuncusu iki kelime sadece iki kelime söylüyordu İnci yeter artık değil , canım yanıyor hiç değil sadece "Nefret ediyorum"

Dayak Faslı bitti diye düşündüğü sırada ayağa kalktığında o son tokat. Sinirlendi İnci kaç kere diyeceğim yüzüme vurma yüzümü kimse bu halde görmesin vücuduma vur istediğince dedi ve arkasını döndü ama söylemeden geçemeyecekti ve söyledi: Senin çocuğun olduğum için kendimden nefret ediyorum.

Banyoya gitti İnci soğuk suyu açtı aldığı darbeleri bir erkek dahi alsa eminim yerinden kalkamazdı ama o güçlü olması lazımdı. Ağzına dolan kan tadı gitsin diye ağzını çalkaladı, bugün ki yarası da iyice darbe almıştı ve kan durulmuyordu. Ölsem ya dedi artık ölsem.

Banyoda oturmaya devam etti sigarasını içti bir sigara dört sigara  derken kanın durmadığının farkına vardı. Hemen soğuk bir duş aldı. Kardeşim böyle görmesin beni dedi koluna peçete doladı ve çıktı mutfağa gidip poşet alıp koluna sardı üstüne uzun bir hırka giydi ve yatağa uzandı.

Benim hikayem bunlar dedi hangi birini anlatayım size? Birde geçmiş karşıma hadi anlat İnci diyorlar neyi anlatsın size İnci bu boktan hayatını mı diye söylenerek uyuya daldı.

İnci inci bak annem bana bunları aldı İnci bak babam da canım kızım gel diye çağırdı ve annemle hediyelerimi verdi İnci senin annen ve baban yok mu? Âh hayır olamaz yine başlıyorduk yine geçmişinin o iğrenç sesleri kabus olup rüyalarına dadanıyordu soğuk terler döküyordu İnci ve birden bir ses hadi İnci gel yemeğini ye o gitti - yemeyeceğim ben.
Söyleyen onun bir tanecik annesiydi öz olmasa da İnci için çoğu öz anneden daha özdü hem İnci içinde özeldi.
İstemiyorum dedi İnci kadın baş ucuna oturdu ve daha fazla dayanamadan göz yaşları süzülmeye başladı.
-Bak dedi benim hayatıma bak çocukluğum elimden çalındı gençliğimi de elimden çalıyorlar bıktım dedi..
Genç kadın çaresizdi , oda çok seviyordu İnci'yi canı çok yanıyordu İnci'nin bu haline alıp bağrına basmak istiyordu ama İnci kabul etmezdi. Benim için birazcık ye bari dedi titrek bir sesle yemicem anlıyor musun ölmek istiyorum sadece ölmek beni rahat bırak dedi ve yorganı kapattı yüzüne.

İnci düşünüyordu hangi hikayeyi anlatmamı istediklerinin farkında mıydı bunlar. Hafızasını yokluyordu güzel bir anı var mıydı? Dayak, küfür , hor görmek başka ne vardı ki İnci'nin hikayesinde?
Yumdu gözlerini ve düşünmeye başladı neler yaşanmıştı bu güne kadar.

Abla tüm arkadaşlarım benimle dalga geçiyor kıyafetlerim ütülü değil diye , ütü yapmayı denesen olmaz mı? İnci kardeşinin kıyafetlerini almıştı ve ütü yapmaya çalıştı ilk defa ütü yapıyordu İnci'de daha büyümemişti ki ağlarken gözleri kamaştı ve sonra bir hıçkırık sesi sonra bir feryat hepsi benim yüzümden oldu abla hepsi benim suçum özür dilerim diye ağlayan bir kardeş ve elinin derisi ütüye yapışan bir çocuk. Elinin acısına rağmen gel buraya diyen fedakar kardeşini saran bir abla..

İnci bundan bir kaç sene öncesi bu hatırasını hatırlayıp sinirle kalktı yataktan düşünmek istemiyordu daha fazla hatıra hafızasına gelmemeliydi ama başlamıştı bir kere hatırlamaya hepsi çorap söküğü gibi geliyordu.

Abla biliyor musun bugün arkadaşlarım benimle dalga geçti anneniz yok sizin abla kardeş yetimsiniz hem babanız da yok sizin neden yaşıyorsunuz ki siz dediler hepsi güldü neden yaşıyoruz ki biz abla? Öyle deme bir tanem sen yaşamazsan sende olmasan ben ne yaparım diye kardeşine sarılan çaresiz bir abla. Bir yandan kendi göz yaşlarını diğer yandan kardesinin göz yaşlarını silen bir zavallı abla.. 

Yeter diye bağırdı İnci yeter gelmeyin aklıma gidin gidin artık diye iki eliyle kafasını tuttu işte kavruluyordu tüm bedeni acı ile yanıyordu yine ciğerleri, derin derin kesik nefesler alıyordu sabah nasıl oldu İnci hiç fark etmedi bile tek farkında olduğu kardeşinin üstünü örtmeye gittiği vakitlerdi.

Aynanın karşısına geçti İnci dudağındaki patlak izi gitmemişti , yüzünde 5 parmak izi ve bütün hırkası kan içindeydi. Elini yüzünü yıkadı elini dudağına götürdü ve gözlerini kapattı sonra sigarasını yaktı.

Ayrılığın ErtesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin