Suskundu İnci diğerleri gibi ağlayamıyordu da belki ağlasa içinde kopmayacaktı o fırtınalar ama o ağlamazdı. Erkekler ağlamaz sözünü İnci ağlamaz deseler daha doğru olurdu çünkü şimdiye kadar ne bir Cenazede, ne bı kaza da , ne bı hastane koridorun da gözünde tek damla yaş olmuyordu. Sadece susmuştu susmak en iyisi idi zaten hep böyleydi İnci konuşmazdı sevmezdi konuşmayı göremezlerdi pek konuştuğunu ama arkadaşlarının acısı yüreğini dağlıyordu yeter bu kadar işkence diye iç geçirirken evet İnci sıra sende diye bir sesle dudaklarını ısırmaya başlamıştı.
Ufka dalmıştı gözleri kısılmıştı acı ile kavruluyordu bedeni ama dışarı yansıtmadı kaşını catip benim anlatacak bı hayat hikayem yok doğdum büyüdüm okula gönderildim okudum hâlâ okuyorum dedi pek de inandırıcı olmayan geçiştirme tonu ile.Ne hikayeler gizliydi , ne kabuslar biriktirmişti o gözler, hele hele o gülüşler o kadar çok acı çektirmişlerdi ki öyle güzel gülüyordu kesin acı ne kadar fazla ise o kadar güzel gülerdi bir insan çünkü.
-Hep bunu yapıyorsun İnci seni tanımamıza fırsat ver.
-Adım İnci memnun oldum Can dedi tıslayarak
-Can haklı İnci artık anlat içindekileri diye atıldı Tuna
İnci kararlı gibiydi başlarda ama diğer arkadaşları da ısrar edince haklı olabilirlerdi İnci onlar hakkında her şeyi bilirken o isminden öteye götürmemişti işi.
Bacaklarını kollarının arasına aldı gözlerini ise batmak için hazırlık da bulunan güneşe doğru sabitledi. Derin bir offf off buda mı ofsayt değil ya dedi.
Bu sefer söz hakkı Sena'da idi hadi İnci lütfen kırma bizi dedi
Peki peki dedi başını bir yukarı bir aşağı sallayarak ama fazla soru sormayın
Tüm hepsi birden sanki sözleşme yapmış gibi İnciiiiii dedi ne var yine diye bağırdı İnci.
Erkan söz aldı bu sefer İnci yüzeysel olarak anlatmak gibi bir planın varsa hiç başlama gerek yok dedi.
-Canıma minnet başlamıyorum hadi bir sigara verin de sigaramı içeyim bari dedi genç kız.Can öldürmemek için zor tutuyordu Erkan'ı ve daha fazla dayanamayıp anlatıyor musun yoksa Erkan'ı öldürmeye başlayım mı dedi sert bir aksan ile.
İnci fark etti Can gerçekten bu sinirle ölümcül darbeler verebilirdi Erkan'a soğuk kanlı bir şekilde kes lan sesini sen kimi tehdit ediyorsun adam akıllı söylesen anlatırım dedi kaşları çatılmıştı İnci'nin İnci'nin ne zaman yüzündeki gülümseme gitse herkesin morali alt üst olurdu sanki onları hayatta tutan tek yaşam kaynağı İnci'nin adı gibi İnci gülümsemesi idi..
Anlat diye ısrar eden arkadaşlarına baktı daha sonra sigarasından bir fırt daha aldı ama ne alıştı sanki son nefesi , sanki bir daha içine bu zehiri cekemeyecek gibi ve başladı konuşmaya.-Ben küçüktüm daha evde sürekli kavga gürültü bağırış çağırış eksik olmazdı kulaklarımı kapatır ağlardım bir günde duymayım şu sesi derdim nerelere şahit olmuştu kulaklarım hangi seslere bunalıyordum artık birinden biri ölsün ölsün de artık bu sesler duyulmasın diyordum. 21 Haziran'dı evde değilde bı akrabanın evinde kalacaktım huzur doluydu içim o kavga sesleri olmayacaktı ben bir günlüğüne kurtulacaktım belki ama ya kardeşim o yine maruz kalacaktı.. Kızdım kendime onlara kardeşime neden bu hayatta onların çocukları olarak gelmiştik ki içimde iğrenç bir sızı vardı, iğrenç bir his vardı dedi yutkundu ve devam etti ağlıyordum canım çıksın dercesine ağlıyordum yıldızları seyrederken uyuya kalmışım rüyamda cehennem gibi bir ateşte kardeşimle tek kaldığımı ve kan ter uykudan uyandığımda artık birinden kurtulduğumu ama daha da fena bir hayat onu bekliyordu biliyordu..
Genç kız bunları anlatırken yine aynı acı ile kavruluyordu bedeni.. Çocukluğum dedi gözlerini sımsıkı kapattı şuan elinden bebeği alınmış çocuk gibiydi çaresiz , bıkkın.. Gözlerini tekrar açtığı zaman öfke fışkırıyordu, and içiyordu gözleri intikam alacağım dercesine ve devam etti çocukluğum elimden çalındı. Oyunlara almazlardı beni annesizsin sen bizimle oynayamazsın, git buradan diye bağırışlar ile hırçınlaşıyordum erkekler ise kızlara nazaran daha merhametliydiler bizim annemiz seninde annen İnci boşver onları gel bizimle oyna derlerdi.
Eren göz yaşları süzülürken konuşmaya çalıştı şimdi anlıyorum İnci şimdi anlıyorum seni, şimdi anlıyorum o oyuncak dükkanlara neden hasretle baktığını, parklara bakarken uzun dalışlarını keşke yanında olabilseydim deyip boynunu büküp ağlamaya devam ediyordu. İnci hariç herkes ağlıyordu.. İnci ağlamayı bırakın duygusuzca bakmak dışında bir şey yapmıyordu. Devam etmek onun için ne kadar ızdırap verici yutkunuşundan belliydi. Yutkunup devam etti:
Ben ben yine atlatırdım sorun değildi peki ya kardeşim o ne olacaktı düşünmekten kafayı yiyordum. Okula başlamasını bunca vicdansız içinde okumasını istemiyordum.
Hazır anlatmaya başlamışken Poyraz'ıda anlatayım size sonra başka güne erteleyelim anlatma işini dedi kimse itiraz edemezdi çünkü şuan tüm bedeni acı ile yoğuruluyordu farkındaydılar , Can gözlerini iyice açtı şaşkınlık vardı herkes de hemde daha fazla sessiz kalmadan Berk sordu :Sen bize Poyraz'ımı anlatacaksın gerçekten mı?
İnci kafa salladı herkes birbirine bakıyordu şaşkınlıkla. Poyraz İnci'nin bir tanecik oğlu idi, ismini dahi başkasından duyunca kıskandığı , her gün uğruna göz yaşı döktüğü bu güzel anne şimdi Poyraz'ı anlatacaktı öyle mı?
Poyraz dedi derin nefes alarak oğlum, yaşama tutunma sebebim dedi gerilerek onu çok seviyorum biliyorsunuz dedi. Ve devam ediyordu , Poyraz ben gücümü kaybedeceğim zaman gelirdi gözümün önüne anne sen oynayamadın diye üzülme bir gün beraber oynayacağız diye rüyalarımı süslerdi. Bir gün dedim ki ben dayanacağım Poyraz'ım için Poyraz güçsüz bir annenin evladı olmak istemezdi herhalde ben olsam bende istemezdim. İçim hırçın bir şekilde eserken hep Poyraz'ım dedim ben Poyraz'ım diye diye güçlendim ve ben onu kucağıma aldığım da dedi ve tekrar duraksadı bir insan daha doğurmadığı , var olmayan evladına derinden böyle bir annelik hissedebilir mıydı diye düşünüyordu herkes Poyraz İnci'nin doğmadan sevdiği hayatını daha şimdiden onun için adadığı oğlu idi. Nede çok isterdik Poyraz'ın yerinde olmayı bilemezsin o çok şanslı olacak dedi Can gülümsedi İnci umarım dedi ve ekledi yeter bugünlük ben yoruldum.Yoruldum kelimesi ne çok şey barındırıyordu içinde ben bıktım, bu enkazın altından tek başıma kalkmaya çalışmaktan, o koca yangını tek başıma söndürmeye çalışmaktan , hem abla hem anne olmaktan, hayattan , kendimden , içime atmaktan bunca dertten ben bunaldım nefes alamıyorum boğuluyorum diye haykırır gibiydi yoruldum demek.
Lakin o bunları söylemedi. O sadece yoruldum dedi..Peki hadi gidelim diye ayağa kalktı Tuna ama oda neydi? Hiç biri kalkmıyor kimi sessizce kimi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu en çabuk Tuna kurtulmuştu o enkazdan çünkü oda İnci gibiydi. Duygularını pek belli edemezdi.
Hadi ama sizi mı bekleyeceğiz diye İnci'de ayağa kalkmış hatta söylenmeye bile başlamıştı. Nasıl ya nasıl bu kız nasıl bu kadar dik durabiliyordu omuzlarında ki onca yüke rağmen nasıl eğilmiyordu o omuzlar ? Bir erkeğin bile hayran kalabileceği kadar güçlü idi o.. Ona hayran olmamak zaten çok zordu.
Boğazını temizler gibi bir ses çıkardı İnci amacı dikkatleri çekip konusmaktı ama böyle yapmasa da zaten tüm dikkatleri her zaman ki gibi üstüne toplayabilirdi kaşlarını cattı ve konuşmaya başladı: eğer şimdi kalkmazsanız bir daha size hiç bir şey anlatmayacağım benim dedi baskı yaparcasına vurgularcasına benim hayatım benim acım sizi ilgilendirmez. Şimdiye kadar adımı biliyordunuz hikayemi değil şimdi unutun anlattıklarımı ve hadi gidelim dedi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayrılığın Ertesi
EspiritualBir kadının hem geçmişi hemde geçmişinin izlerini kapattığını sanıp geleceğine kondurduğu adamın hiç bilinmeyen yönüyle ayrılması. Gerçek hayattan esinlenmiştir.