M4

1K 44 17
                                    


Sınıfa çıktığımızda Nisan benim yanıma oturdu ama yanımda bir saniye bile durmadan Mira'nın yanına gitti. Nisan, sevecen ve tatlı bir kıza benziyordu. Ama Mira için aynı şeyi söyleyemem, ön yargılarla dolu bir beyne sahip. Her neyse okulda parti mi ne varmış, herkes onu konuşuyor. Ahh şu partiler! Her yerde onlardan var ve asıl kötü olan şey bu partiye katılanların sevgilileriyle birlikte gitmeleri. Yani arkadaş arkadaşa takılmak yok! Hayatımda duyduğum en saçma şey bu olsa gerek. Şahsen hiç üzülmedim, partiye gitmemek için bahanem olmuştu.

Partiye benimle aynı sebepten gidemeyen bir çok kız yine triplere girdi. Ve şunu öğrendiğimde biraz da olsa üzüldüm; Bella, Nisan ve Mira partiye gideceklerini söylediler, yani sevgilileri var. Sonuç olarak sadece ben orada olamıyorum. Çok tuhaf! Hayatımda ilk defa bir partiye gitmek istiyorum.

Ben böyle mallığın dibine vururken, Nisan geldi "Eeee, seninle partiye gelecek şanslı kişi kim?" diyerek yanıma oturdu. "Olmayan bir varlığın şansıda olmaz Nisancım."

"Heey, saçmalama birincisi sen gayet güzelsin, ikincisi sevgilinin olmamasının nedeni burada yeni olman yada kimseyle konuşmaman ve son olarak da her hangi bir erkekle gidebilirsin." aslında Nisan haklıydı. "Ama benim bu okulda tek tanıdığım erkek Ege farkındasın değil mi?" dedim.

Gözlerini kapadı ve konsantre olmaya çalıştı bir süre sonra heyecanla gözlerini açtı. "İnanamıyorum! Ege ile birlikte gideceksiniz."

"Saçmalama yaa!" bu çok salakça hem onun sevgilisi var, niye benimle gitsin ki?

"Kimse geleceği benden iyi bilemez canım." diyerek saçlarını savurdu. O sırada Mira şaşkınlıkla bize yaklaştı. "Evet, o falcı." Mira, Nisan'ı destekledi. Nisan ise Mira'ya sinirli bakışlarını atmakla meşguldü. Mira kendini savunurcasına Nisan'ın kulağına eğilip "Ona asla sırrımızı söyleme gerizekalı." dedi benim duyduğumu anlamamıştı. Neydi ki bu sır? "Ona ne zaman söyleyeceğiz ki o da bizden, hatta bizden çok daha güçlü." diyerek sitem etti Nisan.

Mira bu sefer daha çok sinirlendi "Ona bizden biri olduğunu söylersek, özellikle de özel gücünü söylersek neler yapabileceğini bilmiyor musun?".

Özel güç derken? Bunlar ne saçmalıyorlardı? "Heeey! Ne fısıldaşıp duruyorsunuz." bu sefer kızan ben olmuştum. "Hiiiç" deyiverdi Nisan. O anda öğretmen zili çaldı ve Mira çoktan sınıftan çıkmıştı. Ders başlayınca da konuşmadık. Ama cidden kafaları iyi heralde özel güç filan...

Üç sıkıcı dersin ardından kendimi dışarı atmamla Bella'ya çarpmam bir oldu. Meteorla çarpışıp hayatta kalan ilk insandım heralde.

"Partiye kimle gidiyorsun?" diyerek sorusunu yöneltti. Her zaman ki tavırlarımla "Henüz davet eden kimse olmadı.".

"Merak etme, daha üç gün var. Biz bugün parti için alışverişe gideceğiz. Ben, Harry ve Ege sen de gelsene." umut dolu gözlerle bana baktı Bella onu kıramazdım. Zaten hep bu yüzden kaybediyordum. İnsanları kırmamak için istemediğim şeylere katlanıyordum. "Olur." dedim sonunda.

"Yeeess, süper olacak." diyerek sevinç çığlıkları attı. Aklıma takılan soruyu sordum "Harry kim?".

Coşkuyla yanıtladı "Sevgilim!" (Kuzenim ısrarı üzerine Harry, Bella'nın sevgilisidir). "Hımm." gülümsedim. "Seni almaya geliriz.". Annem koridorun başından bana bakıyordu. "Ben artık gidiyim." dedim uzaklaşırken. "Görüşürüz." diyerek el salladı, bende ona el salladım ve annemin yanına koşar adımlarla gittim.

Kendimi odama attığımda ilk işim giyeceğim kıyafetlerimi seçmek oldu. Kıyafet seçimlerim uzun sürmez. Genelde salaş kazaklar ve şortlar tercih ederim. Dolabımı açtım üzerime koyu pembe salaş kazağımı, altıma da kot şortumu giydim. Uzun siyah çorabımı ve siyah beremi giydikten sonra kahverengi çantamı almaya karar verdim (Multimediada Lara'nın giydiği kıyafet var). Çantanın içine Vampir Günlükleri kitabımı da koydum, yanımda roman olmadan dışarı çıkmayan bir insanım düşünün artık. Her neyse, aynaya son bir kez dönüp baktım. Hafif göz makyajı yaptım, makyaj yapmaktan nefret eden bir insan olsam da bazen gerekiyor.

İşte şimdi hazırdım. Bir süre sonra telefonuma mesaj geldi, tanımadığım bir numaraydı.

Hazırsan aşağı in, seni bekliyoruz :))

Ege

Telefonu çantama attım ve pencereye koştum. Üstü açık bir araba vardı, arabanın içinde biri yukarı doğru bakıyordu. Daha dikkatli bakınca bunun Ege olduğunu fark ettim. Merak ettiğim şey telefon numaramı ve ev adresimi nereden buldular. Hemen kapıya doğru koştum. Ayakkabılıktan pembe conversemi alıp giydim. "Eceee, ben çıkıyorum!" deyip kapıyı örttüm.

Asansörü çağırdım ve beklemeye başladım. Asansörün kapısı açılır açılmaz içeri daldım ve karşımda annemi gördüm. Annem çok şaşırmış görünüyordu. "Nereye?" diyerek sorusunu yöneltti.

"Bella'yla alışverişe gideceğiz, aşağı da beni bekliyorlar." dedim aceleci tavrımla. Bir an önce aşağı inmek istiyordum.

Annem böyle şeylere hiç alışkın değildi. Ne zaman annem olmadan dışarı çıksam ya Ece'yle birlikte çıkardım ya da dans stüdyosuna giderdim. "Lara beni gerçekten şaşırtıyorsun." ve devam etti "İyi eğlenceler."

Annem asansörden iner inmez zemine bastım ve inmeye başladım. Asansör kapısı açıldığında kendimi dışarı attım. Arabaya doğru koşar adımlarla gittim arka koltuğa oturdum yanımda Ege vardı, önümde Bella, sürücü koltuğunda ise Harry vardı. Ege baştan aşağı beni süzdükten sonra "Muhteşem olmuşsun.". Gözlerinde tutkulu bir bakış vardı. "Teşekkürler, sen de çok yakışıklı olmuşsun.". Erkeklere iltifat etmeye hiç alışkın değildim, o yüzden olsa gerek utanarak söyledim. Ege'nin üzerinde yeşil kareli gömlek ve gri ceket, altında ise kot pantolon vardı.

Bella her zaman ki taşlığıyla oturuyordu ön koltukta üzerinde açık yeşil bir bluz, altında siyah dar pantolonu vardı. Boynuna atkısını sarıp, ayağına ise kahverengi çizmesini giymişti. Daha sonra Harry'yle tanıştım. Kıvırcık saçlı, sempatik ve sevecendi.

İlk mağazaya girdik, işte başlıyoruz...


MavimsiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin