☾⋆5⋆☽

60 14 7
                                    

Arkadaşlar olayların hemen gelişmesi sonucu bu bölümü tekrardan yazdım. Umarım hoşunuza gider. İyi okumalar.

Adımlarım zeminde iz
Çıkarırcasına sertti. Karanlık, adeta ruhuma işliyordu. Zihnimi zorlayan düşünceler beni çıkmaza götürüyordu. Nereye gittiğimi bilmiyor, adımlarımın beni sürüklemesine izin veriyordum. Önüme çıkan bir engel yoktu. Olsa bile o engelleri aşacak gücüm olduğunu sanmıyordum. Bir anda durup gözlerimi gökyüzüne çevirdim. O da üzgündü , sinirliydi belli ki. Yağmur damlaları gökyüzünü aydınlatan minik ışıltılar misali damlıyordu zemine. Gök gürleyince hareket etmeden, çakan şimşeklere göz gezdirdim.

Gökyüzü nefretini kusuyordu.

Bir çift yeşilimsi gözler... Bakışları benim üzerimde kenetlenmişti. Yüzünü, bedenini göremiyordum. Aramızda bayağı bir mesafe vardı. Bakışları dikkatli aynı zamanda keskindi. Bakış açımdaki gözler kapandığında bir çığlık koptu dudaklarımın arasından.

Feryat çığlıkları mıydı rüyadan uyanmamı sağlayan?

Yattığım yerde doğrulup ellerimle gözlerimi ovdum. Derin derin nefesler alıyordum. Gördüğüm bir kabus muydu? Kesinlikle bir fikrim yoktu. Ani gelen öksürüklerimle yerimde sarsıldım. Boğazımı yırtarcasına öksürüyordum. Ellerim ağzıma giderken öksürüklerimi bastırmak için çabaladım. Biraz olsun kendime geldiğimde etrafıma göz gezdirdim. Toz dolu etraf, kapalı pencereler, soluk duvar rengi. Hepsi güzel bir bütün oluşturmuyordu. Ayaklarımı yataktan kaydırıp çıplak zemine bastım. Köşede duran boy aynasına takıldı bakışlarım. Yavaş adımlarla aynaya ilerleyip önünde durdum. Gözlerim aynadaki yansımama takılırken üzerimdeki kıyafetleri inceledim. Bu kıyafetler nedense tanıdık gelmiyordu. Biraz daha üzerimdekileri inceledikten sonra solmuş suratıma baktım. Göz altlarım morarmıştı. Dudağımın kenarında küçük bir yara izi vardı.

Aklım olabilecekleri sıralıyordu. Nerede olduğum, en son neler olduğu hakkında tek bir fikrim yoktu. İsmimi hatırlamakta dahi güçlük çekiyordum. Ellerim dudağımdaki yara izine giderken derin bir nefes aldım ve arkamı döndüm. Pencereye ilerlerken yavaşça açtım. Pencerenin gürültülü cırtlak sesi kulaklarımı tırmalamıştı. Pencereyi açtıktan sonra demir parmaklıklar karşıladı beni. Oldukça yüksek bir yerdeydim. Etrafta yıkık dökük binalar vardı. Hepsini es geçerek havayı derin derin içime çektim.

Diğer pencereyide açtıktan sonra arkamı dönüp kapıya ilerledim. Kapının kulpundan tutup indirdiğimde kapı açılmamıştı. Gerçekten neredeydim?

"Kimse var mı?" Diye bağırdım. İçimdeki ses bir tehlike seziyordu. Ellerim kapıyı yumruklamaya başlarken tok bir kilit sesi geldi. Arkaya doğru adımlarken kimin geldiğine baktım. Maskeli bir adamın burada ne işi vardı?

"Sen de kimsin?" Diye sordum. Maskeli kapıyı kapatıp ardından kilitledi ve bana döndü.

"Beni bırakta, sen kim olduğunu biliyor musun?" Diye sordu. Başımdaki ağrı kendini gösterirken hiç bir düşünceyle karşılaşamadım... İsmimi bile bilmiyordum sahiden kimdim ben?

"İsmim ne benim?" Diye sordum. Karşımdaki adamın gözlerinde bir parıltı oluştu.

"İsmin Afra, benimlesin."

"Seninle mi?" Gözlerim gözlerine kenetlendi. Biraz... Tanıdık geliyordu...

Aklımda canlanan bir kaç düşünceyle korkuyla bir kaç adım geriledim.

Sokak Tanrısı (Kaçış)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin