- Arkadaşlar, bir önceki bölümün sonunda küçük bir değişiklik yaptım. Bilginize... -
Eve gelmiştim. Hemen ılık bir duş aldım ve kendimi yatağımın üstüne attım. Elçin de yanımdaydı. İki saattir partiye gelmem konusunda başımın etini yiyordu. Bende haliyle sürekli başımdan savıyordum.
Tam o sırada bir mesaj geldi.
"Ben Kerem:) Numaranı Yeşim'den aldım."
Şaşırmıştım... Neden böyle birşey yapmıştı ki? Ben düşünürken Elçin telefonumu elimden bir anda aldı ve mesajı yüksek sesle okudu. "Vaay hayrola bu Kerem ne iş?" dedi ve kocaman bir kahkaha patlattı. Herzaman ki elçin işte... O sırada bir mesaj daha geldi. Yine Kerem'den di.
"Partiye geliyor musun?" Mesajları benimle birlikte Elçin de okuyordu. Ben ne olduğunu anlayamadan telefonu elimden kaptı. Ben telefonu onun elinden almaya çalışırken çoktan Kerem'e "Geliyorum." Yazmıştı bile... Mecburdum gidecektim...
Elçin o pis sırıtışıyla bana sarıldı.
Birden bire içimi kötü bir his kaplamıştı... O bana sarılınca sanki son sarılışımızmış gibi geldi... Bir an ölecekmişim gibi hissettim. Ne olduğunu anlamamıştım. İlk defa böyle olmuştu...
Elçin evine gitti. Partiye 2 gün vardı. Bende ne giyeceğimi hazırlamaya karar verdim. Ben bunları yaparken içimdeki o berbat his hala gitmemişti... Ne yaparsam yapayım kurtulamıyordum bu histen...
-PARTİ GÜNÜ-
Sonunda haftasonuna girdik... Bugün partiye gideceğimiz için Elçin erkenden bize geldi. Sabahın köründe hazırlanmaya başladık. Halbu ki parti geceydi...
Banyoya girdim. İçimde ki o kötü his hala gitmemişti... Tam tersi her saniye daha da benimsiyordum sanki o hissi... Banyo da o sıcak suyun buharıyla daha da boğuluyordum, sanki o his beni git gide içine çekiyordu... Ben bu düşüncelere dalmışken Elçin içeriden seslendi.
"Eylül! Kaç saattir oradasın iyi misin?" dedi. Sesi telaşlıydı. İçinde bulunduğum ruh halinden çıkmaya çalışarak en normal ses tonumla "Geliyorum!" Diyebildim sadece... Havlumu da alıp aynanın karşısına dikildim. Yüzüm bembeyazdı. Üstüme spor birşeyler geçirdim ve biraz kapatıcı sürdüm. Ardından Elçinle kuaföre gittik. Öğlene doğru ise ancak eve dönebildik.. Hazırlanıp yola çıkmamız ise partinin başlamasına 2 saat kala bitmişti.
.
.
Parti başlamadan önce oradaydık. Biraz erken gelmiştik. Gözlerim hemen Berkin'i aradı. Ve aradığı gibi de buldu maalesef... Bu sefer yanında başka bir kız vardı. Bu hareketleri beni ondan daha da soğutuyordu... Hatta artık onu sevmediğimden emin gibiydim. Ne yapıp yapmadığı beni ilgilendirmiyordu. Bazı insanlar tanıdıkça sever, bazıları da tanıdıkça soğur. İşte bende o tanıdıkça soğuyanlardanım. Bir insan karşısındaki kişiyi tanımadan aşık olamaz... Sadece hoşlanır ve bunun adının aşk olduğunu zanneder. İşte bana olan da tam olarak buydu...
Elçin ve Yeşim'le sohbet ederken birden kapıdan içeri kolunda esmer bir kızla Kerem girdi. O kız kimdi? Neden koluna girmişti? Daha da önemlisi bana neydi, neden kendime bunları soruyordum? Aklıma bir cevap geliyordu ama ya emin değildim, ya da kendime itiraf etmekten korkuyordum...
Bizi gördü ve selam verir gibi başını salladı. Yanımıza gelmedi. Arkadaşlarının yanına gidip hepsini koluna taktığı kızla tanıştırdı. Ben bakmamaya çalışıyordum ama Elçin içten içe nasıl kudurduğumu anlıyordu. Ara sıra bakıp bana rapor veriyordu. Parti artık başlamıştı. İlk önce hareketli bir müzikle başlamışlardı daha sonra ise slow müziğe geçmişlerdi. Slow müzik çalarken Kerem'in bana baktığını hissedebiliyordum. Ama şartlamıştım kendimi, ne olursa olsun ona bakmayacaktım.
Hiç beklemediğim bir anda Berkin'in yanında ki bir çocuk yanıma doğru geldi.
"Dans etmek ister misin?"
Tam "Hayır" cevabını verecekken Kerem ve o yanında ki kız aklıma geldi. Birden bire "Tabii ki neden olmasın?" Diye bir cümle çıktı ağzımdan. Dans etmeye başladık. İçim hala rahat değildi. Çocuk konuşmaya başladı.
"Ben Can." dedi. Sesi çok içten ve sempatikti.
"Bende Eylül." dedim tüm içtenliğimle.
Ardından derin bir sohbete daldık. Can iyi bir çocuktu. Hatta belki ilerleyen zamanlarda kardeş gibi olabiliriz... Hem aynı sınıftaymışız.
Ben böyls düşünürken Elçin yanıma geldi ve lavaboya gideceğini haber verdi. Birkaç dakika sonra çığlık sesleri duymaya başladık. Herkes "Yangın var!!" diye bağırıyordu ve oradan oraya koşulturuyordu. Can'la Kerem yanımıza geldi ve bizi apar topar dışarıya çıkarmaya çalıştılar. Herkes çok telaşlıydı Partinin olduğu yerde çok büyük bir yangın çıkmıştı. Kerem ve Can bizi sakinleştirmeye çalışırken aklıma Elçin'in içeride olduğu geldi. O anda öyle bir hızla ve panikle yerimden fırladım ki bunu sadece ben bilebilirim... İçeri girmeye çalışıyordum. İtfaiye henüz gelmemişti. Sadece polis oradaydı. Kafalarını çevirdikleri anda içeri daldım. Bağırıyordum... "Elçin!! Elçin neredesin?!" Cevap gelmedikçe daha da bağırıyordum. Ağlamaya başladım. Onu bulmam gerekiyordu! Eğer Elçin'e birşey olursa yaşayamazdım ben! Hala onun adını sayıklayarak bağırıyordum. Dumandan dolayı başım dönmeye başladı. Yaklaşık 20 dakikadır içerideydim. Nefes alamamaya başladım... O anda hissettiğim tek şey kafamda oluşan acıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM HAYAL
ChickLitAşk nedir? Nasıl birşeydir? Bunu biliyor muydum bunu bile bilmiyorum... Yaşadım mı yoksa yaşadığımı farketmeden gelip gitti mi?