Ablam yine beni Barış'la birleştirmek için kollarını sıvamıştı anlaşılan. Her zaman benim ne düşündüğümü umursamayan bir kadın olmuştu, artık bundan sonra bende onu umursamayan bir kadın olacaktım.
Bozuntuya vermeden Çağan ve Buse ile boş bir masaya ilerledik, kafenin loş ve küçük olması samimiyet derecesini arttırıyordu. Çağan karşıma Buse ise yanıma oturdu. Genç bir garson yanımıza gelip menüyü bıraktı ve gitti. Buse kocaman bir hamburger isterken ben ve Çağan, kaşarlı tost sipariş verdik. Arkam ablamlara dönük olduğu için tam olarak ne yaptıklarını göremiyordum ama deli gibi de arkama dönmek istiyordum. Kendimle savaşabilir ve arkama dönmeyebilirdim, evet bunu yapabilirdim.
Telefonumun iki defa ötmesiyle bütün yoğunluğumu ona vermiştim. Uzun zaman önce evlililk teklifi ettiğim çocuk şimdi bana mesaj yazmıştı. Uzun zamandan kastım lise birdi, o zaman yaptığım aptallığın cezasını ağır bedellerle çekmiştim.
''Napıyorsun?'' 16.44
''Kafede yemek yiyorum sen ne yapıyorsun?''diyerek kestirip attım.
Verdiğim cevaptan sonra mesajların ardı arkası kesilmediği için bende telefonumu sessize aldım. Garson büyük bir cilveyle yemekleri masaya bıraktı ve Çağan'a bakıp güldü. Komik mi?
Buse, 'Yaaa, hamburgeeer!'diye bağırıp kocaman bir ısırık aldı. Buse'ye bakarken gözüm arkadaki masaya kaydı, boştu. Ablamlar kalkmış olmalıydı. Başımı önüme döndürmemle ablam ve Barış ile göz göze gelmem aynı anda olmuştu. Tepkisizce yüzlerine baktım, ablamsa bana sinirli bir şekilde bu kim der gibi bakıyordu. Onun sinirli suratına aldırmadan gülümsedim ve Çağan'ı gösterip 'Abla bu Çağan, erkek arkadaşım, Çağan bu da benim en büyük ablam İdil.'
Çağan yüksek derecede öksürük krizine girmiş olmasaydı durumu biraz daha toparlama şansımız vardı.
Ablam kaşlarını yukarı kaldırıp indirdi ve Çağan'a elini uzattı. Bu sefer tanıştırma sırası ablamdaydı. 'Bu da Barış, benim erkek arkadaşım.'
Belki iki belkide daha fazla bir süre tepkisiz kalıp yüzlerine baktım. 'Tanıştığıma memnun oldum Barış Abi,'dedim artık gitmelerini istediğimi belli eden ses tonuyla.
Ablam ve eski sevgilim-yeni eniştem- gittikten sonra Çağan ile Buse konusunda ne yapacağımızı konuşmaya başladık.
'Çocuk esirgeme kurumuna bırakmaktan başka çaremiz yok, 'dedi.
'Biliyorum ama başka çaremiz olmadığını kabullenmek istemiyorum.'
Buse'nin saçını okşadım, 'Tanıdığın kimse var mı?'
'Var, istersen yemekten sonra gidip bir görüşelim.'
Başımla onayladım ve tabağıma döndüm. Buse'den ayrılacağım için üzgünlük hissediyordum ama tanımadığım bir çocuğa ne kadar sahip çıkabilirdim ki? Aklıma birkaç bir şey geliyordu ama onun bu olmaması için dualarımı esirgemiyordum.
Buse, Çağan ile güle oynaya yemeğini bitirirken bende mesajlara cevap veriyodum. Görüşmeyeli fazla yılışık biri olmuştu, farkında değildi anlaşılan. Profil fotoğrafında sağa bakıp yanmayan sigarayı ağzında tutuyordu ve resim kalitesi cidden kötüydü.
'Anne neye bakıyor bakalım,'dedi Çağan ve telefonum elimin arasından kayıp gitti. Fotoğrafa baktı daha sonra bakışlarını tekrar bana çevirdi. 'Bak Buse annen beni aldatıyor!'
Buse gözlerini bölertip ellerini ağzına götürdü, 'Anneçii?'
Hışımla telefonu aldım ve gelen mesaja cevap verip çantama koydum, ''Aldatırsam aldatırım,' dedim. Son kez içeceğimi çektim. 'Hemen de rolüne kaptırmışsın kendini, ama iyi rol yapamıyorsun.'
Göz kırpıp Buse ile ilgilenmeye devam etti, yarım saat kadar kısa bir süre sonrada Çağan'ın tanıdığı çocuk esirgeme kurumu sahibi ile görüşmek için ayaklandık.
'Hasan Abi çok iyidir, '
'Bakacağız.'
Gri büyük bir binaydı, belirli aralıklarla koyu gri yatay şeritler geçiyordu ve çocuk sesleri inanılmazdı. Kahkaha atan çocuklar, koşan çocuklar o kadar mükemmel duruyorlardı ki!
İçeri girip on dakika Hasan Abi'yi bekledik, sonunda Çağan'ı çağırdıklarında hep birlikte odasına girdik. 'Hoşgeldiniz, hoşgeldiniz. Buyrun oturun.'
Tahmin ettiğimden gençti, en fazla 45 yaşında olabilirdi, uzatan elini sıkıp karşısına oturduk ve ben Buse'yi kucağıma aldım.
Adam Buse'ye bakıp derin bir iç çekti. Çağan'la biraz havadan sudan muhabbet ettikten sonra kayıt işlemini yapmaya başladı.
'Anne adı ?'
Çağan'a baktım, annesinin adını bilmiyordum ki!
'Hasan Abi dediğimiz gibi kayıp çocuk, anne baba hiçbirinin adını bilmiyoruz.'
Dönen sandalyesiyle bana baktı, 'Sen söyle kızım adını onu gireyim.'
'Peki bu benim başıma ilerde sorun açabilir mi?'
Adam dudağını ısırdı, 'Artık bakıldığı zaman bir kızın olduğu gözükecek.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UFUKTA HÜZÜN KIYISI[DÜZENLENİYOR]
Romance"Seni seviyorum ama biliyorsun annen.." Gözümden akan yaşı sildi, "Sevginin önünde hiçbir şey duramaz." "Annenin hayali mükemmel bir gelin ve sevebileceği torunları." "Senden mükemmel bir gelin olur, " gözleri doldu. Onu güçsüz görmek istemedi...