TANITIM
Yıllarca Eros'u idol edinip, gökten düşecek elmalara inancımı kaybetmemeye çalıştıktan sonra kendimi hiç hayal etmediğim bir yerde buluvermiştim. Hatta ve hatta bulunduğum yerle hayallerimin uzaktan yakından alakaları bile yoktu. Düş alemime kalsa çoktan ikinci bebeğime hamile kalmış mavi pencereli, beyaz badanalı evimin bahçesinde çiçek suluyor olurdum. (Çiçekler konusunda ciddiyim yalnız. Kamer Genç'e gönderme falan yapmıyorum) Köpeğim kulübesinin önünde miskin miskin uyurken çok sevgili kocam da bahçe kapısından elleri kolları alışveriş poşetleriyle dolu girerdi. Ama dedim ya hayat beklentilerinin yarım kıta kadar uzağına fırlatıyor insanı. Tek umudum paralel bir evren gerçekten varsa, oradaki benin hayallerimi yaşıyor olması. Kim bilir o da belki başarılı bir iş kadını olmayı dileyip benimle teselli buluyordur. Gerçi şu sıra kendimi başarılı iş kadını olarak da tanımlayamıyorum ya neyse... Ne diyordum? Hah, Eros!
Çocukluğum boyunca Noel Baba'ya inanmayı nasıl reddettiysem aynı ısrarla Eros'a olan inancımı korudum. Yani tamam inandığım şey tam olarak Eros olmasa da ona yakın birşey sonuçta. Aşkın kimyasının dışında bir de dış faktörler var ki; işte tüm onlar ayrı ayrı Eros'un okları benim gözümde. Annemin de payı büyüktü tabi inancımı perçinlemekte. Evlilikle taçlandırılan masallar, onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine'yle biten mutlu sonlar, prense dönen kurbağalar... derken derken aşkın da hayat gibi masallardakine pek benzemediğini öğrenmem pek de vaktimi almadı. Söylemesi ayıp her daim biraz fazla akıllıydım... Yine de aşk denen o garip enerjiye inancımı yitirmedim hiçbir zaman. Ucundan kalp sarkan bir okla birbirine vurulan iki aşığın üzerinden silindir gibi geçen zaman bile kıramadı aşka olan inancımı. Dünya'nın ihtiyacı olan yeni Eros'lardı (Bir nevi yani)
İşte benim hikayemin çıkış noktası da bu oldu... Bir nevi Erosculuk oyunu bahsedeceklerim. Üçüncü bir göz olup sihirli bir değnekle dokununca ilişkilerin üzerine, bozulduğu zannedilen büyünün hala orada durduğunu kolayca farkedebiliyordu sonuçta insanlar. Bana düşen sadece o dokunuşu onlara armağan edip, birbirlerine ne kadar aşık olduklarını onlara anlatmaktı (Tabi her zaman bu kadar kolay olmayabiliyor)
Ne iş yaptığımı merak ettiniz değil mi! Efendim bendeniz ilişki terapistiyim.
Aslında ben komedi yazmayı çok seviyorum :)