TANITIM:
Hayatın en güzel yıllarında annesiz ve babasız kalmak tarif edilemeyen, paylaşılamayan ve asla unutulmayan tek acı belki de....
Dün dört dörtlük hayatın varken bugün perişansın. Paran var ama ailen yok. Para kimin umurunda ki. Zaten en büyük zenginlik aile değil midir?
Annesi ve babasının ard arda ölümünden sonra şizofren olan bir kız şirketin başına geçerse ne olur? Ya şirket batma eşiğindeyse?
Peki, şizofrenin çaresi ilaçta mıdır? Yoksa Aşk’ta mı?
1.BÖLÜM:
Hayat ne kadar acımasız! Sevdiklerini bir bir alıyor elinden. En çok değer verdiklerini... Onsuz yaşayamam dediğin kim varsa; onsuz yaşamak zorunda bırakıyor... Yaşama sebebini alıyor elinden. Kaptanı olmayan bir gemi gibi oradan oraya savuruyor hayat...
"Anne affet beni. Ben çok üzgünüm. Anne! Anne gitme! Bırakma beni. Anneğğ.." diye bağırarak uyandı genç kız. Ter içinde kalmış, yüzü solmuştu. Aylardır aynı şekilde uyanıyordu. Her gün, bir öncekinden daha berbat bir gündü onun için. Yataktan çıkmadan yatıyor, sürekli ağlıyordu. Ara sıra babasının ısrarıyla kalkıp bir-iki lokma bir şeyler yiyip geri yatıyordu. O gün.. Annesinin öldüğü gün zaman durmuştu onun için. O gün... Annesiyle birlikte ölmüştü.
-"Küçük Hanım iyi misiniz?" diye sordu hizmetli kadın. Çığlıkları duyunca koşa koşa odaya çıkmış, nefessiz kalmıştı.
-"Hepsi benim yüzümden oldu. Annem beni affetmiyor. Bırakıp gitti." diye söylendi, gözyaşları yanaklarından süzülürken Sulli.
-"Yine kâbus gördünüz herhalde. Su getireyim mi?" diye endişeyle sordu yaşlı kadın.
-"Kâbus mu? Her kâbusta bir gerçeklik payı vardır." deyip amaçsızca kahkaha attı genç kız.
-"İyi olduğunuza emin misiniz? Babanızı çağırmamı ister misiniz?" dedi.
-"İyiyim. Gidebilirsin." deyip kafasını tekrar yastığa gömdü.
-"Peki efendim." deyip kapıdan çıktı ve kapıyı yavaşça kapattı.
-"Hepsi benim yüzümden. Benim yüzümden." diye söylenmeye devam etti genç kız.
.......(Kaza Günü).......
-"Anne hadi kalk. Pazar günü evde mi oturulur? Zaten haftaya Kore'ye döneceksin. Ana kız gezelim işte. Hadi kalk." diye çocuk gibi yalvarmaya başladı Sulli.
-"Kızım çok yorgunum. Yarın gideriz." dedi yorgunlukla saçlarına aklar düşmeye başlamış kadın. Bunca yılın yorgunluğu yüzündeki izlerden belli oluyordu.
-"Ama anne. Ne olur gidelim. Hem yarın işe gideceğim ben." deyip yalvarmaya devam etti genç kız.
-"Tamam, tamam. Kalktım. Bekle hazırlanıp geliyorum." deyip oturduğu koltuktan kalktı yaşlı kadın. Odasına çıkıp üstünü değiştirdi.
-"Hadi ama anne kaç saat oldu." diye bağırdı gülerek Sulli.
-"Geldim." deyip yavaşça merdivenlerden indi annesi.
-"Woaw. Harika olmuşsun anne." dedi.
-"Sağ ol kızım." deyip kızının yanaklarından öptü. Kahkahalar eşliğinde evden çıkıp arabaya bindiler. Sürücü koltuğuna Sulli geçti.
-"Sana bugün Amerika'nın tüm güzelliklerini göstereceğim." deyip annesinin yanağından makas aldı genç kız.
-"Önüne bak kızım. Araba kullanıyorsun." diye uyardı kızını.
-"Ne olacak sanki. Hem ben seni çok seviyorum." deyip annesine dönüp öpücük fırlattı Sulli.
-"Kızım önüne bak." diye bağırmıştı genç kadın. Anlık bir görüntü ve karanlık.
......(Geçmiş Son).......
Son duyuşuydu annesinin sesini o gün. Son görüşüydü annesinin o melek yüzünü.
Son öpüşüydü annesinin o yumuşacık yanaklarından. Belki o gün annesine o kadar ısrar etmeseydi şimdi annesi yanı başında olacaktı. Şimdi gelip saçlarını okşayıp "Günaydın güzel kızım" deyip uyandıracaktı.
-"Hepsi benim yüzümden. Anne affet beni. Ben çok üzgünüm. Böyle olsun istememiştim." deyip ağlamaya devam etti Sulli.
...
Kapı zilinin çalmasıyla yaşlı kadın koşarak kapıyı açtı.
-"Buyurun içeri." deyip Bay Choi'nin baş sekreterini içeri davet etti.
-"Bayan Sulli evde mi?" diye sordu orta yaşlı sekreter.
-"Evden çıktığımı var. Yukarıda odasında." deyip adamın arkasından yürümeye başladı.
Bay Kwang kapıyı çalıp "Gel" sesinden sonra içeri girdi.
-"Bayan Choi nasılsınız?" diye sordu endişeyle. Şüphesiz bu genç kızın söyleceği haberi kaldıracak gücü yoktu.
-"İyiyim, siz nasılsınız?"diye sordu Sulli.
-"Bende iyiyim." deyip sustu Bay Kwang. Kısa bir süre rahatsız edici bir sessizlik oldu.-"Kötü bir şey mi var?" diye sordu gözlerini Bay Kwang'ın üzerinde gezdirerek.
-"Babanız..." deyip yine sustu.
-"Ne oldu?" diye endişeyle tekrar sordu Sulli.
-"Babanız kaza geçirdi. Başınız sağ olsun." deyip kafasını eğdi.
-"Ne? Babam öldü mü?" diye şaşkınlıkla sordu genç kız.
-"Evet." deyip sessizliğe gömüldü Bay Kwang.
-"Ahhhahahha.." diye kahkaha atmaya başladı Sulli.
-"Babam ölmüş. Ahhhahahah." diye devam etti. Bay Kwang ve yaşlı kadın karşılarında kahkaha atan kıza endişeyle baktılar.
-"İyi misiniz?" diye sordu endişeyle yaşlı kadın.
-"Hiç olmadığım kadar." deyip kahkaha atmaya kaldığı yerden devam etti Sulli.
-"Bu arada şimdi sırası mı bilmiyorum ama şirketin başına geçmeniz gerek." diyerek ne tepki verecek diye Bayan Choi'ye bakmaya başladı.
"Ne? Ben mi?" diye sordu.
......
-"Şirketin başına geç. Benim kaldığım yerden devam et. Sana güveniyorum kızım."
-"Baba! Sen misin? Neden uzakta duruyorsun? Buraya gel, sarıl bana baba. Seni çok özledim." deyip uzunca baktı Bay Choi'ye.
-"Şirkete git kızım. Şirketin başına geç." deyip yavaşça uzaklaştı.
-"Baba gitme! Dur."
Bölüm Sonu…..