Bölüm 3

37 1 2
                                    

Ertesi sabah uyandığımda yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Bugün yeni bir başlangıç yapacaktım ve artık Serkan'a yüz vermeyecektim.

Yatağımdan kalktığım anda banyoya gittim ve yüzüm soğuk suyla buluştu. Dişlerimi fırçalarken bir yandan da bugünü planlıyordum. Damla ile daha fazla sır paylaşmalıyız diye düşünüyordum.

Ben tüm bunları planlarken aklım uçup gitmişti ve annem beni kahvaltıya çağırıyordu. Ben de hemen ağzımı silip merdivenlerden koşarak indim.

Dün gece erkenden uyumuş olduğum için anneannemi hamile olduğu için tebrik edemediğim aklıma geldi. Mutfağa koşup ona sarıldım ve tebrik ettim.

Dedem ve anneannem hala bebek yapabilecek yaştaydılar. Bazı arkadaşlarımın anneannesi yaşamıyor bile. Benim buna sevinmem mi gerekiyor yoksa üzülmem mi bilemiyorum. Ama önemli olan yaş değil ruhtur kesinlikle.

Kahvaltımı edip okula bu sefer her zamanki gibi koşmayarak gitmeyi tercih ettim. Dün akşam çıkışta Serkan'la aramızda olanlardan sonra neler beni bekliyor diye heyecanlıydım. Ne de olsa okulun en popüler çocuğundan bahsediyoruz.

Tüm bunları düşünürken okula varmıştım. Yine hiç kimse yoktu. Damla'ya her şeyi anlatmak için sabırsızlanıyordum. Merdivenlerden hızlıca yukarı çıktım ve sınıfa girdim.

Damla her zamanki yerinde oturuyor ve benim gibi sarışın ve mavi gözlü olan Jale ile koyu bir sohbete dalmıştım. Yanlarına doğru ilerledim.

"Günaydın." diye seslendim. Jale ile Damla dönüp bana soğuk bir bakış attılar. Bu bakışı anlayamamıştım. Şaşkın bakışlarla yerime oturdum.

Ders başladığı anda Damla'ya kağıt üzerinden "Neler oluyor?" diye bir not yazdım ve onun sırasına attım. Bana doğru keskin bir bakış attı ve kalemini alıp kağıda uzun uzun bir şeyler yazdı. Bana fırlattı.

Kağıtta "Dün Serkan ile ne yaptığını farkettim. Nasıl böyle bir şey yapmasına izin verirsin? Hem o senden büyük!" yazıyordu.

Anlamıştım. Beni tamamen yanlış anlamıştı. Bir şey sorgulamadan yargılayan birisi değildir Damla, ama ben hemen koşarak gidince soramamıştır. Buna eminim.

Kağıda bir not yazacaktım ama not başkasının eline geçebilir diye yazmadım. Kağıdı yırttım ve okulun bitmesini bekledim. Çıkışta Damla'ya açıklama yapacaktım.

Çıkışa kadar zaman geçmek bilmedi; ve Damla'nın tavırları da. Çıkışta Damla hızlı hızlı okul kapısına kadar yürürken, arkasından geldim. O hiçbir şey söylemeden açıklamaya başladım:

-Bak Damla. Beni yanlış anladın. Biz orada kötü bir şeyler yapmadık. Serkan beni oraya zorla çekti. Ben de ne olduğunu anlayamadan bana kızmaya başladı. Ben de o anda dalmıştım. Sonra kendime geldim ve oradan kaçtım. Rahatsız ettiysem özür dilerim, dedim.

Damla bana hiçbir şey söylemeden sarıldı.

"Sana bir şey oldu sandım." dedi.

-Ben de aslında sana hiçbir şey anlatmamakta yanlış ettim, gel otur köşeye sana her şeye anlatayım, dedim.

Köşedeki banka oturduk ve ben doğum günü hediyesinden itibaren her şeyi anlatmaya başladım. Gerek gülüyor, gerek kızıyorduk. Tıpkı eski zamanlarda da olduğu gibi..

Her şeyi anlattıktan sonra ondan da bana bir sırrını anlatmasını istedim. O da bana bir sır verdi:

"Ben Ali'ye aşığım." dedi.

O an şok olmuştum.

"Canım arkadaşım." dedim. "Ben sana yardımcı olurum."

Damla bana gülümsedi. Nasıl olmuştu anlamadım. Tamam Ali'de fena değil ama Serkan benim gözümde çok büyüdüğü için.. Neyse. Birkaç dakika daha sohbet ettik ve kalktık.

Kış GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin