16 yaşına girdiğim bir sabahtı. Her şey bulanık gözüküyordu. Yatağımdan kalkıp banyoya gittim ve gider gitmez yüzüm soğuk su ile buluştu.
Yaşıtlarıma göre farkım biraz uzun olmamdı, ve annemin ve anneannemin yaşları. Annem benden sadece 14 yaş büyüktü. Anneannem de ondan 14 yaş.. Bu sebeple ailemi sır gibi saklardım. Hiç kimseye annemin veya anneannemin yaşını söylemezdim, ve de erken yaşta doğurduklarını..
Toplum içinde utangaç bir yapım vardı ve de hoşlandığım bir çocuk.. Okulumda benden 1 yaş büyük Serkan isminde bir çocuk vardı. Koyu kahverengi saçları ve yeşil gözleriyle tüm kızların dikkatini üzerine çekiyordu. Onu ulaşılamaz birisi olarak görüyordum. Ama istiyordum işte. Benim olsun istiyordum. Kesinlikle o benim olmalıydı, buna emindim.
Ayrıca merak ettiğim bir konu var: Ben nasıl erken evlendirilmedim? Anneannem ve anneme sorduğumda cevap vermeyi reddediyorlar. Annemin kültürü hakkında tek bildiğim çocuk yaşta evlilik ve çocuk yaşta doğum gibi olayların olmasıydı. Tam anlamıyla korkunçtu.
Neyse. Bugün doğum günümdü ve bu tür şeyleri düşünmemeliydim.
Erken kalkmış olmanın vermiş olduğu sarhoşlukla mutfağa gittim. Annem, babam, anneannem ve dedem beni küçük bir "Mutlu Yıllar" şarkısı ile karşıladılar. Çok sevinmiştim. Hepsine teker teker sarıldım. Ardından kahvaltımı yavaşça ettim. Çok mutlu olmuştum. Böyle karşılanmayı beklemiyordum. Şaşırmıştım da. Acaba artık büyüyor muydum?
Okula gittiğimde uzun mermer merdivenlerden çıktım. Sınıfa gider gitmez arkadaşım Damla beni karşıladı. Damla çok iyi bir kızdı. Ailem hakkında sırrımı bilen tek arkadaşım oydu. Uzun kızıl saçları vardı. Gözleri ise koyu kahverengiydi.
Bana sarıldı.
"İyiki doğdun Selene." dedi ve günün ilk hediyesini bizzat kendisi bana verdi.
İlk aldığım hediyem bir kitaptı ve üzerinde "Kış Güneşi" yazıyordu. Güzel bir kitaba benziyordu.
"Teşekkür ederim." dedim ve yerime oturdum.
Gün boyunca pek çok arkadaşım doğum günümü kutladı. Aklımdan Serkan'ın da kutlayacağı geçti. Ama bu sadece bir hayaldi. Kesinlikle olmasını beklemiyordum. Hayal ediyordum çünkü ben hayalperest bir insanım. Ama bu tür saçma düşünceleri aklımdan bir an önce silmem gerekiyordu. Yoksa sinirden kafayı yiyecektim.
Günün ilk dersi Matematik'ti. Aslında en sıkıcı geçen dersti. Zaten hiç kimse hocayı dinlemiyordu. Ben de sadece başımı sıraya koyup bir an önce dersin bitmesini bekliyordum.
Ders bitişi benim için huzura kavuştuğum andı. Güç adımlarla kapıya ulaştım. Kapıdan çıkmaya gücüm yetmedi. O kadar utangaçtım ki. Ah Selene! Ah!
Sınıfa girdim ve gün boyu sadece derslerin bitmesini bekledim ve sınıfta öylece oturdum.
Çıkış zili çalınca ilk okul kapısına kavuşan bendim ama aniden Serkan'la aynı sınıfta olan ve en az onun kadar karizmatik ve popüler olan Ali, yanıma geldi ve bana "Doğum günün kutlu olsun Sel." dedi. Okulda bana 'Sel' demelerine alışıktım. Bir lakaptan bir isim haline gelmişti ama beni rahatsız etmiyordu.
Ali'ye hediyesi için teşekkür ettim. Ardından Ali çıkışa doğru gitti, ben hediyenin ne olduğuna bile bakmadım. Çıkışa doğru daha bir adım atmıştım ki, kahverengi saçlı bir çocuk karşımda duruyordu ve bana gülümsüyordu.
Bu çocuk Serkan'dı.
İlk bölümüm bu kadardı. Umarım beğenmişsinizdir. Biraz kısa kusura bakmayın bodoslama dalmak istemedi. İkinci bölüm pazar yayımlanacak, aynı şekilde diğer tüm bölümler de her pazartesi ya da pazar yayımlanacak. Yorumlara fikirlerinizi ve eleştirilerinizi yazmayı unutmayın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi
Narrativa generale16 yaşındaki genç kız Selene'in annesi ve anneannesi erken yaşta kızların ve erkeklerin zorla evlendirildiği, dolayısıyla çok erken yaşlarda doğum yaptıkları bir kültürde dünyaya geldikleri için anneannesi, eşini, kızını, damadını ve torununu alarak...