Ali daha önce hiç görmediğim kadar sinirliydi, bir an Duru'yu öldürecek zannetmiştim. Duru bir an şaşkınlıktan donakaldı. Sonra aniden ağlama krizlerine tutuldu.
Ali'nin siniri bir nebze de olsa geçmişti. Aniden daha cılız, daha nazik bir ses duyuldu. "Ali, ne oldu? Sakin ol lütfen." dedi Damla'nın sesi. Damla, Ali'nin hemen arkasında dikiliverdi.
O an kalbim durmuştu. Ali hızlıca arkasını döndü ve Damla'nın dudaklarına bir öpücük kondurdu.
Herkesin o an aklı durmuştu, kızlar çığlık atıyordu. Ben ise sadece gülümsedim. Mutlu olmuştum. Arkadaşım sevdiğini bulmuştu.
Ali ve Damla dudaklarını birbirinden ayırdığı zaman, Ali bağırdı: "Ben bu kızı seviyorum ulan! Kimse bizi ayıramaz!" dedi.
İkisi kırmızı biber gibiydiler, aşırı derecede kızardıkları için çevreye sıcaklık yayıyor olabilirler diye düşündüm bir an.
Herkes dağıldı Duru ve diğer kızlar başka bir köşeye giderken, Damla yanıma gelmişti. Kekeleyerek bana "T-T-Teşekkür e-e-ederim." dedi. Sarıldım. "Canım benim ben bir şey yapmadım zaten. Siz birbirinizi seviyormuşsunuz." dedim. Damla'da geçirdiği şokun etkisinden kurtulamayarak başını salladı.
Bu gayet doğaldı. Damla'nın ilk öpücüğüydü. İlk aşkıydı. Ali için aynı şey geçerli mi bilmiyorum. Ama önemli olan şu an birbirlerini seviyor olmalarıydı.
Damla ile sınıfa doğru giderken Damla hala titriyordu. Sınıfa varana kadar ilk ders teneffüsü yarılanmıştı.
Damla sırasına oturdu, ben de yanına geçtim. "Damla, sen sevdiğinle birlikte oldun bile. Şimdi ben ve Serkan'ın arasını yapacağız. Tamam mı?" dedim.
Damla'nın gözleri ve aklı bambaşka yerlerdeydi.
"Damla! Dediğimi duydun mu?" dedim.
"Haaa?! Ha, evet sana yardım edeceğim." dedi ve arkasını geri döndü.
"Damla, kendine gel sonra düşünürsün her şeyi. Benim için bir plan oluşturmaya çalışalım hadi." dedim.
Damla döndü, bana 'Ay tamam sabret!' der gibi baktı. "Bunda düşünülecek ne var? Yanına gideceksin. Benim taktiği uygulayacağız." dedi.
Ben de "Denemekte fayda var." dedim ve ders başlamış olduğu için sırama geçtim.
Yani, Serkan'ın bir proje için parmağını bile oynatacağını sanmazdım. Ama yine de denemek isterdim.
Ders bitince Damla'nın yanına gittim ve bıyık altından "Hadi! Gel alt kata inelim!" dedim.
Damla hala şaşkınlığından kurtulamamış olsa gerek dediklerimi geç algıladı. "Tamam." dedi ve beraber alt kata indik.
Alt kata varınca koridorda boş boş Serkan'ı aradık. Serkan sürekli okulu astığı için muhtemelen bugün de gelmemiş olabilir diye düşündük. Koridor ana baba günü gibi aşırı kalabalıktı ve sıkışıktı. Damla için iyi değildi. Damla'nın astımı vardı. Zor olsa da dayandı.
Artık umudumuzu kaybetmeye başlamıştık ki, koridorun en sonundan bir duman geliyordu. Sigara dumanı. E tabi orada Serkan'ın olduğu otomatik olarak anlaşılıyordu.
Yavaş adımlarla yanına gittim. Beni farketmiş olmalı ki ani bir hareket ile arkasını döndü. "Ne var şuursuz?" dedi.
Demek bana şuursuz lakabını takmıştı. Serkan kesinlikle tam anlamıyla erkekti.
Sigarasını yere attı ve ayağıyla ezdi. "Anlatacak mısın yoksa gideyim mi?" dedi.
Sigarasını söndürdükten sonra, Harika parfüm kokusu burnuma gelmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi
General Fiction16 yaşındaki genç kız Selene'in annesi ve anneannesi erken yaşta kızların ve erkeklerin zorla evlendirildiği, dolayısıyla çok erken yaşlarda doğum yaptıkları bir kültürde dünyaya geldikleri için anneannesi, eşini, kızını, damadını ve torununu alarak...