Terlemeye başlamıştım. Terlerim ani bir şekilde saçlarımın arasından süzülüyordu. En son Serkan bana kızarken böyle olmuştu. Babamın sesi beni öyle bir etkilemişti ki, artık hiçbir şey algılayamıyordum. Ses duyamıyordum, ama babamın şu anda kayınvalide gibi konuştuğuna emindim.
Artık dayanamayarak bayıldım.
................
Gözümü açtığımda evimde yatağımda uzanıyordum. Annem ve babam bana bakıyorlardı. Annem olabilecek en ufak şeyde ağlayan sulugöz bir insan olduğu için olsa gerek ağlamaktan perişan olmuş gibi görünüyordu.
Babam artık "Yeter Hale, kendini çok yordun. Bak açtı gözlerini." diyordu.
Onlarda benim gibi affalamışlardı herhalde ki, benim gözlerimi açmış olduğumu yeni anlamışlardı.
Annem başını bana çevirdi ve inleyerek bana sarıldı. Sarı saçlar görüş alanımı engelliyordu. Sayamadığımız birkaç dakika öylece ağladı. Sonra kalktı ve kendine gelmişti.
"Sen dinlen tatlım." dedi ve babamla birlikte odadan çıktılar. Ben ise ne olduğunu hala merak ediyordum. Bayıldıktan sonra neler olmuştu? Acaba Ali kütüphaneye girmiş miydi? Eğer girdiyse ve beni gördüyse belki de her şeyi anlamıştı. Yarına kadar bunları öğrenmek için bekleyemeyecektim. Ama tine de sarhoşluğuma karşı koyamayarak uykuya daldım.
..................
Sabah olunca beynim bana 'Uyan!' alarmını çoktan vermişti bile. Esnek esnek gerindim ve banyoya aynanın karşısına geçtim. Düne göre daha iyiydim. Birçok iş yapmadığımı düşününce bu çok garip gelmiyordu aslında..
Kahvaltı için mutfağa gidince annem benim için de tüm kahvaltıyı hazırlamıştı. Üzülmüştüm. O zaten hamile haliyle haliyle yeterince yoruluyordu ama yine de benim için kahvaltıyı hazırlamıştı.
"Teşekkür ederim anne." dedim ve ona sarılıp onu öptüm. Kahvaltımı hızlı hızlı yapıp hemen dışarıya çıktım.
.................
Damla ile Ali adasında neler olduğunu çok ama çok merak ediyordum. Ama bu sefer dünkü gibi çaresiz ve yorgun değildim. Bu sebeple çok rahat bir şekilde koşarak okula kolayca varabilmiştim.
Güvenliğe bir selam verdim ve koşarak mermer merdivenlerden çıktım. Dün olduğu gibi rahatsız değildim bu yüzden asansörü kullanamıyordum. Can sıkıcı bir durum..
Sınıf kapısını tıklatarak açtım. Ders başlamış gibi görünse de ders aslında başlamamıştı. Kapıyı tıklayınca tüm sınıf soran bakışlarla bana bakmıştı. Herkesin bana soran bakışlarla bakması sık yaşadığım bir durum olmadığı için yine domatese dönmüştüm.
"D-Ders başladı diye düşündüm. P-Pardon." dedim ve daha da kızararak Damla'nın yanına doğru koşarcasına yürüdüm.
Damla benim tıklatmış olduğumu arka sırada yer aldığı için duyamamıştı. Üstelik kulaklık takmış müzik dinliyordu. Sabah sabah bu ne enerji? Hiç böyle enerjik görmemiştim onu. Yanına oturup hafifçe parmağımla dokundum.
Damla adeta dünyadan tamamen kopmuş gibi olduğu için farkettiğinde sıçradı.
Beni görünce yine fazlaca bir enerjik tavırla "Aaa, Selene! İyisin!" dedi ve bana aniden sarıldı. Saçlarını at kuyruğu yaptığı için saçları görüşümü kapatmıyordu.
Bana sarıldığında az kalsın kemiklerim kırılacaktı. O kadar sıkmıştı. Damla bana sarılmayı bıraktığında dün neler olup bittiğini benim bayılmamda itibaren anlatmasını istedim. O da anlattı, dedi ki: "Sen dün bayılınca baban gelmişti. Seni sıradan bir rafın arkasında bayıldığını görünce bana 'Neden burada?' diye sordu. Ben de seni tehlikeye atmamak için evde yaptığın iş yüzünden başının gün boyunca ağrıdığını ve yürüyecek durumda olmadığın için babanı çağırdıklarını ve senin kitap okuduğunu söyledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi
Ficción General16 yaşındaki genç kız Selene'in annesi ve anneannesi erken yaşta kızların ve erkeklerin zorla evlendirildiği, dolayısıyla çok erken yaşlarda doğum yaptıkları bir kültürde dünyaya geldikleri için anneannesi, eşini, kızını, damadını ve torununu alarak...