-1-

76 10 2
                                    

Bedenim... Aciz bir yaprak gibi oradan oraya savrulan, güçsüz, 70 yaşındaki bir insanın bedeni kadar solgun, bitkin bedenim. Acıdan bir dağ düşünün, sanki hepsi üzerime devrilmiş. Ben kim miyim? Yaklaşık 2 ay 5 gün içerisinde tüm ailesini kaybetmiş, çektiği acılar yüzünden hastaneye kapatılmış, kendisiyle oldukça küs, çevresine yararı dokunmayan, ruhunu teslim etmiş aciz bir bedenim.

Hayatımın dönüm noktası 26 Ekim sabahı başladı. Mutlu adımlarla evden çıkarak taksiye atladım. Doğru ya okulda olmam gerekiyordu ailemin son anlarında yanında değil.

...
Hastaneden çıkalı yaklaşık bir kaç saat oldu. Nereye gideceğimi bilmiyorum. Galiba hastanedeyken beni sürekli ziyaret eden, kendisinin en yakın arkadaşım olduğunu iddia eden Belgi'lere gidecektim. Kendisinin diyorum çünkü o sadece en yakın arkadaşım değil aynı zamanda kaybettiğim ailemin yerine gelen en büyük veliahtı. Yanıma yaklaşan korna sesiyle tüm düşüncelerimden sıyrılıp tüm dikkatimi arabadan inen bir çift kahverengi gözlere verdim. Ah tabi. Belgiydi bu. Kimi bekliyordum? Sanki ondan başka sığınacak limanım vardı.
- Hazır mısın Beria?
Evet ismim buydu. Anlamını bende bilmiyorum. Işıklı birşeylerdi galiba. Annem koymuş adımı.
- Neye hazır mıyım Belgi?
-Bugün senin hastahaneden çıkış günün. Biraz kafa dağıtmaya ihtiyacın olduğunu düşünüyorum Beria.
- Ah tabi doğru.
Arabaya atlayıp belgilerin evine gitmek için yola koyulduk. Cam kenarında oturmanın verdiği huzur ile derin düşüncelere dalmanın sevincini yaşıyorum. İnsanlar kaybederler. Herşeyi, herkesi 1 gün hatta ve hatta 1 saat içerisinde. Bundan daha büyük bir çaresizlik biliyor musun?  İşte bu çaresizlik alışılabilir cinsten değil. Her sabah okula gitmek için seni uyandırıp yanaklarına sulu bir öpücük bırakan annenin yokluğu, kendini kötü hissettiğinde sana destek olup gölgesine sığındığın babanın var olmayışı gerçekten alışılacak türden bir acı değil. Arabanın durması üzerine tüm düşüncelerim bir toz bulutu gibi dağıldı. Arabadan indiğimde Perihan teyzenin sıcak gülümsemesi ve sulu bir öpücüğü annemi hatırlatmaya yetti.
- Belgi kızım Beria 'ya odasını göster.
- Tamam anne.
Ne kadar da mutlular. Herşeyden önce sığınacak bir çok limanları var. Belgi' nin işaret ettiği odaya girerek odayı süzdüm. Belgi kıyafetlerimi ve diğer eşyalarımı 1 gün öncesinden getirip yerleştirmişti. Sanırsam ılık bir duştan sonra ailemin yanına gidecektim.

...
-Belgi ben mezara gidiyorum.
-Beria birlikte gidelim, ondan sonra kafanı dağıtırız ne dersin?
- Pekala bekliyorum.
...
Edirne belediyesi mezarlığının önünde öylece çevreyi süzüyordum. Aylar sonra tekrar acıyı yaşamak. Hazır mıydım bilmiyorum...

ESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin