Sabah çalan alarmım la uyandım, uykumu da içinde bıraktığım yatağımdan çıktım. Hazırlanmak biraz zamanımı aldı. Aklımdan aşağıdan gelen sucuklu yumurtanın kokusu geçerken annemin sesini duydum;
-Beliz haydi kahvaltıyaa
Merdivenlerden inerken dün geceyi düşündüm irademi koruyup bir şeyler karalamamıştım. Bu günü nasıl yaşayacağımı merak etmiyor değilim.
Aşağıya indikten sonra mutfağa doğru yürüdüm masaya oturup bir şeyler atıştırdıktan sonra çantamı alıp babamı aşağıda beklemeye karar verdim. Denk geldiğimiz zaman okula babam bırakırdı.
Dış kapının önünde durup onu bekliyordum. Kapı açılma sesi geldi arkamda duran kapıya döndüm. Babam sanmıştım ama değilmiş. Ah üst kattaki melankolik çocuk, gerçekten hiç pas vermiyor aklımdan sinsi şeytanilikler geçse de vazgeçtim. Hayır canım insan bir günaydın der çok mu?
Kapı açıldı: bu sefer babamdı gitmek için arabaya doğru yürüdük.
Okulun bahçesine girdiğimizde arabadan indim. Camdan babamın yanağına ufak bir öpücük kondurup sınıfa doğru gitmek için yürümeye başladım. Bu gün şimdilik gayet normal ilerliyordu.
Taki okulun bahçesinde ambulansı görene kadar.
2 gün önce özenerek çizdiğim hastane ve kapısında bulunan ambulans aklıma geldi neden böyle bir şey yapmıştım ki aklıma neden olacakları getirmemiştim.
kendimi kötü hissetmeye başladım. Arka bahçeye gidip gözümden firar eden damlacığı silip kendimi toparlamaya çalıştım.
Ders sonunda öğrendim ki ufak bir baygınlıkmış. Ufak olması beni her ne kadar sevindirse de sorumluluğunu kendimde hissettim.
Vicdanım yoruluyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİZGİM
Teen FictionÇİZGİM Benim, çizgim gerçeklerle dolu bir hayatı barındırıyor bir kalem ve bir kağıtla kendi dünyamı yaşatıyorum. Anlayamıyorum ne bu, yetenek mi? Zorluk mu? Hediye mi? Mutsuzluk mu? Başarı mı? Okuldan gelir gelmez çantamı odanın köşesine f...