Efsane'nin doğuşu

76 8 2
                                    

23.11.1975 - 17.06.2017 

Almanya /Berlin doğumlu Alman anne  ve Türk bir babanın tek çocuğuydu Frank Altan Köhler.Almanya'nın en yaşanmaz ve ırkçılığın en üst safhada olduğu zamanlarda doğmuştu mahallesi Türk mahallesi bile değildi insanlara Hala Çok sert Nazi olarak davranan Ya Almansın yada ölmeye mahkumsun gözüyle bakan Gangaster'ler şehir mafyaları hatta okuldaki küçük çocuklar bile kendilerini adamışlardı . Altan doğduğu andan  beri kendini kavganın, öfkenin , nefretin, kanın ve mücadelenin içinde bulmuştu . Neredeyse oturduğu yerde hiç Türk yoktu. Babası Bir Fabrikada işçi annesi ise faşist bir Alman ayrı zamanda bankacı olan adamın hizmetçisiydi. Okulunda mahallesinde gittiği her yerde sürekli Türk olduğu kötü davranılan dışlanan hatta dayak bile yiyen Altan büyüdükçe bazı şeylerin farkına varıyorum , 11 yaşındaydı babası ona hep derdi ki dayan oğlum Türkiye'ye dönmemize çok az kaldı orası bizim vatanımız az daha sık dişini diyordu hayatında hiç görmediği hatta dilini bile bilmediği ülkeydi Türkiye , Tek bildiği şey oraya ait olmasıydı.

Annesinin patronu sürekli taciz ediyordu annesini taciz ediyordu kocasının Türk olması onu daha çok zulüm etmesi için kışkırtıyordu . Annesi Birgün dayanamayıp Frank Altan'ın babasına patronunu ve herşeyi anlatmıştı .

Babası küçükken derdi ki biz Türkler 2 şey için yaşarız evlat 1 Namusumuz 2 Bayrağımız için .
Sen Türk bayrağınıda namusun gibi bileceksin namusun için öleceksin gerekirse derdi .
Babası Reşat bey olanları karısı Elena hanımdan duyduktan sonra kan beynine sıçramıştı çalıştığı yer olan Alman patronun kapısına silahla dayanmıştı kapıyı tekmeliyor yumrukluyor adeta çıldırmış gibi silah la ateş ediyordu .
Olanları annesinin yanında izliyordu Frank kapıyı açan Alman patron kızgın bir biçimde arkasındaki 5 adet koruması ile ne yaptığını sanıyorsun diyordu babası Reşat bey silahı doğrudan patronun alnına yerleştirmişti ve bağırarak cehennem de yan aşşalık herif diyip tetiği çekeceği sırada  , onun tetiği çekmesine fırsat bile vermeden korumaları Altan'ın babası Reşat beyi kurşun yağmuruna tutmuştu Altan ve annesi Reşat beyin kanlar içinde kurşun yağmuruna tutulmuş Bedenini korku ve şaşkınlıkla kucaklıyordu Altan silah seslerinden ve babasının yerde yatan cansız bedenine bakarak ağlıyordu korumaların gözlerinin içine bakıyordu bakışlarında öfke vardı  , 11 yaşındaki bu bakışlar Alman patronun ilerde sonu olacaktı .

Altan artık onu eğiten ve tek arkadaşı olan babasını kaybetmişti annesiyle beraber bir Türk mahallesine taşındılar .

Bu mahalle çok iyiydi çat pat Türkçe bilen Altan Türk arkadaşlar edinmişti Yeni okulunda Türkçe dersi hatta Türk öğretmenleri bile vardı ait olduğu ırktan insan görmek ve o okulda eğitim görmek onun için tarif edilemez bir duyguydu. Altan babasının ölümünden sonra aldığı içten içe derin yaralardan sonra kimseyle konuşmuyordu çok sinirli ve asabi bir çocuk olmuştu . Yeni mahallesinde bir çocukla kavga etmişti mahallelerindeki Türk mahalle abileri bunu fark etmişti ve Altan'la tanıştılar onun hayatını öğrendiler yaşadıklarını ailesini kim olduğunu herşeyini Mahallenin büyük ve koruyucu abisi ayrı zamanda mafya olan Cengiz adında abisi öğrenmişti.

Altan'ın gücünü fark etmişti 16 yaşındaki gencin içinde 11 yaşında gözümün önünde babasının öldürülmesi ve bu nefretle büyümesi görülüyordu . Altan artık Mahallenin abisi ve sözü en fazla geçen insan olan Cengiz abisinin yanındaydı .

Zaten herşeyin başlangıcıda burada oluyordu.

Tanrı'nın YumruğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin