Merhabalar! :)
Bu bölüm biraz kısa oldu fakat beni mazur görün çünkü sınav haftama girmiş bulunmaktayım. Yarın iki tane sınavım olmasına rağmen arayı çok açmak istemedim ve yeni bölüm yayınladım! Şimdi size bir soru soracağım. Sizin de ne düşündüğünüzü çok merak ediyorum.
Siz Ahsen'in yerinde olsaydınız, Demir'e aşık olur muydunuz? Yani sizce bu aşk ne kadar doğru? İlerde babanızı karşınıza alacak olsanız bile bu aşkı sürdürür müydünüz?
Umarım bölümü seversiniz, öpüyorum!
Sizi seviyorum! :)
Multimedia; Demir Erguvan
Okuldaki terör saldırısının üzerinden iki gün geçmişti. Eve dönerken arabayı kullanmış, yol üstünden yiyecek bir şeyler alıp eve gitmiştik. Aklımda hala Demir'in söylediği cümleler vardı. 'Değer verdiğim birini daha kaybetmek istemiyorum.' Bu ne demekti peki? İstisnasız iki gündür aklımı kurcalıyordu. Bana mı değer veriyordu? Bunu bir kaç kere sormama rağmen bana hiçbir cevap vermemiş, her zaman konuyu değiştirmişti. Bunu öğrenmenin bir yolu olmalıydı. Duygularını daha çok belli etmesi için elimden ne geliyorsa yapmayı düşünüyordum. Gözlerimi pencereye çevirdiğimde havanın aydınlanmak üzere olduğunu fark ettim. Yine uyuyamamıştım. Demir dün akşam göreve gittiğinden beri gözüme uyku girmiyordu. Siyah komodinin üzerine bıraktığım telefonumu alarak saate baktım.
05:41
Demir ne yapıyordu acaba şu an? Mesaj atıp atmama konusunda kararsız kaldığım için telefonumu tekrardan baş ucuma koyarak düşünmeye başladım. Bu yaptığım gerçekten doğru muydu? Bu adama aşık olabilir miydim? Bunları düşünürken bir an Demir'in çenesindeki gamzesi aklıma geldi. Hafifçe gülümsedim. Gözlerim ışıltıyla parlarken burnuma yine onun kokusu gelmişti. Evin dört bir yanında bu kokuyla karşılaşmak muazzam bir şeydi. Acaba o da benim kokumu fark ediyor muydu? Bir an eğer Demir bana karşı bir şeyler hissederse bunu babama nasıl açıklarım diye düşündüm. Bu her ne kadar moralimi alt üst etse de böyle bir şey olursa bunu hiçbir zaman inkar etmeyecek, bütün çıplaklığıyla babama anlatacaktım. Çünkü ben gizli saklı bir şeyler yapmaktan nefret ederdim. Bir kaç kere gizli saklı bir şey yapmıştım. Ve bunun bedelini çok ağır çok ağır bir şekilde ödemiştim. Şimdi aynısı olmayacaktı. Ne ben ne de Demir, ikimiz de üzülmeyecektik. Bunlar aklımı kurcalarken uykuya yenik düşmek üzereydim. Gözlerim kaplumbağa hızıyla kapanırken komodinin üzerindeki telefonum bir kez titredi. Sol tarafımda duran telefonu almak için uzandım. Tuş kilidini açtığımda mesajın Demir'den geldiğini gördüm.
Gönderen: Demir Erguvan
O güzel aklını, kötü düşüncelerle bulandırma. Bir an önce uyu. Sabah ilk uçakla İstanbul'a geleceğim. Ve sanırım erken kalkıp bana kahvaltı hazırlamak zorundasın. Çünkü çok açım.
Mesajı sırıtırak okuduğumda bunun bana ne kadar iyi geldiğinin farkına vardım. Demir bana iyi geliyordu. Sadece iki günü beraber geçirmiş olsak da sanki onu uzun yıllardır tanıyormuşum gibi hissediyordum. Ve bu his bana göre dünyanın en güzel hissiydi. Cevap versem mi vermesem mi diye düşünürken bir anda cevapla tuşuna basarak mesaj yazmaya başladım.
Gönderilen: Demir Erguvan
Normalde çok fazla yiyen bir insansın. Ve şu an çok açsın. Hım ben şimdiden kalkıp hazırlamalıyım bence kahvaltıyı. Anca doyarsın çünkü.
Yazdığım mesajı gönderip telefonu yine aynı yerine koyarak gözlerimi kapattım. Demir bana gerçekten iyi geliyordu. Onun kokusuyla dolan havayı soluyarak ciğerlerimi açtım. Sanki bana karışmıştı. Sanki bir anda benim her şeyim olmuştu. Kanımdan kan, canımdan bir parça...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH, SEN
General FictionGözlerimi kapattığımda yanımda uzanıyordu. "Beni seviyor musun?" dedim nefes nefese. "Seni sevmeyip ne yapacağım başka? Sen benim başıma gelen en güzel şeysin. Hatta şöyle söyleyeyim," Bir anda beni kollarına çekerek dudaklarını saçlarıma dayadı. ...