6

102 10 2
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmayın^^

İyi okumalar~

Bıkkın bir şekilde Jungkook'a bakarken o yürümeye devam ediyordu.Sonunda arabasına vardığımızda arabaya bindik.Jungkook bana bakmadan sordu,

"Arkadaşlarınla nerede buluşacaksın?" dedi.Bende,

"Gangnam'daki alışveriş merkezinde." dedim.

Anladığını belirtircesine kafasını salladı ve sürmeye başladı.Varana kadar ikimizde konuşmadık.

Arabadan inince onunda arkamdan geldiğini bildiğim için arkama bakmıyordum.Alışveriş merkezine girdiğimizde kalabalık olduğu için Jungkook yakınımda durmayı ihmal etmiyordu.Aniden bir küfür savurup beni çekiştirerek başka bir yöne doğru götürmeye başladı.Ben ne olduğunu anlayamadan depo olduğunu düşündüğüm bir yere girdik.

Merakıma yenik düşüp,

"Jungkook ne yapmaya çalışıyorsun!" dedim sinirle.

Jungkook'da şakayla karışık,

"Bende keyfimden yapıyordum zaten!Hyung Jae'nin adamları peşimizde olmalı.Alışveriş merkezinin girişinde bekliyorlardı.Bence arkadaşlarını arayıp gelemeyeceğini söyle.Çünkü işimiz biraz uzun sürecek gibi gözüküyor." dedi evil smile ile birlikte.

"Ne kadar da rahatsın Kookie,bu rahatlık sağlığa zarar!" dedim sinirle.

Bir anda ciddileşerek,

"Bunların hepsine abine söz verdiğim için katlanıyorum,prenses.Bu yüzden sessiz ol ve bana Kookie demeyi kes!Ben senden üç yaş büyüğüm." diye söylendi.

Bende onu sinir etmek için,

"Sana oppa dememe ne dersin,Jungkook oppa!"

Oppa lafından sonra yüzünü buruşturdu ama kısa sürde eski haline geldi ve,

"Biliyor musun,normalde oppa lafından tiksinirim ama sen söylenirken o kadar da kötü gelmedi." dedi gülerek.

Hafif utandığımdan belli etmemek için telefonumla uğraşmaya başladım.O sırada aklıma kızlar geldi.Her zaman mesajlaştığımız gruba gelemeyeceğimi,beni beklememelerini yazdım.Cevap hemen gelmişti.Demek ki beni bekliyorlardı.

Telefonum çalmaya başlamıştı.Ekranına bakmamla şaşırmam bir oldu çünkü babam arıyordu ve genelde meşgul olduğu için bu aramayı açmazsam,tekrar aramayacağını biliyordum.Fakat sonradan farkettim ki bu arama görüntülüymüş.Hemen panik oldum.Deponun içinde bir ileri bir geri gitmeye başladım.Jungkook bu halime şaşırdı ve,

"Ne oldu?Seni bu kadar endişelendiren ne?" dedi.

Düşünmekle meşgul olduğum için onu pek dinleyememiştim ve telefon çalmaya devam ediyordu.Açarsam Jungkook'la depoda ne yaptığım konusunda saatlerce açıklama yapmam gerekirdi ve ben bunu yapamadan Jungkook'u bulur ve hastanelik ederdi.

Jungkook'la ne kadar anlaşamasamda bunun olmasına izin veremezdim.Açmazsamda merak edip adamlarını yollayabilir çünkü aradığında hep açıyordum.

Jungkook onu duymadığımı farkedip yanıma gelmişti.Önüme dikilmeden önce geldiğini fark edememiştim.Yanıma geldiğinde telefonuma baktı ve aceleyle,

"Sakın açma!Babandan dayak yemek en son isteyeceğim şey.Meşgule atıp  mesaj felan at.Ben seni sonra ararım de." dediğinde bana da mantıklı geldiği için ve başka çarem olmadığı için  meşgule attım.Sonra arayacağımı mesajla söyleyip bir oh çektim.

Bu sırada Jungkook üzerindeki hırkayı bana uzattı ve ona neden dercesine baktım.O da,

"Seni tanımamaları gerek.Tanırlarsa işimiz zor.Buradan çıkabilmen için şart." dedi.

Hırkasını alıp giydim.Biraz bol geldiği için ellerim içinde kaybolmuştu.Şapkasını da bana verdiğinde taktım ve depodan hemen çıktık.Çıkarken kulağıma,

"Bunları abine söylemezsin umarım." dedi.

Ben anlayamadan belimden tutup beni kendine yaklaştırdı ve yürümeye böyle devam ettik.

Bu kadar rahat bir şekilde bunları yapabilmesi beni sinir ediyordu.Yaptığı şey kasılmama neden olmuştu ve ona pis pis bakmaya başladım.

"Ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum ama her fırsatta bunları yapmak zorunda mısın?" dedim.Sırıtarak cevap verdi,

"Olmazsa olmaz,prenses.Olmazsa olmaz." dedi.

Ben sadece gözlerimi devirmekle yetindim.Giriş ve çıkışlarda gördüğüm görevliler birşey arıyor gibiydiler.Jungkook haklı olabilir diye düşündüm ve şapkayı iyice yüzüme çektim.Ben böyle olaylara alışkın değildim.O yüzden endişenlemeye başlamıştım.Beni tanırlarsa ne olur?Bunu düşünmemle ürpermem bir olmuştu.Jungkook bunu farkedip beni daha çok kendine çekti.Bu sefer birşey söylememiştim.Bir an önce eve gitmek ve kendimi rahat yatağıma atmak istiyordum.

Alışveriş merkezinden çıkmak üzereydik ve ben onlara yaklaşmaktan dolayı huzursuzdum.Jungkook'un suratına baktığımda bana baktığını gördüm.Hafif gülümseyip birşey olmayacak der gibi baktı ve bu garip bir şekilde bana iyi gelmişti.Buna inanamayarak gözlerimi kaçırdım.

Sonunda çıkabilmiştik.Arabaya doğru hızlı adımlarla ilerledik.Hala aynı pozisyonda olduğumuzu fark edince kalp atışlarım tekrardan hızlandı ve bir çırpıda ondan kurtulup arabaya bindim.

Bu halim hoşuna gitmiş olacak ki gözleri kısılana kadar güldü.Ben kollarımı önümde birleştirip yolu izlemeye başladım.

Hava kararmaya başlamıştı ve ben çok erken kalktığım için uyku bana göz kırpıyordu.Biraz dirensemde pek başarılı olamamıştım.Gözlerim kapalı yarı uyku yarı uyanık bir şekildeyken ayağımın yerden kesildiğini hissetmiştim.

Hafif mırıldanarak,

"Jungkook." dedim.Ama sanki harfleri yutmuşum gibi söylediğim için fazla anlaşılır değildi.

Beni taşıyan kişi sakince o tanıdık yumuşak sesiyle,

"Tamam prenses.Ben yanındayım.Seni kolay kolay bırakmayacağım." dedi.

Bu beni birazda olsa rahatlatmıştı.Sesi bana ninni gibi geliyordu.

Şu an yanımda olması bana güven veriyordu.Bir iki dakika içerisinde kendimi uykuya tekrar teslim etmiştim ve uykuya dalmadan hemen önce yumuşak bir yere bırakılmıştım.Ardından son duyduğum şeyse,

"Seni seviyorum." olmuştu.

---

My Lifesaver::jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin