3.bölüm

60 33 27
                                    

Multi: Melis
********************
Şu alarmı kim icad etti acaba???
Her sabah bıktım artık. Uykum benim en değerli varlığımdır. Ve o lanet alarm onu bende alıyor.
Bugün günlerden çarşamba. Şafak 2.
Bitecek hayırlısıyla. Ve ben bol bol uyuyacağım.
İki saattir yatakta cebelleşiyorum. Kalmam gerek ama nafile. Vücudum buna müsade etmiyor. Hele gözlerim inatla kapanmaya çalışıyor. Çok büyük birşey yapmışçasına yataktan gözlerim kapalı kalkıp banyoya cool bir şekilde ilerledim. Daha doğrusu ilerlemeye çalışırken sert bi cisim bana engel oldu. Aaaaa kapıymış. Kapı burdamıydı yaa?
Banyoya gidip rutinlerimi halledip odama geçtim. Kıyafetlerimi giydim. Tam o sırada masanın üstünde duran makyaj malzemeleri dikkatimi çekti. Makyaj yapmazdım. Sevmediğim için değil sadece yüzüme zarar vermesinden korkuyordum. Çirkin olabilirdim ama işin ucunda daha da çirkin olmak var demi.
Bi rimel, bi maskara, bi parlatıcı. İşte tamamdır.
Hmmm güzel olmuş. Yanaklarımı sıkıp kendimi tebrik ettikten sonra aşağı indim.
Sesiz bir şekilde inip " günaydın my family" diye bağırdım. Nihahaha yaşasın kötülük. Kardeşim ve annem çığlık atarken babam sert bakışlarını atıyordu. Bende hunharca kahkaha atıyordum. Yüz ifadeleri çok komikti ama..
Babam bana yavaşça döndü " Melis'im güzel kızım bu yaşına geldin hala beynini kullanmayı öğrenmedin" dedi. Ohaa! Babam bana laf sokmuştu. Ben şok ben bim ben migros (beni espri canavarı beni sjsjs). Bişey demeyip kapıya doğru ilerlemeye başladım. Babam " dur kız" dedi. Ağır çekimde babama doğru döndüm. "Senin dersler nasıl gidiyor bakalım??"diye sordu.
Ama ne yazıkki derslerim kötü değil Mehmet Bey ( kötü kadın gülüşü ). Havalı bi edayla "ortalamam 78 dedim." Ne kadar çalışmasamda son gece çalışıp yüksek alanlardanım.
Babam " 78 mi? Bu nasıl not? En az 90 olması gerek" dedi. Oha baba çüş baba!! 90 ne be zalımın oğlu. Tabii ki babam bunu altta kalmamak için söylemişti. Tam ağzımı açıp cevap verecekken korna çaldı. " hadi ben kaçtım" diyerek evden çıkıp servise bindim.
Okula geldiğimizde yine okuduğuma lanet ettim. Sadece arkadaşlarım için seviyordum bu okulu. Sena'yı saymıyorum çünkü o benim kardeşim.
Sınıfa çıktım. Sırama geçip oturdum. Sena'da zaman geçmeden yanıma gelip oturdu. Sohbet ederken gözlerim Gökmen'in sırasına kaydı. Baktığım zaman Gökmen'in sert bakışlarıyla karşılaştım. Hemen önüme döndüm. Hiç düzgün bir şekilde konuşmamıştık. Ancak sınıftaki diğer insanlarla konuştuğunda güldüğünü farkettim. Bir tek bana karşı böyleydi sanırsam. Sena'nın anlattıklarına göre eğlenceli biriydi. Ee bana niye böyle bu çocuk? Görende karısını öldürdüm sanacak.
Hoca sınıfa girdi. Sabahın ilk dersi matematik olur mu yaa?!
Hiç hocayı dinleyecek halim yoktu. Telefonumu çıkarıp oynamaya başladım.
O sırada bi mesaj geldi. Tanımadığım bi numarandı.

Gönderen ; 054*******

"Dersi dinlemezsen büyük kadın olamazsın minik fare."

Şaşkınlıkla etrafa bakındım. Kim göndermiştiki bunu.

Gönderilen ; 054********

"Sen kimsin ??"

Hemen cevap verdi

Gönderen ; 054********

"Gökmen"

Nee?!! Gökmen mi? Hani şu meteor olan Gökmen. Tamam sakin ol Melis cool ol ve havalı bi cevap yaz

Gönderilen ; 054********

"Numaramı nerden aldın??"

Anında cevap verdi.

Gönderen ; 054********

"Derya'dan minik fare "

Minik fare mi? Sensin minik fare.
Sena'nın kulağına eğilip " Derya ve Gökmen arasında nasıl bir bağ var?" diye sordum. Tamamen meraktan sormuştum. "Kuzenler" diye cevap verdi.
Niyeyse sevinmiştim.
Cevap vermedim kafamı kaldırıp dersi dinlemeye başladım.
Zil çalınca ben,Sena,Yüsra ,Başak kantine indik. Alacaklarımızı alıp sınıfa geçtik. Aldıklarımızı yedikten sonra hoca sınıfa girdi. Bir sonraki saat sınav olacağı için ders çalışmamız için izin verdi. Normalde çalışmazdım ama çalışasım gelmişti.
Bi anda zilin sesiyle irkildim. Zaman akıp gitmişti ders çalışırken.
Bir kez daha zil çalınca hoca sınıfa girdi. Hemen yer düzeni yapmaya başladı. "Sena , Mustafa'nın yanına, Alper Melike'nin yanına, Cansu Berat'ın yanına, Melis Gökmen'in yanına.." Neee?!! Şakamı bu yaa ?!
Sızlana sızlana Gökmenin yanına geçip oturdum. O sırada hoca herkezin yerini değiştirmişti.
Sınav kağıdı bana gelince bir tanede Gökmen'e verdim. O sırada ellerimiz birbirine değdi. İçim bi tuhaf olmuştu. Hemen yerime oturup sınava odaklanmaya çalıştım.
Yaklaşıp 10 dk. Boyunca kağıtla bakışıyoruz. Niyetimiz ciddi.
Böyle soru mu olur zalımın kızı ??
Bi anda kağıdım kaybolup yerine başka bir kağıt geldi. Kağıdın üstüne bakınca Gökmen'in adını gördüm. Ohaa tüm kağıdı doldurmuş mübarek. Yazısıda ne güzelmiş. Sınavın bitmesine 5 dk kala Gökmen kağıtları yine değiştirdi. Doldurmuştu resmen.
Yavaşça bakışlarımı Gökmen'e çevirdiğimde sıranın altında kitabı ve defteri açtığını gördüm. Demek ki Gökmen Bey zeki değilmiş.
Sınav bitince Gökmen'e dönüp " teşekkürler " dedim. "Ne demek kopya öğrencinin farzıdır" diye cevap verdi. Gülümsedim oda gülümsedi. Sen gülümseme. Sen gülümseyince kendimden utanıyorum. O nasıl gülme öyle zalımın oğlu.
" sencede yeterince bakmadın mı? Biraz daha bakarsan bana aşık olduğunu düşüneceğim" dedi. " ne alaka be ?!" diye çemkirdim. "Dalmışım sadece" diyip sırama ilerledim.
Tüm gün boyunca hiç o tarafa bakmadım.
Ve sonunda özgürlük zili çaldı. Servisime binip eve geldim. Niyeyse kendimi yorgun hissediyordum. Kafamı yastığa koyup uyumaya başladığımda kapım ani bi gürültüyle açıldı.
Ufaklık gelmişti. Namı değer kardeşim. Siz ona baş belası bücür Emir diyebilirsiniz.
"Ne var Emir?" diye bi soru yönelttim."ödevlerim varda bana yardım eder misin ?" diyip yavru köpek bakışlarını yolladı. Bende kıramadım. Yaklaşık 3 saatlik bi savaştan sonra bitirdik ödevleri.
Bi ara gidip yemek yediğim için aç değildim. Hemen yatağa girip hayal kura kura uyudum..

Arkadaşkar arkadaşlarınızı yorumlara etiketler misiniz??
Kitabımın okuyucuya ihtiyacı var.

HAYAT KENARI..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin