Başıma Bela mısın?

23.7K 443 7
                                    

MULTIMEDIA: GUPSE

"Hayır. Gidemem. Anlamıyorsunuz. Doğup büyüdüğüm yerden ayrılıp hiç tanımadığım birinin yanına gitmemi nasıl istersiniz?"

 "Bak Gupse, burda kalamazsın. Yani senin için..."

"Benim için Kemal amca... Buradaki insanlar beni sever. 17 yaşındayım. Sorun çıkartacağımı zannetmiyorum. Ne olabilir ki?"

"Güzel kızım tabiki hepimiz seni seviyoruz. Ama bu insanlar seni ne kadar idare edebilir ki. Şimdi anlamıyorsun ama dedenin yanına gitmek senin için çok daha iyi olacak. Annenin de ölümünden sonra burda yalnız kalamazsın. Kimse razı olmaz buna. Dedenin yanında çok iyi bir eğitim alacaksın. Harcama kendini burda. Hayallerin var. Tiyatro mesela... Orada ilerletebilirsin. Ama burada çok zor kızım..."

"Ne zaman yola çıkmam lazım?"

"Yarın sabah erkenden dedenin şoförü Akça meydanından alacak seni. Hadi bakalım güzel kızım, şimdi eve git hazırlan.8.30'da da meydanda ol. Emin ol her şey senin için daha iyi olacak."

*********

  Köyün muhtarıyla olan konuşmamızdan sonra eve yürümeye başladım. Tamam, belki de haklı olabilir. Bu benim için büyük bir fırsat olabilir. Orada geçinmem daha kolay da olabilir... Ama buradan nasıl ayrılacaktım? Ben kendimi bildim bileli burada, annemle yaşıyorum. Nasıl olacaktı? Hava kararmak üzereyken eve vardım. Ev o kadar uzak olmamasına rağmen... Ne kadar yavaş yürümüştüm. Evimizin bahçesindeki söğüt ağacının dallarına kurduğumuz çardağıma uzandım. Hava hafif serindi. Üstüme bir battaniye aldım. 

Düşünüyordum. Annemin ölümünü. Ne kadar güçlü bir kadındı. Göğüs kanserine yakalanıp saçlarını kestirdikten sonra da bize hiç bir şey belli etmemeye çalışıyordu. Ama onu hayata bağlayan tek şeyin ben olduğumu biliyordum. Ben de olmasan yapamazdı. Bir tek ben kalmıştım onun için. Anlattığına göre babam, iş için şehire gittiğinde sarhoş ayının teki babamdan para almaya çalışırken bıçaklamış. Bir kaç hafta hastanede kalan babam daha göremeden bırakmış beni. Şimdi de annem. 

Bu köyde herkesten uzak yaşıyoruz biz. Dedem, annemle babamın evlenmesine karşı çıkınca kaçıp bu köye, babamın köyüne yerleşmişler. Dedemle hiç konuşmamışlar. Ama anneannem sürekli arıyordu. Babam öldüğünden beri bize sürekli para gönderiyormuş. Bizim de kazandıklarımızla durumumuz köye göre kötü değildi. Ama anneannem de kalp krizinden vefat etmişti. Ama durumumuz değişmedi. 

Şu an tek düşündüğüm annem. Oraya gitmeye karar vermiştim. Ama buradan, annemden kalan hatıralardan nasıl ayrılacaktım. Gözlerimden bir kaç damla yaş döküldüğünde hava iyice kararmıştı. Hazırlanmam gerekiyordu. Yavaş adımlarla eve gidiyordum. Gözyaşlarım durmaksızın akıyordu. Eve girdim ve kıyafetlerimi valize yerleştirdim. Kremlerim, takılarım, ayakkabılarım, patenlerim, annemden kalan bir kaç resim... Saat 1'e geliyordu. Sabah erken kalkacaktım ve yatmam lazımdı. Sanırım her şey hazır olduğuna göre yatabilirdim. Son kez yumuşacık yatağıma girdim. Geleceğim hakkında düşüncelerimi ve meraklarımı bırakıp, annemin ve evimizin anılarıyla uykunun kollarına bıraktım kendimi...

***********

Nefret ediyorum şu alarmın sesinden!

Homurdanarak yataktan dışarı attım kendimi. Saat 8.15'di. Tanrım... Kesinlikle yetişemeyeceğim. Kıyafetlerimi akşamdan hazırlasaydım nolurdu sanki! Yine kendime küfürler saydırırken kendimi valizimin önünde buldum. Çok da dolu olmayan valizimi açıp, içinden elime geçen ilk rahat şeyleri aldım. Giyindikten sonra saçımı bol bir at kuyruğu yapıp dişlerimi fırçaladım. Üstümdeki sarı kısa kollu bol tişört ve kotuma baktım. Gayet sıradan ve rahat gözüküyordu. Ayağıma da spor ayakkabılarımı giydikten sonra dışarı çıktım. Valizim ve sırt çantam kapının önünde duruyordu. Evi kitleyip biraz ilerledim.

Sakın arkana bakma Gupse. Sakın! Çünkü bakarsan fikrinin değişmesi zor olmaz.

Kendimle olan bu savaştan galip çıkmıştım ve arkama hiç bakmadan hızlı hızlı bahçe kapısından çıktım. Gözlerimden bir kaç damla aktı ama hemen toparlandım. Yeni hayatıma alışmak zorundaydım. Malesef...

Meydana geldiğimde beni alacak olan arabayı fark etmek çok da zor olmadı. Mat siyah, kocaman bir Range Rover jeep vardı. Arabanın yanında muhtar Kemal Amca'yı gördüm. Yanındaki adamla konuşuyordu. Yanındaki adam... İri gövdeli ve uzun boylu olmasına rağmen , yüz ifadesi o sertliği vermiyordu. Hafif seyrek saçları ve jilet gibi takım elbisesiyle Kemal amcayla konuşuyorlardı. Şoför kesinlikle bu olmalıydı.

Beni fark ettiklerinde yanlarına yaklaşmıştım. İlk konuşan Kemal Amca oldu.

"Gupsecim, bir an fikrinden vazgeçtiğini düşündüm."

"O evde biraz daha kalsaydım haklı olabilirdin Kemal amca."

Yanıma yaklaştı ve alnımı öptü. Baba gibi bir adamdı. Bu köy için elinden ne gelirse yapmaya hazırdı. Onu sevmeyen yoktu burda. Benim iyiliğimi düşündüğünü de biliyordum ama işte...

"Bizi sık sık ziyaret et tamam mı? Seni özleyeceğiz küçük cadı."

"Tabiki gelicem Kemal amca. Bende sizi çok özleyeceğim."

Sarılma faslı bittikten sonra şoföre gülümseyip arabaya bindim. Şoför de valizimi yerleştirdikten sonra arabaya bindi.

"Hep böyle geç kalır mısınız küçük hanım? Eğer öyleyse işimiz var valla." kocaman gülümserken bembeyaz dişlerinin neredeyse hepsi gözüküyordu. Bu sözlerine bende gülmüştüm.

"Merak etmeyin. Siz kök salmadan geleceğimi umuyorum." ikimizden de küçük bir kahkaha çıkmıştı. Kemal amcayla dünki konuşmamızdan beri ilk defa gülüyordum. Bu sırada araba hareket etmeye başlamıştı. 

"Bu arada benim adım Ayhan dedenin şoförüyüm."

"Bende Gupse." dedim gülümseyerek.

"Gerçekten evdeki herkes heyecanla senin gelmeni bekliyor. Evdeki herkesi ayaklandırdınız küçük hanım."

Evdeki herkes mi? Kaç kişi vardı ki evde? Of Allahım. Ya anlaşamazsak? Ya beni sevmezlerse? İster istemez gerildim. Ayhan abi de dikiz aynasından bakarken fark etmiş olacak ki;

"Küçük hanım? Bir sorun mu var?"

"Ah hayır. Ama evde kaç kişi var? Anlaşabilecek miyiz? Dedem nasıl biri? Nasıl davranmam gerekiyor?"

Ayhan abi küçük bir kahkaha attı. 

"Anlaşılan her şey yolundaymış. Ev çok kalabalık değil. Seninle birlikte 5 kişi olduk."

Neden bilmiyorum ama bunu söylemesi çok hoşuma gitmişti. Kolay benimseyebilecekler miydi beni? Ya da ben onları?

"Düşünme bunları. Olduğun gibi davran. Herkesle iyi anlaşacağından da hiç şüphem yok. Kemal beyden ne kadar girişimci ve sıcak kanlı olduğunu öğrenmek için uzun bir araştırma yapmama gerek kalmadı." Gülümsüyordu. 

(Kaşla göz arasında Kemal amcayla dedikodumu da yapmışlardı iyi mi!) Haklıydı belki de. Şimdi bunları düşünmeyeceğim. Eve gidince nasıl olsa her şey anlaşılır. 

Camdan dışarıyı seyrederken aklımdakileri kovalamaya çalışıyordum. Gerçekten merak içindeyim. Kafamda onlarca soruyla dışarıyı izlemeye devam ettim.

Başıma Bela mısın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin