Her zaman kim nasıl kötü zamanlar yaşamış, nasıl üzülmüş kendimi insanları iyi hissettirmeye, nasıl mutlu olabileceklerini öğretmeye adamıştım. İnsanlara ne kadar imkansız gözükse de onların fikirlerini değiştirmekle başladım. Her zaman dediğim gibi; en önemlisi inanç. Eğer okula gidiyorsanız, bir işte çalışıyorsanız -çalışmıyorsanız bile hayatınızı sıradan bile olsa sokakta yaşayan insanların şükredebileceği kadar lüks bir hayata sahipseniz- karnınız doyuyorsa fazla şikayet etmemelisiniz. Tabii bu bir öneri ve bir genelleme. Hepimiz farklı hayatlara sahibiz, kimimiz bunlara sahip olsak bile keşke sokaktaki insanlar kadar huzurlu olabilsek diyebiliyor. Ve yine bazı içinde bulunduğumuz durumların daha kötüsü olabilirdi. Ne kadar üzülebileceğiniz, üzüldüğünüz durumdaysanız silkinin ve kendinize daha iyi olabilirim diyin. Neler yaşıyoruz bu hayatta, neler görüyoruz, neler öğreniyoruz... Her seferinde biraz daha yıkılıyoruz, biraz daha üzülüp biraz daha mahvoluyoruz. Yaşamayı bilmek demek; bu yaşadıklarımızdan dersler çıkarmak demektir. Çünkü unutmayın, sizi siz yapan şey başkaları değil yaşadıklarınızdır. Her acı yeni bir mutluluğa, bir tecrübeye ışık tutmak demektir.
Bugün işe yürüyerek gitmek istedim ve hazırlanıp yola çıktım. Sabahın henüz 6'sıydı. Kulaklıklarımı taktım ve elimde defterlerim ile etrafı izleyerek yürümeye başladım. Şarkının o her zamanki içime yaydığı sebepsiz mutluluğa izin verip kaslarımın gevşemesinin rahatlığını hissederek temiz havadan derin bir nefes çektim ve yüzüme bir gülümseme kondurdum. Sabah trafiği başlamıştı bile. O sırada yolda kağıt-karton toplayan genç oğlanlar gördüm. 4 kişilerdi. Biri, diğerlerinin arabasını kendi arabasının arkasında birleştirip tren oluşturmuş koşarak gülüyordu. Arkadaşlarıda mutlu görünüyordu. Aklıma gelen düşüncelere ise dur diyemedim. Aslında; hayatta ne kadar ufak şeylere kolayca mutlu olabileceğimizi bir kez daha fark ettim. Oysa ki bizler, yeni telefonumuzdan, annemizin sürekli bize bağırmasında veya ailemizin ve insanların bizi anlamamasından, sürekli yargılamalarından-ki bu umurunuzda olmasın siz ne yaparsanız yapın her zaman eleştirileceksiniz-, arkadaşlarımızın hareketlerinden vb. olaylardan fazlasıyla huzursuz ve şikayetçiyken nasıl da kolayca mutlu olabileceğimizi gözden kaçırıyoruz. Bu arada elbet yargılanmak, eleştirilmek gibi olaylar sizi çok fazla üzebilir bu konuda çok haklısınız. Bunları kaldırabilmek kolay değil. Demek istediğim kendinizi bunlara kaptırıp çok üzülmemeniz. Okuduğunuz bir kitap için mutlu olabilirsiniz. Kendinize bir şeyler kattınız, kendinizi geliştirme yolunda bir adım attınız ve bilgi edindiniz. Ayrıca bu çoğu kişinin bahsettiği 'lanet olası bir polyanna oyunu' da değil. Çocukça kendimize de sevinmiyoruz. Sadece bu dünyada mutluluğun var olduğunu, kendini üzerek zarar vererek hayatın geçirilmeyeceğini öğreniyoruz, görüyoruz. Sizi ne mutlu edecekse ona koşun, gelmesini beklemeyin. Sürekli elinizde telefonla internette dolaşarak arkadaşınız olmamasından şikayetçi iseniz, elinizden telefonu bırakıp gerçek hayata karışın. Etrafımdaki insanlardan nefret ediyorum demeyin en azından birazcık çabalayın. Sinemaya, tiyatroya, gezilere gidin. Sosyalleşip yeni arkadaşlar edinin ki bu yeni arkadaş sokakta gördüğünüz herhangi bir evsiz bir insan da olabilir. Onlara yardım ederek, anlamaya çalışarak ve severek çok iyi arkadaş olabilirsiniz. Mutluluk çoğu zaman zor değil yeter ki teşekkür etmeyi ve az ile yetinmeyi bilin.
Bu düşünceler aklımda dolaşırken defterlerimi bir banka bırakarak gördüğüm oğlanların yanına gittim. Mümkün olduğunca güvenilir bir ses tonuyla;
'Merhaba!' dedim. Sesimle bana dönen oğlanlar da selam verdiler.
'Nasılsınız?'
'İyiyiz'
'Şey rahatsız etmedim umarım eğer rahatsız ettiysem gerçekten...'
'Hayır hayır teşekkür ederiz sorduğunuz için nasıl yardımcı olabiliriz abla bişey mi sorcaktın?'
'Yoo. Yani sadece sohbet etmek için geldim. Etrafımda gördüğüm insanlarla sohbet etmeyi çok severim de samimi geldiğiniz için konuşalım diye gelmiştim...'
'Ha iyi yaptın abla sağolasın kağıt topluyoduk' derken birbirlerine tuhaf bakışlarını gizleyemediler.
'Ya aslında öyle bir yere gidiyordum da bende katılsam rahatsız olur musunuz?'
'Yoo niye rahatsız olalım ki güzel olur da senin ihtiyacın varsa kaptana söyleyelim...'
'Hayır hayır sadece size katılmak istedim.'
'Tamam o zaman sana da araba verelim mi?'
'Topladıklarımı sizin arabanıza koysam?
'Tamam olur aslında daha yeni başladık şu yolun kenarı varya ordaki binadan geliyoz abla her sabah beş buçuk gibi başlarız günde iki kere falan çıkarız genelde'
'Hadi ya ilk defa gördüm ben sizi'
'Nerde oturuyon sen abla'
'Şu kenarda bir yerlerde'
'Deme abla ya evin nasıl kaç oda?' diye sorunca gözlerindeki o parıltı kalbimi burkmuştu.
'Bir oda ya çok bir şey değil çatı altı işte yaşıyorum bir şekilde'
'O da güzel be'
'Sizin adınız ne peki?'
'Ben İbrahim sağdaki Abdullah ortadaki Melih soldaki de Sabır abla senin?'
'Bende Çağla tanıştığımıza memnun oldum canım. Size bir şey teklif etsem yanlış anlamazsınız umarım?'
'Aman abla madde falan diyosan biz o işlere hiç dokunmuyoruz bilesin.' dediğinde uzanarak çöpten aldığım karton kutuyu arabaya attım ve hayran gözlerle ona dönerek;
'Hayır ablacım hayır. Demek istediğim sizi çok sevdim pırıl pırıl gençlersiniz istediğiniz şartlar altında size bir çatı sunsam ekmek versem bir işte çalışır mısınız diye soracaktım.' Cümlemi bitirdiğimde ise birbirlerine şaşkın bakışları ne yapacaklarını bilemeyişlerini izledim. Daha sonra benimle konuşan İbrahim;
'Abla minnettarız ama daha yeni tanıştık ne için böyle bişey yapasın ki tanımıyosun etmiyosun ayrıca biz nasıl güvenelim bunun bi karşılığı olmayacak mı?'
'Tuhafsamanızı anlıyorum. Sadece yardım etmek isteyen biriyim evet tanışmıyoruz ama yolda gördüm ve öyle mutlu görünüyordunuz ki. Sizi biraz daha mutlu etmek istedim yani ne bileyim ne olur yanlış anlamayın beni amacım sadece sizin gibi geleceği olan çocuklara yardım etmek.' dedim ve karar vermelerini bekledim.
'Tamam abla olabilir ama zamanla' dedi karasızlıkla. O, emin olamayışla bakarken ben yine o içime dolan sonsuz umutla gülümsedim.~~~~
Geç olduğu için ve bir hatam varsa özür dilerim. Okuduğunuz ve desteklediğiniz için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikolog
Teen FictionBu kitapta hepinizden bir parça var. Kaybettikleriniz, kaybolmuşluklarınız, acılarınız... Psikolog Çağla'nın hayatı, notları ve bilmediğiniz gizemli sırları sizin keşfetmenizi bekliyor.