Mültimedia: ERAY
Aynanın karşısında kendime bakarken gözlerimin altındaki oluşan çukurlar ve gözlerimin boş bakması hoşuma gitmeyen bir görüntü oluşturuyordu. Kendime bakan bir insan olarak şuan ki halim mide bulandırıcıydı. Daha fazla kendime bakamayacağımı anlayarak gözlerimi aynadan çekerken bir yandan da bileğimde ki tokayla da saçımı gelişigüzel bağladım. En kısa sürede yıkamam gerektiğini kendime not ettim.
Eskiden çok sevdiğim insanlar neredeydi şuan? Niye yanımda yoklardı. Çığlığımı da mı duymuyorlardı yoksa duyuyorlar da zaten önemsiz mi diyorlardı benim için.
Bu kadarını kaldıramazdım kendim bir yolunu bulmalı ve bu işe bulaşmadan önce nasıl bir hayatım varsa ona kaldığım yerden devam etmeli ve hiç kimseyi umursamamalıyım.
"Kızım düşüncelerini azalt da önüne bak çarptığın yetmezmiş gibi bir de üzerimden geçip gitmeye çalışıyorsun." Kendime gelerek olduğumuz duruma baktığımda kahkahalarım istemsizce dudaklarımdan çıktı.
"Sen bana adını söylemedin. Sende benimkini bilmiyorsun." Gözlerimi kıstım. Yüzüne daha detaylı bakmayı denedim belki de geçmişte tanıdıklarımdan biriydi. Yoksa niye bana yardım etsin ki?
"Eray ve sende Ceylinsin." Şaşkınlığım yüzüme yansımış olmalı ki açıklamaya başladı. "Araştırdım biraz seni. Evimde bir yabancıyla kalamazdım" uzaktan bakılınca böyle şeyleri umursayan bir insana benzemiyor. Daha fazla irdelemedim bunları dert edemeyecek kadar düşünceliydim zaten.
"Benim duş almam gerekiyor banyoyu kullanmam da sakınca var mı? Oradan sonra da giderim zaten sanırım evimin nerede olduğunu hatırlamaya başladım." Kafasını belli belirsiz salladı bana banyonun yolunu gösterirken yanına da giymem için bir şeyler verdi.
Kapıyı kilitleyip suyu da normal düzeyine ayarladım iç çamaşırlarım hala giyilecek gibi olduğu için onları bir kenara koydum aksi takdirde burada yenisini bulmak zordu.
Ilık su kafama boşanırken düşünceler tekrar istila etti bedenim ürktü. Vücudum da ki yaralar tazeydi ama nasıl olduğunu hatırlamıyordum, zonkluyordu da.
******
Üzerime baktığım da eski halimden daha dinç ve daha iyi olduğumu fark edince rahat bir nefes verdim. Saçımı tekrar sıkıca toplayarak hazırlandım. Merdivenlerden aşağı inerken adresi kafamda tekrar ettim unutmak istemezdim sonuçta.
Aşağı inip Erayla göz göze geldiğimiz de o da üzerine siyah deri bir ceket içine beyaz bedenini saran bir tişört giymişti saçlarını doğal ve dağınık biçimde bırakmış salaş görüntü vermiş yakışıklı duruyordu. Daha fazla yüzüne bakmadan kapının önünde olan ayakkabılarımı giyip dışarı attım kendimi bir kaç saniye sonra o da arkamdan gelmişti.
"Evini nasıl hatırlayabildin veya niye her şeyi unuttun?" En sonunda aramızda ki olan sessizliği bozduğun da yutkunma isteğimi zor da olsa yenebilmiştim.
"İnan ki ben de bilmiyorum. Hiçbir şey hatırlayamamış olan bir insan o anı nasıl hatırlasın."Benim anlayamadığım ise hiç mi aramadılar beni? Bunca zaman akıllarına dahi gelmediğime göre hiç kimsem yoktu. Derin nefesler alarak az ileri de ki arabasına varmış koltuğa oturmuştum bile. Sanki konuşacak ama konuşamıyor gibiydi ağzı açılıp kapanırken onu bu kararsızlıktan kurtarmak istedim.
"Ne söyleyeceksen söyle." Derken o da o anda konuşmuştu.
"Peki ya beni de mi hatırlamıyorsun?" Kelimeler bile kifayetsiz kalmıştı hiç bir şey diyemiyor şaşırmama sebebiyet gösteren bu sözler bedenimin üşümesini sağlamıştı. Düşün Ceylin. Düşün.
Geçmişe sanki bir perde çekilmiş ve açılmamaya yemin etmiş gibiydi. Ne bir anı ne de bir söz yankılanıyordu geçmişten. Gözümü sıkıca yumup kendimi hatırlamaya bıraktım. Olmadı. Denedim tekrar olmadı.
"Peki senle biz neydik? Kardeş? Sevgili veya arkadaş?" Gözlerime bir süre kararsız gözlerle baktı arabanın calışmaya başlaması ve beni cevapsız bırakmış olması canımı sıkmıştı. Sanki dediğine pişman olmuş gibiydi.
"Bunu senin hatırlamanı istiyorum. Hatırladığın o süreçte her zaman yanında olup sana destek olacağım. Benle birlikte herkesi, her şeyi hatırlayacaksın. Sana söz veriyorum." İçimi ısıtan bir cümleydi bu benden bile daha fazla inancı vardı hatırlamaya karşı.
●●
Evin önüne gelmiş kararsız adımlarla ilerliyordum. Peki ya ben buranın bir çalışanı veya sahibi miydim? Oldukça gösterişli olan bu ev benim miydi? Soruları sıvıştırarak soğuktan dolayı titreyen ellerimi kaldırarak zili çaldım. Kapının bir kaç saniye sonra açılmasıyla evinin çalışanı olduğunu belli eden bir kadın açtı ve beni görmesiyle sevinç dalgaları yaratarak boynuma atladı.
"Sen de kimsin? Bana niye sarılıyorsun?" Gözlerini kırpıştırarak geri çekildi hareketlerini o kadar dikkatli inceliyordum ki bakışlarımı görsem ve kendim bile irkileceğimi düşünerek daha yumuşak bakmaya başladım.
"Ceylin hanım 1 haftadır kayıpsınız. Her yerde herkes sizi arıyor. Ben de sizin evinizin çalışanıyım, hatırlamıyor musunuz?" Başımı iki yana sallayıp içeri geçtim burada donmak istemezdim. Karşımda ki kadının mutluluğu benim tebessüm etmemi sağlamıştı.
Daha fazla oyalanmayarak yukarı kata çıktım. Tüm odaları açarak gidiyordum ki en sonunda kendi odam diye düşündüğüm odaya girdim. Krem rengi duvarın üstleri birkaç fotoğrafım ile süslenmiş, dolapların ve perdenin renkleri kahverengiydi ve odaya daha güzel bir hava katıyordu. Odanın ortasında duran krem rengindeki iki kişilik olan yatağa kendimi attım ve yorgun olan bedenimin dinlenmesini sağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN YÜZÜ #WATTYS2017
Ficțiune generalăBaşlama Tarihi: 25 Mayıs 2017 Başladığım yerdeydim. Her şeye, herkese inat ayaktaydım işte. Beni güçsüz görenlerin güçsüzlüğüne şahit olmuşken artık kendimi o kadar güçlü hissediyordum ki önüme kim gelse paramparça bile edebilirdim. Etrafı kaplamı...