Pazartesi sabah erkenden, çalan telefonun sesiyle uyandılar.Resepsiyon, söylediği saatte telefonla arayıp uyandırmıştı mert'le Bilge Can'ı. Artık işe çıkmak için hazırlık başlamıştı.Mert'in işinde önem gösterdiği şeylerden biri,sivil yaşamdan uzak bir giyim tarzıyla alakalı olmayan,sürekli takım elbise giyse de,bir devlet memurundan ayırt edilecek bir giyim tarzı vardı.Her gün tıraşını olup,kendine özgü,gayrı resmi olmayan,çok resmiyete de uymayan,özenle ütülenmiş beyaz pantolonun üzerine mavi gömlek ve beyaz kravatını takıp saçlarını da geriye tarayan uzun boylu,çok yakışıklı olmasa da elbisenin içinde erkek bir mankeni aratmayacak kadar ilgi çeken bir görünüm sergiliyordu.Bilge Can ise tam aksine takım elbise giymeyi hiç sevmeyen,genelde keten yada kot pantolon giyen,okul yılları dışında kravat takmamış biri olsa da artık Mert'in kurallarına,başka bir deyişle hayat okulunun,iş dünyasının oyununu oynamasını öğrenmek için siyah takım elbisesini ve beyaz gömleğini giyip,ince ve yine siyah olan kravatını takıp, tam bir ilaç mümessili gibi giyinmişti o sabah.İş hayatına başlamak için hazırdı.Otelden çıkıp,elinde siyah, deri çantasıyla önünden yürüyen Mert'i takip etti.Bilge Can, bu iş cambazı,ağzı laf yapan,her boktan bilgisi olan,iş konusunda şirketin aylık yayınladığı bültenlerde boy gösteren,şirketin en başarılı satıcılarından biri olan Mert'in, kendisine neler öğreteceğini merak eden bir düşünceyle arabaya bindi.Mert:''kuzen,kahvaltıyı üniversitenin kantininde yapalım,ben sabah kahvemi ve sigaramı içmeden müşteriye gitmem,sende bir şeyler atıştır sonra,hukuk fakültesinde eski müşterilerden bir kaç kişiye uğrarız ''dedi.kantine girip çay kahvelerini aldılar ve dışarıda ki masalardan birinde keyif yaparak sigaralarını içtiler.Burada biraz vakit geçirdikten sonra, hukuk fakültesinin yolunu tuttular.Mert eskiden bu yana buralara gelip bir çok akademik personelin, müşteriden öte arkadaşı olmuştu.Akademik personellerin bulunduğu koridordan üçüncü kapının önünde durdular.Kapının yanında duvarda Doç.dr.Tülinay Erşahin yazıyordu.Mert kapıyı çalıp,girin sesini duyduktan sonra içeri girdiler.Karşısında mert'i gören Tülinay hoca önündeki dosyalardan başını kaldırıp Mert'i görünce gülümseyen bir edayla,''ooo Mert'çiğim sen nerelerdesin kaçak'' deyip,tokalaşmak için elini uzatıp tokalaştılar.Sonra Bilge Can'ı da tanıştırdı.Tülinay hoca masasından kalkıp odasında bulunan ketılın düğmesini açtı.Tülinay Hoca:''Mert'çiğim ben biraz sonra derse gideceğim,kahvemizi içerken bana önereceğin ürünlere de bir göz atayım var mı yeni birşeyler''dedi.Mert, Tülinay hocanın çocuğu için bir kaç ürün tanıtımı yaptı.Yeni çıkan iki tane eğitim programı önerdi.Mert:Tülinay hocam size bir sürprizim var,çocuğunuz için önereceğim bunlar fakat sizinde ilginizi çekecek güzel bir ürün çalıştık''dedi. Tülinay hoca kaynamış suyu bardaklara doldurmak için yerinden kalktı ve kahveleri kagıt bardaklara doldurdu.Bilge Can ve Mert'e ikram ettikten sonra kendi kahvesini alıp masasına oturdu.Mert çantasından bir broşür çıkarıp Tülinay hocanın masasına koydu.Hiç bir şey söylemedi.Tülinay hoca broşürü eline alıp okumaya başladı.Broşürde, dünyaca ünlü bestecilerin bir araya getirilip kaliteli müzik yapan, ünlü bir flarmoni olkestrasına seslendirilmiş ve resimli kitaplarında bestecilerin hayat hikayeleriyle birlikte özenle hazırlanmış klasik müzik koleksiyonuyla ilgili bilgi veriyordu. Tülinay hoca:''Bunu bana yaz ve çocuğum için olan eğitim paketleriyle gönder''dedi.Bilge Can şaşırmıştı.Hoca ne fiyat sordu nede başka bir şey.Mert e güveniyorlardı bu konuda galiba.Ürünlerde çok ucuz sayılmazdı doğrusu.Mert siparişleri sözleşmeye yazıp hocanın uzattığı kredi kartı bilgilerini sözleşmeye yazdı,imzasını attırdı.O zamanlarda mail older sistemi diye bir sistemde bankalarla anlaşmalı firmalar sözleşmedeki ödeme planına göre alışveriş yapabiliyorlardı.Sonra Mert bir kaç referans istedi Tülinay hocadan.Hocanın bahsettiği kişileri referans defterine not edip,hocayla vedalaşıp odadan çıktılar.Bilge Can ,Mert'in konusuna hakim ve satış görüşmelerinde çok rahat iletişim kurup işi bitirdiğini görmüş ve işe olan merakı biraz daha artmıştı.
Üniversite de yaklaşık iki hafta çalışmışlar,farklı meslek gruplarından da çalışacak bir çok referanslı isim listesi ve telefon almışlardı.O dönemlerde cep telefonu yeni yaygınlaştığı için farklı telefon operatörlerini aramak çok maliyetli olduğu için, genelde telefondan alınan randevuları ankesörlü telefon kulübelerinden almayı tercih ediyorlardı.Mert'in arabasının içindeki bazı bölmelerde küçük,orta ve büyük boy telefon jeton pulları hiç eksik olmazdı.O dönemlerde ankesörlü telefonlar,çok yaygındı.Küçük jetonlar kısa görüşmeler içinde ve Mert bunlarla telefonda önceden tanıdığı kişileri arar görüşmeyi kısa tutar,diğerlerini ilk defa aradığı telefonda tanıştığı muhtelif müşteri adayları için kullanıyordu. Zaten iki haftada aldıkları siparişler şirketin belirlemiş olduğu kişisel satış kotasını çoktan geçmişti.Buda parayla ilgili bir sorunlarının olmadığını gösteriyor ve hatta hafta sonlarının eğlenceli olacağını gösteriyordu.Artık mert,satışı ve görüşmelerin nasıl yapılacağını Bilge Can'a da öğretmiş referansları ortaklaşa kullanıyorlar ve ayrı ayrı müşteri görüşmesi yapıyorlardı.Bilge Can da işe çok hızlı giriş yapmış,öğrendiklerini uygulamaktan müthiş zevk almaya başlamıştı.Mert şehirde ki eski müşterilerini çalışırken,üniversitede aldığı son bir kaç referanslı isim listesini Bilge Can a vermiş ve sabah üniversiteye bırakıp akşam buluşmak işin birbirinden ayrılmışlardı.
Bilge Can yine fakültenin kantininde kahvaltısını yapıp,çay sigara keyfi yaparken iş çantasındaki evrakların hazırlığını yaptıktan sonra referans defterini karıştırmaya başladı.Güzel sanatlar fakültesi yazan bir referans notu gözüne takıldı.Hocanın ismi öğrt.gör.Pelin Güneş yazıyordu.Geçen farklı bir bölümde tanıştıkları Ercüment hoca bahsetmişti Pelin hocadan.Bilge Can güzel sanatlar fakültesine geldiğinde sınıfların birinin önünden geçerken çalınan keman sesiyle keyifli bir şekilde bölüm hocalarının odalarının bulunduğu istikamete yöneldi.Karşısından gelen öğrencilerden birine Pelin hocanın odasını sordu.Öğrenci,Pelin hocanın az önce oradan geçtiğini ve derse gittiğini söyledi.Bilge Can da madem ki Pelin hoca derste o gelene kadar bir kaç kişiyle tanışıp zaman geçirir muhabbet ederim düşüncesiyle bölüm hocalarının rast gele kapısını çaldı.Yerinde yakaladığı bir öğretim görevlisine kendini ve yaptığı işle ilgili kısa bir açıklama getirdi.Bilge Can:''Sevgi hanım merhaba,ben Art Akademi firmasından Bilge Can; nasılsınız?''dedi.Sevgi hoca: ''hoş geldiniz ,teşekkür ederim,siz? Bilge Can:''Teşekkür ederim Sevgi hocam bende iyiyim.Hocam ben Pelin Güneş hanımla tanışmaya gelmiştim,derse gitmiş onu beklerken sizlerle de tanışmak istedim.Çocuk eğitimi,kültür ve sanat ürünleri üzerine çalışan bir firmanın temsilcisiyim,ilginizi çekerse sizlere de ürünlerimizden bahsetmek isterim''dedi.Sevgi Hoca:Tabi ki olabilir buyurun lütfen oturun'' dedi.Ondan bundan muhabbet ederken bir kaç üründen bahsetti Bilge Can.Sevgi hocanın çocuğu yoktu,fakat sanatsal ürünler ilgisini çekti.Doğa senfonileri ve bir takımda klasik müzik koleksiyonu üzerinde konuşup anlaştılar.Bu konuyla ilgili diğer bölüm hocalarıyla ve hatta öğrencilerine de önereceğini söyledi. Bilge Can o gün bölüm hocalarının bir çoğuna klasik müzik,doğa müzikleri,jazz koleksiyonu ve ünlü ressamların sanat eserlerinin olduğu resimli sanat ansiklopedisi satmıştı.Öğrencilerden almak isteyenlere satış yapmıştı.İşin başında olmasına rağmen çok iyi iş çıkarmış, sevinçten uçuyor bir vaziyette Mert'in gelmesini beklemiş,akşam buluştuklarında Bilge Can'ın yüzündeki sevinci gören Mert:''Kuzen anlaşılan günün iyi geçti bal kabağı gibi sırıtıyorsun,anlat bakalım''dedi.Bilge Can,pelin hoca hariç neredeyse bulduğu bütün hocalara nasıl satış yaptığını,bir kaçıyla da okulda olmadığı için görüşemediğini anlattı.Pelin hocayı da görememişti.Öğleden sonra dersi olmadığı için gitmişti.Zaten çok sipariş almıştı o gün. Mert bu başarısından dolayı Bilge Can'ı tebrik etti.Şirketin diğer satış temsilcilerine kapak olsun bu ay ki satışlarımız.Şirketin kendi içinde yayınladığı dergide Mert o ay birinci sırada yerini almış,şirketin genel müdürü tarafından aranıp tebrik edilmişti. Bu başarıda Bilge Can'ın da payı vardı,fakat staj aşamasında olduğu için bültende yer almıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜPE
Teen FictionTaşrada yaşanan bir sevdanın güzel umutlarla yaşanıp bir anda hüsrana uğrayan ve yıllarca etkisinde kaldığı,kalbinden söküp atamadığı bir sevdanın acısını özlemini çeken bir adamın gerçekle bağdaşmayan yanlarının daha da gerçekçi olduğu sıra dışı b...