kaybetmeyi göze almak

5.5K 339 140
                                    




JIMIN

Ceketimi kollarımdan geçirirken, bir yandan da bundan sonra ne bok yiyeceğimi düşünüyordum. Tüm vücudumu mahcubiyet ve üzüntü kaplamıştı, omuzlarımı dik tutamıyordum.

"Özür dilerim."

"Ne için Jimin?"

Ne zamandan beri arkamda olduğunu bilmediğim Jeongguk'a çevirdim bakışlarımı. Gevelediğim her şeyi duymuş muydu?

"H-Hiçbir şey, bir şey yok."

Kaşlarını çatarak bana baktı."Bugün biraz garip davranıyorsun."

"Hazırsan çıkalım." dedim geçiştirmeye çalışarak. Başıyla onayladıktan sonra arabaya doğru ilerledik. O arabaya her ilerleyişimde, daha da geriliyordum. Ona nasıl davranacağını biliyordum.

Yine onun canını yakacaktı. Yine, haddini aşacaktı Yoongi.

"Jimin, neden bu kadar yavaş sürüyorsun?"

Çünkü oraya gitmek istemiyorum, seni vermek istemiyorum.

"Ah, üzgünüm. Dalmışım."

Gaza biraz daha yüklendim, istemeden de olsa.

• • •

"Jimin?"

Gözyaşlarını akıtmamak için kırpıştırıyordu gözlerini.

"Neden buraya geldik?"

Cevap vermiyordum.

Hayır,

Sadece verecek cevap bulamıyordum. Bakışlarımı yerden kaldırmadan öylece dikiliyordum karşısında. Dolan gözlerimden yaşların akmaması için çabalıyordum.

"Cevap ver bana!"

Aniden bağırdığında, irkildim.

"Jimin.." yalvarırcasına, fısıltı gibi çıkan sesi canımı yakıyordu.

"Özür dilerim."

"Neden beni ona veriyorsun?" şiddetli sesi arabanın camlarına çarpıyor ve geri dönüyordu kulaklarıma. Ellerini saçlarına atmış ve o güzelim kahveleri çekiştiriyordu.

Bahçesinde durduğumuz evin kapısı yavaşça gıcırdayarak açıldı. Kapının arkasından sinsice bakan bir çift göz gördüm ilk önce.

Sonra ise, onu.

Yoongi.

Evinden çıkarak bize doğru gelmeye başladığında, Jeongguk bana sokulmuştu.

"Sen akıllı birisin Jimin."

Kaşlarımı çatarak ona baktım. Ağzımı açmış, karşı gelecektim ki o benden önce davrandı.

"Ne istiyorsun.. abi?"

Abi derken yüzünün buruştuğunu görmüştüm. Yoongi bizim olduğumuz tarafa sürükledi uyuşuk bedenini.

Jeongguk'u kolundan tuttum. Şimdi ne yapacağımı düşünüyordum.

Arkadan gelen ani firen sesiyle Yoongi'nin gözleri kısıldı. Arkamı dönerek ne olduğuna baktığımda, ağzım açık kalmıştı.

Sonunda gelebilmişti.

"Ne oluyor?"

Arabadan takım elbiseli, elinde silahla inen gözlüklü bir adam çıktığında, Jeongguk'un elimi kavradığını hissettim. Benim yüzümden korkuyordu.

Yoongi, adamı gördüğünde sırıttı.

"Güzel sürpriz, Taehyung."

Silahını Yoongi'ye doğrulttu ve yan ağız gülümsedi. "Uzun zaman oldu, Yoongi."

Silahlı adama biraz daha yaklaştı korkusuzca.

"Hangi yüzle geldin buraya?"

Histerik bir kahkaha attı elinde Taehyung.

"Son sözlerin bunlar mı?"

Yutkunmuştum. Jeongguk'a döndüm. Ağlıyordu. Ellerimi yanaklarında gezdirerek gözyaşlarını sildim.

"Şş, ağlama."

Kulaklarımı dolduran silah sesiyle birlikte Jeongguk'a sarılarak göğsüme bastırdım.

"Arabaya binin, Jimin."

Sözünü ikiletmeden Jeongguk'un elini kavradım ve arabaya bindim. Arabayı kullanan, saçları hafif seyrek adam bana döndü.

"Adresi ver."

"Ne adresi?"

Adam kaşlarını çattı bu sefer.

"Evinizin adresi."

Adresi verdikten sonra Jeongguk'u omzuma yasladım. Korkmuştum. Ona bir şey olacak diye öyle çok korkmuştum ki. Düşüncesi bile bilinçaltımı karartmaya yetiyordu.

• • •

Jungkook'u dürterek uyandırdım ve arabadan indik.

Bizim inmemizle, Taehyung da indi arabadan.

"Teşekkür ederim Tae." Siyah gözlüklerini çıkarttı ve yakasına takıverdi bir hamlede.

"Sizi kurtarmak için yapmadım Jimin. Onunla kirli bir geçmişim vardı."

• • •

Jeongguk direkt kendini koltuğa atmıştı. Ben ise gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alabildim sonunda.

"Sana inanamıyorum. Beni kaybetmeyi göze aldığına inanamıyorum Jimin. Senin için biraz da olsa değerim olduğunu sanıyordum. Yanılmışım."

Hızla ayağa kalktı ve yukarı çıktı. Kapıyı çarparak kapattığında gözyaşım zeminle buluştu.

love me harder ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin