-Yazar-
‘’Çocuklar aklımda şeytani bir plan var.’’ dedi Myles denen adam.Charles o adamlara katlanamıyordu ! Ama ‘’Demir parmaklıkların ardındayken onlara uymaktan başka seçeneğim yok ‘’ diye düşünmekten de kendini alamıyordu.Buradan çıkmalıydı.İşler kötüye gitmeden ona ulaşmalıydı.Myles’ın söylediğine bakılırsa da olanlar çoktan kötüleşmişti.
John etrafına bakınarak ‘’Hayır hayır.Asıl sen beni dinle.Onu kendime aşık etmem gerek.Aşktan gözü kör olsun da planlarımızı fark edemesin istiyorum.Biraz daha sabredin.Bir şeyler ayarlayıp,sizi buradan çıkarmaya çalışacağım.’’ dedi hızlı hızlı.
''BİZİ BURADAN HEMEN ÇIKAR !!'' Axel'ın bağırması Charles'ın ona dikkatle bakmasına neden oldu.Mavi gözlerinde öfke ve hırs vardı.Geniş ve iri vücudu hareket ettikçe zindan sallanıyor gibi oluyordu.Axel Charles’ın yanından hışımla geçip demir parmaklıklara doğru saldırdı.John bir adım geri çekilmese onu yakalayıp boğabilirdi.
‘’Neler oluyor orada ?!?!’’
Uzaktan gelen ayak seslerini duyduklarında Axel yumruklarını sıkarak John’dan uzaklaştı.
John ‘’Bir şey yok.Onları sorguluyordum ama masum olduklarını söylüyorlar.’’ dedi gittikçe yaklaşan görevliye. Bunu söylemenin bir faydası olacağını düşünmüyordu,zaten olmadı da.
‘’Masum ya da değil,kanıtlanana kadar buradalar.Sör,işiniz bittiyse ana kapıyı kapatmam gerek.’’
John her ne kadar gitmek istemese de memnunmuş gibi davrandı. ‘’Ah,tabii anlıyorum.İyi akşamlar.Tanrı sizi korusun.’’ dedi hızlıca.İçinden de ekledi: ‘’Cehenneme git,seni pislik herif.’’
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
Birkaç gün sonra Sör John isyancıları şehrin hapsinden kaçırmıştı.Ne gariptir ki, mahkumların eksikliği daha fark edilmemişti.Gerçi,ülkede hareketlenmeler vardı; zindanda karışıklıklar elbette olmuştu.Bu fırsattan yararlanarak kaçmışlardı işte.Axel,Myles,Titus,Armando,Demarcus ve –elbette ki- Sör John planlardan konuşuyorlardı.Aralarında Charles da vardı.Ama o sadece dinleyen kısımdandı.Daha doğrusu dinleyen tek kişiydi.
‘’Ne demek ablasını öldürelim ? ‘’
‘’Evet,iz bırakmadan nasıl yapacağız onu ? ‘’
''Neden direkt Victoria'yı öldürmüyoruz ?''
İşte Armando'nun bu sorusu Charles'ın yüreğini yakmaya yetmişti.Onu değil,beni öldürün.Tam onlara sinirle bağıracaktı ki Demarcus söze girdi.
''Biraz mantıklı ol.O öldürülürse Aydınlanma Grubu'nun onu destekleyen kısmı bizi suçlar.Ve suçladıklarında ne hale geleceğimizi söylemeye bile gerek yok.''
‘’Beni dinlemiyorsunuz ?!?!?!’’ Myles’ın bağırması herkesin susmasına ve sinirli bir şekilde, tutulan nefeslerin verilmesine neden oldu.
''Demarcus haklı.Bu yüzden ablasını öldüreceğiz ki sözde 'lider' kafayı sıyırsın.Biz de onun kontrolünü böylece ele geçiririz.'' Titus ''Nasıl öldüreceğiz ?''diye sormadan Myles tek bir kelimeyle cevap verdi.Sadece tek bir kelime:’’Zehir’’.
-Victoria-
Her şey mükemmeldi.Ablası tatlı hemşireler tarafından bakılıyorken rahatlıkla işine bakabilirdi.Evden çıkarken,o akşam balo olacağını hatırlamış ve ablasına ''Baloya gelmek ister misin ?'' diye sormuştu.Caroline maalesef gelemiyordu.Güzel yüzünün rengi biraz solmuştu sanki.Ama yine de espri yapmayı ihmal etmemiş,Victoria paltosunu giyerken ''O yakışıklıyla dans etmeyi unutma !'' demişti.Ardından hırıltıyla karışık bir kahkaha patlatmıştı. Bu Victoria'yı gülümsetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen(Düşmüş)
Fiksi SejarahDünyanın kaderini değiştirenlerin hikayesi... Konuyu okumak için 'Okumaya Başla' butonuna tıklayınız. İyi okumalar... ©Tüm hakları saklıdır