11. Bölüm

28 8 10
                                    

Fatma'nın ağzından:

"Lanet olsun! Açın artık şu kapıyı, açın!"

Kapıyı alacaklı gibi çalıp bir yandan göz yaşlarımın akmasına izin veriyordum.

Kızların açmayacağını anladığımda sırtımı duvara dayadım ve yavaşça yere çöktüm.

"Lütfen..."

Dizlerimi karnıma çektim ve ağlamaya devam ettim.

"Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun!"

Ayağa kalktım ve kapının yanındaki bankı yere devirdim.

Tekin bir yerde oturmamız ilk defa işime yarıyordu. Dilediğim gibi bağırıp çağırabiliyordum.

O olaydan sonra kızlarla konuşmamıştık. Annemlerin -üvey tabii- beni çağırmasıyla eve gitmiştim ama öğrenmek istemeyeceğim bir şey öğrenmiştim.

Galiba kızlar da şuan ya uyuyorlardı ya da beni duymazdan geliyorlardı.

"Niye ya?! Niye?!" sinirden yanımda duran bankı devirdim.

"Fatma!" arkamı döndüğümde yine üvey olsa da öz abim gibi sevdiğim Akın vardı.

"Abi!"

Yüzümü elimle kapattım.

"Ne oldu kardeşim, ha? Burak kötü olduğunu ve peşinden gelmem gerektiğini söyledi."

"Öğrendim."

Abimin sorusuna tek kelimeyle cevap verdiğimde ilk başta abimin beti benzi attı ve ağzından bir şaşkınlık nidası döküldü.

"Ha?"

"Öğrendim abi, öğrendim! Babamın seni ve kardeşlerimi dövmesini ve annemin hiçbir şey yapmadığını öğrendim! Niye peki, ha? Niye söylemediniz?!"

Deli gibi ağlarken abim konuşmak için ağzını araladı.

"Fatma, bak. Sana söyleyip üzülmeni istemedik tamam mı? Burak'ta, Ayşe'de, bende. Hiçbirimiz üzülmeni istemedik."

"Peki Akın, peki. Beni üzmemek istediniz ama bu beni daha çok üzdü! Yıktınız beni! Onca zaman gerçek annem bellediğim kişi göz göre göre bunu yapması..."

Abimi ilk defa ağlarken görüyordum. Küçüklüğümden beri hep beni yanımda dimdikti.

"Fatma, lütfen... Lütfen sus."

Hıçkırdım.

"Ama abi-"

"Fatma lütfen, lütfen..."

Elimi yüzüme yasladım ve sessizce ağlamaya başladım.

Kardeşlerime her zaman ilgili olmuştum ve onlara bir şey olmasına dayanamazdım.

"Ama bu çok büyük bir suç. "

"Biliyorum Fatma, bilmez miyim? Fakat onlar benim babam ve annem."

"Akın bu çocuk istismarına girer!"

"Farkındayım ama söyleyemem! Olmaz!"

"Niye?! Tehtid mi ediyor?! Niye, ha?!"

"Anla işte Fatma. Onlar benim, bizim ailemiz."

Abimin hiçbir zaman bu kadar çaresiz görmemiştim.

O sırada kapının açılmasıyla ikimizin gözü de oraya döndü.

"Fatma? Bu ne hal?"

"İzgi!"

İzgi'ye sarıldığımda o da bana karşılık vermişti.

"Ne oluyor? İçeriye geçin."

O sırada merdivenlerden aşağı Buse indi.

"Ne bu gürü- Fatma, Akın?! Sizin bu haliniz ne?"

Hızla göz yaşlarımı sildim ve koltuğa oturdum.

"Hi-hiç. Bir ş-şey yok."

Buse yanıma geldi ve koltuğa, bir bacağının üstüne oturdu.

Saçlarımı okşadı ve bana baktı.

"Anlatmak ister misin Fatma."

Kafamı iki yana salladım. Daha kendime gelememiştim.

Abim yanıma geldi ve elini omzuma koydu.

"Fatma, artık benim eve gitmem gerek..."

Abim tam gidecekken bileğinden yakaladım.

"Git-gitme abi, ne olur..."

"Gitmek zorundayım küçük kardeşim. Hem Burak ve Ayşe hâlâ orada. Yarın çocukları da getiririm ve görüşürüz olur mu?"

Ne kadar istemesemde Burak ve Ayşe için gitmesine izin verdim.

Kafamı sallayarak konuştum.

"Kendinize dikkat edin, tamam mı?"

Gülümsedi abim.

"Tamam, ederiz."

***

"Fatma... Ne desem bilemiyorum..."

Kızlara olayı anlattığımda Buse şaşırmıştı. İzgi ise sinirlenmişti. O da aynı şeyleri yaşamıştı.

"Ben biliyorum."

İkimizde İzgi'ye şaşkınlıkla bakarken İzgi konuşarak ikimizin de şaşırmasına neden oldu.

"Kore'ye, abimin yanına gidelim."

Geçen bölümde kızlar kavgalıydı, şimdi ise nasıl farklı bir konuya gittiğini bilmiyorum dğfmlflxpöd

Multide Fatma var!

Notaların Arasında (Ara Verildi.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin