Rüzgar adeta insanın derisini yüzüyordu. Yağmurun git gide artmasıyla adımlarımı hızlandırdım. Ellerimdeki poşetler yürümemi zorlaştırıyordu.
Anayolu geçtikten sonra tenha bir sokağa girdim. Hayatımı bok çukuruna batıran üçüncü hamle bu sırada gerçekleşti.
Siyah bir araba , su birikintisini üzerime sıçratınca sesli bir küfür savurdum.
Araba durdu. İçinden 7 -8 kişi çıktı. Araba 5 kişilik gibi görünüyordu. Her neyse.
"Oooo ! Kimler varmış burda ?" dedi biri. Bu Luke'un adamlarından biriydi sanırsam.
"Gerçekten anlatmamı ister misin dostum ?" diye karşılık verdim alaycı sorusuna.
Sokak lambasının aydınlattığı ortamda az çok görünen yüzlerinden alaycı bir ifade takındaklarını görebiliyordum. "Anlat bakalım lanet olası sürtük." dedi kahkaha atarak.
Tabii ki de onlara biyografimi anlatmayacaktım.
Cebimden usulca çakıyı çıkardım.
Çakıyı gördüler.
"Vayy ! Bizzy'nin cesur yeni fahişesine bakın ." dedi. Hızla silahını çıkardı. Diğerlerine işaret yaptı. Fakat ilahlarına dokunmadılar .
"Fazla yaklaşma adamım koparırım o lanet organını ! " diye küçük bir tehdit çıktı dudaklarımdan.."Anneni almak istiyorsan elli milyon doları bize getirirsin.Unutma 3 ayın kaldı."
"Ama ben o kadar parayı nereden bulacağım ?"
"Onu kumarda kaybetmeden ve uyuşturucu işine girmeden önce düşünecektiniz sürtük. Ve bunu o şerefsiz erkek arkadaşına ilet !" dedi. Silahı bana doğrulttu.
Sinirlenmiştim. Çakıyı cebime koydum. Kıvrak bir hareketle eline tekme attım. Afallayarak silahı düşürdü. Hızla adama giriştim. Diğer adamlar da benim üzerime atladılar.
Sanırım altta kalanın canı çıksın oynuyorduk ve benim haberim yoktu.
Hayvan gibi cüsselerinin altından zor da olsa kurtuldum. Önüme gelene yüz tekme atıyordum.
İyi ki ilk okulda önümüze gelene yüz tekme oyununu oynamışız diye düşünerek gururlandım.
15 KİŞİYE SALDIRDIM , VURDUM VURDUM SAYMADIM , VURDUM VURDUM SAYMADIM .....Adamlar ben kaçmaya çalışırken beni yakaladılar.
"Sizi son kez uyarıyorum. Üç ay içerisinde elli milyon doları getir ve anneni al. Aksi halde Luke bizzat sizi öldürecek."dedi ve karın boşluğuma sert bir yumruk atıp gittiler.
Nefesim kesilmişti.
Biz nasıl bir hata yaptık diye düşünürken telefonum titreşti. Kendimi topladım ve nefeslerimi düzene sokuca telefonu elime aldım.
Arayan Justin'di.
"Güzelim, naber ?"
"Justin , Luke'un adamları geldi.Annem için vermem gereken paranın son 3 ayı kaldığını söylediler.Çok korkuyorum...."
"Tamam şu an neredesin ?"
"St. Queen civarlarındayım. Şu kıçını kaldır da acele et." dedim ve telefonu kapattım.
10 dakika sonra
Justin arabadan indi.Bana doğru koştu.Ve sarıldı.
"Aşkım iyi misin ?"
"Değilim Justin.Bir an önce bu parayı bulmamız lazım. Yardım et."
"Tamam.Zaten şu an bankada 5 milyon dolar civarında var gerisini bir şekilde hallederiz.Hadi evimize gidelim.Orada ayrıltılı düşünelim."
"Tamam." dedim.
Arabaya bindik.Hava soğuktu.Yol boyunca ağladım.Keşke Justin'le hiç tanışmasaydım.
Arabada hiç konuşmadık.Justin'in evine geldiğimizde hemen bir koltuğa oturdum.Başımı iki elimin arasına aldım.Hem ağlıyor hem de dudağımı dişliyordum.Televizyonu açtı. Amacım sesin olmasıydı."Sakin ol Selly."
"Sakin olamam Justin.Senin yüzünden oldu her şey.Bana o gece uyuşturucu kullandırtmasaydın hiç biri olmayacaktı."
"B-ben ö-özür dilerim."
"Özür dilemekle olmuyor işte Justin."
"Bak eğer istersen banka soyabiliriz."
"Ben böyle işlere girmek istemiyorum.Risk alamam."
"Peki."
Bir süre sesiz kaldık.Sessizliğimizi televizyondaki adam sesi kesti.
"İşte televizyon tarihinin ve dünyanın en zor yarışması survivor.Ödül tam elli milyon dolar.Hadi sen de katıl.Başvuru formu Jacopp.com'da.."
"Justin duydun mu ?" diye sevinçle haykırdım.
"Duydum.Hadi ne duruyorsun. Başvuru formunu doldur."
"Sen de başvuracaksın."
"Peki..."
Hemen laptopu açtım.Hızlıca formu doldurduk. Sadece beklemek kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Survivor ♔
Fanfiction(Bazı kısımlar gerçeğiyle tamamen alakasızdır.) Ekranları kasıp kavuran Survivor'dan önemli bir ders aldık: Konu açlıksa, gerisi teferruattır. Annesini ve kendini o çukurdan kurtarmak için gittiği Survivor'da Selena'nın başına gelmeyen olay kalmı...