Vee yine güne annemin beni uyandırmasıyla başladım. Saat sabahın 11'ydi. Pazar sabahında benim uyanmamı sağlayan biricik (kendisi en yakınım olur.) arkadaşım Ceylin'di. Üst üste 7 kere arayınca annem de mecburen beni kaldırmış. Telefonu aldım, Ceylin'in ilk söylediği şey(büyük bir haykırmayla) -Geç kaldınn!!!!!- oldu. Aman Allah'ım nasıl unutmuş olabilirim. Bugün tüm arkadaşlarla dışarı çıkacaktık. Üstelik hoşlandığım çocuğun doğum günüydü. Büyük bir panikle yataktan fırladım. Ve asıl paniği aynaya bakınca yaşadım. Saçlarım bildiğin komili komili komili diye bağırıyodu. Zaten yarım saat gecikmiştim. Aceleyle saçımı yıkadım. Düzleştiriciyi taktım. Onun ısınmasını beklerken bir yandan da giyecek birşeyler bulmaya çabalıyordum. Tabi her acil durumdaki gibi giyecek bişey bulamamanın acısıyla bir elbise giyindim. Saçlarımı yaptım vee dışarı çıktım. Tüm bunları yapmam 20 dakikamı almıştı. Her neyse buluşacağımız yere gittim . Parti bir cafede oluyordu. İyiki elbise giyinmeyi akıl edebilmişim :) Ben gittiğimde pastayı kesmeye başlamışlardı. Ceylin'in yanında bir yere oturmuştum. Tam o sırada Berk'i (kendisi şu hoşlandığım çocuk olur) gördüm. Off nasılda yakışıklı olmuştu. Yani şuan Brad Pitt gelsin gözüm onu bile görmezdi. Hayır yani bir yandan da anlamıyorum insan bir arkadaşından nasıl hoşlanabilir. Ama işte bir tutulunca öyle yok arkadaşınmış, dünya ahiret kardeşinmiş gözün hiçbir şeyi görmüyor. Neyse bence fazla uzatmamalıyım. Aşık gibi bişeyim anladınız işte. Pasta kesildi falan geldi sıra hediye faslına. Bunu da anlamıyorum düğünde pasta kesilir de ardından takı takılırya onun gibi bişey oluyo işte . Hani o kadar masraf yapmışsınız bu da bizden gibisinden. Neyse tamam devam ediyorum. Çantamı bi açtım hediye yok. Orada ağlamaya başlayabilirdim. Hemen Ceylin'e tuvalete gelir misin dedim. Sonra aceleyle çıktığım için hediyeyi unutttuğumu söyledim vee onun hediyesine ortak oldum. İşte en yakın arkadaşlar bu günler için var. Hediyeyi falan verdik. Masada oturmuş mal mal muhabbet ediyoruz . Akıllının biri çıktı şişe çevirmece oynayalım dedi. Hayır falan deyip insanları örgütlemeye çalıştım ama yok herkes bi olay olsun diye bekliyor zaten ya herkes tamam dedi. Öyle olunca bende hayır diyemedim. Bilirsiniz işte sürü psikolojisi. Hayır yani şu oyundan da ne anlıyolarsa. En son yine bir doğum gününde bu oyunu oynadığımızda dangalağın teki Berk'e bi kızı öp demişti. Tabi bende yakın arkadaşıyımya bu mal Berk de geldi beni öptü. Haliyle ben de bir kızardım bir kızardım . Valla kırmızı rengine rakip gelmiş olabilirim . Neyse işte rezil olmuştum. Bu da iğrenç bi anımdı. Şimdiki zamana dönelim. Başladık oyunu oynamaya. İşte birbirini öpenler mi dersin tokat atanlar mı dersin itiraflar mı dersin. Hepsinden vardı. Bana sadece bi kere denk geldi onda da ben soru sordum. Allaha şükür. Neyse oyun faslıda bitti. Herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı. Ben,Ceylin, İlker(Ceylin'in erkek arkadaşı) , Berk ve tanımadığım 2-3 kişi kaldık. Muhabbet falan ediyoruz. Berk muhabbetin arasında bana çıkışta sana bir şey söylemem gerek dedi. Allah benim içimi aldımı bir merak. Hem meraklanıyorum hem telaşlanıyorum. Acaba o da beni mi seviyor? Yoksa benim onu sevdiğimi mi anladı falan. Anlıcağınız garip bir haldeyim. Bi yandan artık herkes gitsinde konuşalım istiyorum ama bir yandan da kimse gitmesin falan. Çok saçmayım yani. Tabi ben böyle düşüncelere dalmışken bir baktım herkes ayaklanmış gidiyor. Bir tek ikimiz kaldık. BAŞBAŞA. Sonra bu dedi ki dışarı çıkıp sahilde konuşalım. Ahaaa sahil dedi romantik bişeyler kesin beni seviyoooo diye haykırdım içimden. ahahah :D çok mutluyummm . Çıktık cafeden sahile doğru yürümeye başladık. Boş bir bank gördük ve oturalım dedi. Sonra başladı konuşmayaa..
Bu bölümlük bu kadar daha yeni yazdığım için hatalarımı ve kusurlarımı lütfen görmezdeen gelin :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimi Sevdim Ben
Teen FictionBirini seversin ama sevdigine pisman olursun ya arada.Bu hikaye öyleler için gelsin :)