Caspian’ın odasını bulup içeri girdim. Işık kapalıydı ve hiç te açasım yoktu. Uykumun kaçmasını istemiyordum. Ceketemi ve çantamı bir kenara atıp onun o rahat huzurlu ve Caspian kokan yatağına kendimi attım.
Sağıma dönmemle ve yüzüme birinin nefesinin çarpmasıyla ayılmam bir oldu. Tiz bir çığlık kulaklarımı doldururken korkudan yataktan düştüm ve ben de bağırmaya başladım. Kimdi lan bu!?
Korkuyla yerde yuvarlanırken başımı ellerimin arasına aldım ve dizlerimi de kendime çektim. Ben çenemi kapamıştım ama karşı taraf hala bağırmaya devam ediyordu. Sonun da çenesini kapama zahmetine girdiğinde konuştu.
- Lanet olsun! Sen de kimsin?
- Asıl sen kimsin be!?
Sarhoşlukmuş , uyku haliymiş hiçbir şey kalmamıştı bende. Hayatımda daha hızlı ayıldığımı hatırlamıyorum. Aslında benim sorduğum soru daha mantıksızdı. Sonuçta burasının benim evim olmadığını hatırlamam biraz zamanımı aldı.
- Bu seni ilgilendirmez.
Suratını göremiyordum. İkimizde bir hamle yapıp ışığı açmamıştık ve benim de buna pek niyetim yoktu. Çok korkmuştum ve kalbimin atışları yeni yeni düzene giriyordu. Bir an başımdan aşağı kaynar sular dökülür gibi oldu. Yoksa annesi miydi?!
Ama hayır. Sesi bir anne için fazla genç çıkıyordu. Daha genç biri… Ah tanrım! Caspian ablasının komadan çıktığını söylemişti. Acaba eve geri falan mı dönmüştü? Ben de inanılmaz bir salaklık yapıp onun odasına mı girmiştim? Sorumu sormaya hazırlanırken beni şaşırttı.
- Sen Caspian’ın ablası falan mısın?
Pardon! Ne yani annesi değil… Ablası da değil ki benim onun ablası olduğumu düşünüyor. Peki bu lanet kız kim ve neden gecenin bir yarısı Caspian’ın yatağında?
- Aynı soruyu ben de sana soracaktım.
Aramızdaki sessizlik devam ederken cidden ne yapacağımı bilmiyordum. Caspian birazdan burada olurdu. Aidan’ın evinin yakın olduğunu söylemişti. Umarım çabuk gelirdi çünkü çok tuhaf bir durumdaydık.
- O zaman sen kimsin ve Caspian’ın odasında ne arıyorsun?
Ne cevap versem bilmiyordum ve konuştuğum kişinin kim olduğunu delice merak ediyordum. Doğruyu söylesem ne yazardı ki? Ayıp bir şey yapmıyordum. Sanırım…
- Ben caspian’ın bir arkadaşıyım. Sen?
- Caspian’ın arkadaşıysan onun yatağında ne işin var?
- Asıl senin ne işin var be?! Sen kimsin?
Amma meraklı çıkmıştı bu ya. Ben daha kendi sorularıma cevap alamadan donumun rengine kadar her şeyi soracaktı resmen. Tanımlayamadığım kişiyle aramda uzayıp giden sessizlik bir anda kapının açılmasıyla bölündü.
Yataktaki kız ürkekçe kıpırdandı.
- Caspian?
- Emma. Sen misin?
- Hayır.
Caspian ‘ ın bir adım gerilediğini görebiliyordum. Ani bir hareket ve korkuyla ışığı açtı. Ben de ancak o zaman kızın yüzünü görebilmiştim ve sadece şunu diyorum. OHA! O kızsa ben yemin ediyorum ki insan bile değilim yani.
Hayatımda böyle bir kız görmemiştim. Gözlerinden saçlarına , dudaklarından vücudunun her bir hücresine kadar mükkemmeldi. Victoria secret defilesindeyken yolunu kaybedip buralara gelmiş olmalıydı. Asıl sorun böyle güzel bir kızın Caspian’ın yatağında olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞINIK DUMANLAR
Teen Fiction- O zaman seninle bir anlaşma yapalım. - Söyle bakalım. - Madem ikimizde ailelerimizi sinir edeceğiz. - Biraz yardım fena olmaz demeye mi çalışıyorsun? - Kesinlikle. - Olur ama benim bir kuralım var. Merakla kuralının ne olduğunu bekledim. Nefesini...