Annem üzerimi örtüp yanağımdan öptükten sonra kapının kenarına gitti ve bana baktı. Bunu sanırım en son ben 7 yaşımdayken yapmıştı. O zamanlar abimle aynı odada kalıyordum. Doğru ya sizin abimden pek haberiniz yok. Neyse böyle iyi daha sonra anlatırım. Pek hoş değildi.
- Seni sabah 4 te uyandırırım.
O an tüm uykum sanki vücudumdan geri çekildi ve şokla gözlerim far görmüş tavşan gibi pörtledi.
- 4 mü ? ne 4 dü ya?!
- Tatlım uçağınız 6.45 de. Sen anca kalkarsın zaten. Arkadaşın da seni 4.40 gibi alır. İyi geceler.
- Offff. Tamamdır.
Başımı yastığa koyup o kısa sürede uyumaya çalıştım ve sandığımdan daha kolay oldu.
Sanki daha başımı yastığa koyalı dakikalar olmuş gibi geliyordu ama annem saçlarımı okşayıp beni uyandırdı. Bu kadar ilgi beni biraz korkutmuştu ama her neyse.
Zar zor kalkıp kendimi banyoya attım ve suratımı soğuk suyla yıkadım. Umarım bu beni ayıltırdı ama uçakta uyuya kalacağımdan emindim. Sanırım yolculuğumuz 10 saat civarı bir şey sürecekti. Bilemiyorum. ( valla salladım) niye California , Paris’r bu kadar uzak olmak zorundaydı ki?!!
Üzerime gri bir kazak altıma da siyah taytımı giydim. Kimse kusura bakmasın ama 10 saat boyunca kotla falan oturamayacaktım. Ölürdüm herhalde. Valizimle beraber aşağıya inip annemin benim için kahvaltıyı etmeye başladım.
- Babam nerede?
- Hala annesinin evinde. O cadı onu bırakmıyor gibi görünüyor.
- Hey! Büyükannem hakkında böyle deme.
Kıkırdaşıp çaylarımızdan birer yudum daha aldığımız sırada telefonum çalmaya başladı. Caspian..
- Emma şey ben geldim. Sana sormadım ama herneyse istersen beklerim.
- Ah hayır. Ben hazırım hemen geliyorum.
- Tamam.
- Tamam.
Telefonu kapatıp cebime koydum ve anneme sarıldıktan sonra valizim ve daha ihtiyacım olan şeyleri koyduğum sırt çantamla beraber dışarı çıktım. Caspian arabanın dışında bekliyordu. Beni görünce yanıma gelip valizimi aldı.
Dün ki soğukluk kaybolmuş gibiydi çünkü yüzünde her zamanki harika gülüşü vardı. Tabi rol yapıyor olması da olasıydı ama öbür türlü düşünmek istedim. Her şeyi berbat ettiğimi düşünmek istemiyordum. Annemin yoluna uyup onun kalbini kazanmaya ve bir daha kırmayacağıma ikna etmeye çalışacaktım ve oda umarım beni affederdi.
Arabaya bindiğimizde Caspian gülümsedi ve normal yola çıktı. Havaalanı buradan yaklaşık 40 -45 dakika uzaklıktaydı ve saat 4.30 du. Yani kolaylıkla yetişecektik. Caspian da bunun farkında olmalıydı ki arabayı normal bir hızda sürüyordu.
Gözleri bir an için suratımda gezindi ve daha sonra konuştu.
- İstersen gidene kadar uyuyabilirsin.
- Emin misin?
- Tabi.
Gülümseyip ceketimi başımın altında top haline getirip yastık yaptım ve kafamı koyar koymaz gözlerim kapandı. Caspian’ın nazik dokunuşlarıyla uyanana kadar deliksiz uyumuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞINIK DUMANLAR
Teen Fiction- O zaman seninle bir anlaşma yapalım. - Söyle bakalım. - Madem ikimizde ailelerimizi sinir edeceğiz. - Biraz yardım fena olmaz demeye mi çalışıyorsun? - Kesinlikle. - Olur ama benim bir kuralım var. Merakla kuralının ne olduğunu bekledim. Nefesini...