Kitaplarımın olduğu koliyi yere bırakıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım.
Anneannem ve dedemle yaşıyorduk ama uzun bir süre sonra annem bunun pek iyi bir karar olmadığını fark etti. Anneannem bize dadılık yaptığını söylediğinde artık bizi istemediğini anladım. Üstelik benim hiçbir işine yardım etmediğimi söylüyordu.
Abim, ben ve annem minik bir apartman dairesinde de yapardık nasılsa.
"Dai! Bu koli senin"
"Geliyorum abi!"
Odamdan çıkıp yan odaya geçtim. "Hangisi?"
Kitaplarını yerleştiren abim ayağının ucuyla koliyi gösterdiğinde eğilip aldım.
Hızlıca odama dönüp kitaplığımı silmeye başladım. Saat çok geç olsa bile bu oda temizlenecekti o kadar!
Tam dört koca kolideki kitaplarımı yerleştirdiğimde ölmüştüm. Telefonumu alıp saate baktım ve saatin sekiz olduğunu görünce sevindim.
"Dai ve Yugyeom hemen buraya geliyorsunuz ve yemek yiyoruz!"
"Geliyoruz!"
"Geliyoruz!"
Bileğimde ki tokayla saçlarımı toplayıp boş kolileri katladım.
"Anne bunlar lazım olacak mı?"
"Abin lazım olursa diye bodruma götürecek."
"Bugün olmaz. Ölecek gibiyim."
"Yemeğini ye ve yat her şeyi bir günde halledemezsiniz."
"Benim sadece kıyafetlerin kaldı. Hepsini katlayıp toz alacağım. Yarın sana yardım ederim anne küçücük odayı iki güne bırakmaya gerek yok."
"Sen öyle yap madem.. Ama abin iyi gözükmüyor"
Yanımda oturan abimin alnına elimin tersini koyup ateşine baktım.
"Ateşin yok. Yinede cidden yorgun gözüküyorsun abi."
"Tamam tamam uyuyup yeni evimizin ilk keyfini ben çıkaracağım"
Yemeği yedikten sonra anneme yardım edeceğim sıra annem elimin üstüne vurdu.
"Ya!"
"Git odanı topla küçük hanım kim dedi bana yardım et diye?"
Güldükten sonra annemi öpüp odama girdim. Küçücük odamı tam anlamıyla temizlemem gerekiyordu.
Yeni okul yeni ev güzel olsa da garipti.
Bütün odamı temizlediğimde saat on iki buçuktu. Banyo edip yatağım'la kavuştum.
Çok yorucu bir gündü.
"Dai!" Kapımın yumruklanmasıyla uyandım. Korktuğum için de yataktan düştüm.
"Ne var?!"
"Daha ilk günden okula geç kalacaksın! Hazırlan yemek yemeye vaktin kalmadı"
"Tamam!"
Hızla koltuğumun üstüne koyduğum formamı giydim.
Saçlarımı tarayıp kahkülümü düzelttikten sonra odamdan çıktım.
"Sonunda! Ne diye alarm kurmuyorsun ki?"
"Gece birde yattım tamam mı? Alarm kurmuştum."
"Çok konuşma yürü."
Ayakkabılarımı giydikten sonra annemi öptüm.
"Dikkatli gidin"
Otobüs durağının karşımızda olması iyiydi. Hatta binadan çıkar çıkmaz gelen otobüs mükemmeldi.
Abimin elini tutup cama yaslandım. Bizden sonra binen iki kız hayranlıkla abime bakmaya başladı. Abimse bana bakıp gülüyordu.
"Abi sanırım şu iki kız bizi izliyor"
Abim gözlerini kaydırıp baktığında kızlar ellerimizi görüp homurdandı.
"Sanırım bizi sevgili sandılar.. Abi senin yüzünden beddua alıyorum ya!"
Abim saçlarımı karıştırdığında okula gelmiştik.
Ben lise üç abim ise lise dörttü. Seneye mezun olacaktı ve ben ayvayı yiyecektim.
Müdürün odasına girdiğimizde siyah saçlı genç olduğu her halinden belli olan bir adamla sohbet ettiğini görük.
"Biz yeni öğrencileriz sınıfımız için gelmiştik.."
"Yugyeom ve Dai değil mi?"
İsimlerimizi söylerken bilgisayarı inceliyordu.
"Dai senin dersin müzik şansına Bay Min'de burada onunla sınıfa gidebilirsin. Yugyeom sende benimle öğretmenler odasına gel oğlum."
"Teneffüste geleceğim" kafa sallayıp ultra genç öğretmenimi takip ettim.
Bir sınıfın önünde durduğumuzda ilk benim geçmem için yer açtı.
"Günaydın çocuklar."
Öğrencilerden kim olduğumuzla ilgili fısıltılar geliyordu. Kim olduğumla ilgili değil kim olduğumuzla ilgili.
"Ben Min Yoongi. Müzik öğretmeniyim. Yirmi yaşındayım ve evet öğretmenim çünkü staj görüyorum. Umarım iyi anlaşırız. Ayrıca yeni gelen bir arkadaşımız daha var.."
Adımı sorarcasına baktı.
"Ben Kim Dai. Bazı sebeplerden dolayı transfer olmak zorunda kaldım. Umarım iyi anlaşırız."
Öğretmen kürsüsünün önündeki sırayı işaret etti.
"Buraya otur Dai"
Kafa sallayıp oturdum. İlk defa bu kadar yakışıklı bir öğretmenim oluyordu.
Bana da izlemek kalıyordu.
"Ders işlemeyeceğim ilk günden ama bir sorum var.. Müzik denince aklınıza ne geliyor?"
Parmağıyla birini kaldırdı. "Adın?"
"MiNa. Müzik denince aklıma denizin ve balıkların uyumu geliyor."
Bir kaç kişi daha aklına gelen şeyi söylediğinde Taehyung adlı biri mantıklı bir soru sordu.
"Bizim aklımıza türlü şeyler gelir elbet ama ben sizin aklınıza geleni merak ettim Bay Min."
"Müzik denince benim aklıma kalbin ritmi gelir Taehyung. Çünkü ne müzikler vardır ki kalbin ritmini bozar. Ve biz onları dinlemeye bayılırız."