Özür Dilerim

22 4 5
                                    

Günler rutin bir şekilde devam ediyordu. Ev-iş arasında gidip geliyordum. Her sabah Esin ile kahve keyfi yapıyorduk.
Ömer Bey ile de o gece ile ilgili aramızda hiçbir konu açılmadı. Artık bana karşı daha ılımlıydı ki çoğu zaman zaten görmezden geliyordu. Bende bu durumdan pek hoşnuttum. İş dışında hiçbir şey konuşmuyorduk. Proje üzerine yoğunlaşıp işten başka bir şey düşünmüyordum. Toplantılara bende girip çıkıyordum. Eylül ile Melek'i bile zor görür oldum.
Bir gün A.K. İnşaat'ta toplantımız vardı. Ömer Bey benimde katılmamı rica etti. Memnuniyetle katılacaktım bu toplantıya.
Ömer Bey ile toplantı için şirketten çıktığımızda arkamızdan yine siyah bir araba geliyordu. Ömer Bey kimden, neden korunuyordu bilmiyorum ama bu durum canımı sıkmama ve daha çok merak etmeme neden oluyordu. Merakıma yenilerek sordum. "Neden, sürekli korumalarla birliktesiniz?" Bu soruyu benden beklemiyormuşçasına direksiyonu tutan parmakları sıklaştı, vücudu gerildi.
Sıkıntıyla bir nefes alıp verdikten sonra "Kolay bir iş yapmıyoruz. İhalelere girip çıkıyoruz. Fazla başarı da insanların her zaman hoşuna gitmiyor. Bu yüzden tedbir amaçlı kendimi korumaya alıyorum."
"Sizce yeterli mi? Size zarar vermek isteyen her türlü verebilir."
Nasıl yani der gibi suratıma bakıyordu."Mesela?"
"Mesela, ımmm..." Aklıma geleni söylesem mi, söylemesem mi bilemedim ama ok yaydan çıktı bir kere.
"Söyleyeceklerim için şimdiden özür dilerim Ömer Bey. Sonuçta sizin bir özel hayatınız var ve bu özel hayatınızda ne kadar çapkın olduğunuz biliniyor. Size gerçekten zarar vermek isteyenler bu özelliğinizden yararlanabilirler. Size bir kadın aracılığıyla sizin tahmin dahi edemeyeceğiniz şekilde size yaklaşabilirler."
"Bu o kadar basit değil Hira Hanım. Ben bir kadınla olacaksam eğer sadece benim istediğim, bana istediğim kadar yaklaşabilir ve bununda bazı kuralları ve bedelleri vardır." Sinirlenmiş miydi o? İstediği kişi istediği kadarmış. Pehh! Külahıma anlat sen onu. Daha yeni barda kolunda hatunla çıkıyordu. Sanki önceden mi tanıyordu onu. Konuyu daha fazla uzatmak istemedim.
"Anladım Ömer Bey." diyerek kapattım. Zaten peşimizde adamlarla bile bir yere gitmek yeterince beni tedirgin ediyordu.
A.K. İnşaat'ın önüne geldiğimizde durduk. Ömer Bey'in arabasını hemen adamlarından biri devraldı. Bizde şirketin toplantı salonuna doğru yönlendik. Toplantı salonuna girmeden önce tanıdık bir sesin bana seslendiğini duydum. Yan tarafa başımı çevirdiğimde bizim üst sınıflardan Erhan olduğunu gördüm. Üst sınıflardan olduğu için ders notlarında, projelerde bana çok yardımı olmuştu. Diploma notumun yüksek olmasında onun da etkisi çoktu.
Eski günlerdeki gibi "Beyonce" diyerek sımsıkı sarıldı. Eskiden de bana hep Beyonce derdi. Ben ne kadar kabullenmesem de Beyonce'a benzediğimi iddia ederdi. "Dur bakayım sana şöyle." Elimden tutup etrafımda döndürdü. "Görmeyeli ne kadar da güzelleşmişsin sen." Yine her zamanki modunda, neşeli, kıpır kıpır.
"Sende yine her zamanki formundasın maşallah, kıpır kıpır. Daha da bir yakışıklı olmuşsun." diye takıldık birbirimize.
"Seni burada görmek ne güzel."
"Evet iş toplantısı için geldik. Zaimoğlu'ndayım artık."
"Ooo, bundan sonra daha sık görüşeceğiz desene."
"Ee, sen burada mı çalışıyorsun?"
"Burası bizim aile şirketi canım."
"Ya bilmiyordum. İnşallah bundan sonra daha sık görüşürüz canım." dedim. Dedim ama yanımdaki adam yeter artık dercesine dikkati kendine toplamak için öksürdü.
"Canım bizim toplantımız var. Daha sonra kaldığımız yerden devam ederiz. Seninle konuşacak çok şey var."
"Zaten toplantınız bizimle. Bende toplantıdayım. O zaman toplantı da görüşürüz." dedi. Ömer Bey önümden önümden yürümeye başladı bende peşine takıldım.
Toplantı iyi geçmişti. Toplantıda notlarımı alıp, fikirlerimi sundum. Ömer Bey'i bile şaşırtmayı başarmıştım. Toplantı çıkışı Erhan'la yemek sözü vererek vedalaştım. Birilerine de ne oluyorsa surat beş karıştı.

***
Günler çok hızlı ilerliyordu. Ömer Bey'i çok fazla görmüyordum. Gördüğüm zamanlarda da bana karşı çok mesafeliydi. Proje ile ilgili sorularımı bile mail yoluyla kendisine soruyordum. A.K. İnşaat'taki toplantıdan sonra toplantılara da tek katılıyordu. Ömer Bey çoğu şeyi benden istemiyordu. Kendi işini kendi halletmeye çalışıyordu. Sanki benden kaçıyordu, ama niye ? Bilmiyorum bu şekilde daha ne kadar devam edebilirdik. Sonuçta ben onun asistanıydım.
Bu durum Esin'in bile dikkatini çekmişti. Yine bir sabah kahve içerken Esin, "Ömer Bey ile bir sorun mu var?"
"Yoo, bu da nereden çıktı?"
"Dün senin yanından ayrılınca Ömer Bey beni aradı. Bir kaç dosya istedi ama benim dikkatimi çekti. Önceden Ömer Bey bizi kendisi aramazdı. İstediği bir şey olduğunda Esra'yı yönlendirirdi."
Şaşırmadım doğrusu bu yaptığına, ama beni niye tutuyordu ki burada o zaman? Benim burada bu şekilde çalışmamın ne anlamı vardı? "Bilmiyorum Esin." dedim dürüstçe. "Bende anlayabilmiş değilim ama yakında çıkar kokusu."
Akşam çıkış saatime doğru Erhan geldi. Oysaki hiç beklemiyordum.
"Aa... Senin ne işin var burada?"
"Hoş buldum Hiracığım. Seni de görmek çok güzel. Bakıyorum da çok misafirperversin."
"Kusura bakma Erhan. Seni görmeyi beklemiyordum. Biraz zor bir gün geçirdim de. Tabiki de hoş geldin." dedim tokalaşıp öpüşürken.
"Akşam yemeği için seni kaçırmaya geldim. Sözünü unutmadın umarım."
"Yok tabiki unutmadım. Ömer Bey'e çıktığımı söyleyip hemen geliyorum."
Ömer Bey'in kapısına gelip kapıyı tıklatıp içeri girdim. "Ömer Bey, benimle bir işiniz yoksa ben çıkabilir miyim? Bir arkadaşım geldi de."
Yüzüme ifadesiz suratla bakıp "Tabi Hira Hanım. Artık sormanıza gerek yok. Saatiniz geldiğinde çıkın lütfen." dedi. Buna şaşırdım işte.
"Teşekkürler." deyip çıktım odasından. O surat neyse, sanki gece benimle yatmış.
"Erhancığım çıkabiliriz."
Çantamı da alıp asansöre ilerledik. Asansörü çağıran düğmeye bastıktan sonra beklemeye başladık. Benim kafamda bin türlü soru vardı. Bunları Ömer Bey'le konuşma vaktimiz gelmişti artık. Yoksa burada kalmamın da bir anlamı yoktu.
Erhan çenemi kaldırıp gözlerini gözlerime dikti. "Hira, bir sorun yok değil mi? Bugün seni dalgın gördüm."
Kendimi zorlayarak gülmeye çalıştım. "Yok canım iyiyim. Sanırım biraz yorgunum."
Anladım dercesine kafasını salladı. "O zaman bugün işimi seni biraz neşelendirmek." Her zamanki şımarık haliyle burnumun ucuna dokunarak içten bir şekilde gülmemi sağladı. Asansörde gelmişti. Kapısı açıldığında Erhan'da elini belime koyup nezaketen asansöre yönlendirdi. Arkasından çok şiddetli bir şekilde anlayamadığım bir kapı çarpma sesi duyuldu.

***
Erhan'la yemek çok eğlenceli geçmişti. Yemek boyunca eski günleri yad edip, bolca gülüp eğlendik. Okul zamanlarını çok özlediğimi farkettim. Tek derdimiz ders geçmekti.
Eve geldiğim de saat 22:00'yi bulmuştu. Pembe pijamlarımı giyip kendimi  hemen koltuğa attım. Aradan çok geçmeden kapı zili çaldı. Ağır adımlarla kapıya gittim. Bu saatte kimseyi de beklemiyordum. Kapı deliğine bakma gereği duymadan kapıyı açtım. Karşımda hiç görmeyi beklemediğim Ömer Bey vardı, karşımdaydı. Yıkılmışcasına bir elini kapıya dayamış bana bakıyordu. Yüzünde hiçbir ifade yoktu.
"Ömer Bey?"
Öylece yüzüme bakıyordu. "Beni içeri davet etmeyecek misin?"
"Kusura bakmayın Ömer Bey, sizi beklemiyordum. Buyurun." diyerek kapının önünden çekilip geçmesi için müsaade ettim.
Salonun ortasında arkası bana dönük duruyordu. Ağzından tek kelime çıkmıyordu. Bende arkasında bekliyordum. "Oturmaz mısınız?" dedim. Yavaşça yüzünü bana döndü. İfadesiz gözlerle bana bakıyordu, iyi görünmüyordu.
Korkuyordum, ellerimin içi terlemeye başladı. "Ömer Bey, konuşmayacak mısınız? Bu saatte burada ne işiniz var." Kendini L tipi kırmızı koltuğuma bıraktı. Bende oturdum yanına, beklenti içinde gözlerine bakıyordum. O gözler anlayamadığım bir çok duyguyu barındırıyordu. Sonunda ağzını açıp "Korkma benden." dedi. Fısıltı gibi çıkan sesimle "Korkmuyorum." diyebildim.
Ellerini birbirine kenetleyip biraz kamburlaşarak yere bakıyordu ve ağzından hiç beklemediğim o soru döküldü? "Erhan'la aranda ne var?"
O soruyu sorarken sesinde öyle bir tını vardı ki, adını iğrenir gibi telaffuz etmişti. Bu saatte benim evime gelip, bu şekilde bana soru sormaya hakkı yoktu.
"Siz hangi sıfatla bu saatte benim evine gelip bana böyle bir soru sorabiliyorusnuz?"
Benden beklemediği bir cevaptı ama artık karşısında eski Hira yoktu. Patronumsa patronluğunu bilecekti. Hele kaç gündür benim yüzüme bile bakmayan adam bana bunu soramazdı. Bir hışımla oturduğu koltuktan kalktı. Salonda bir oraya, bir buraya dört dönüyordu. Ne olursa olsun benim üzerimde hiçbir hakkı yoktu.
"Sanırım gitseniz iyi olacak." dedim.
Bir hışımla bana dönüp "Neden, Erhan mı gelecek." dedi.
"Git." diye bağırdım.
Ne olduğumu anlamadan birden beni duvara dayadı. Gözleri gözlerimde. O gözleri o kadar yakıcıydı ki. Kalbim ağzımda atıyordu. O kadar yakın duruyordu ki, konuşsak dudaklarımız birbirine değecekti o derece.
Fısıltı gibi çıkan sesiyle "Yapma bunu." dedi. Alnını alnıma dayadı.
"Neyi?" dedim bende fısıltı gibi çıkan sesimle.
"Bunu işte. Yakma canımı." Bu adam neler söylüyordu böyle.
"Ben bir şey yapmıyorum, sen yapıyorsun."
"Beni de bu hale sen getiriyorsun." Nefesi alkol hatta viski kokuyordu. Kendi kokusuyla viski kokusu karışınca ortaya harika bir koku çıkmıştı. Normalde alkol kokusundan tiksinirdim, ama bu koku şuan burnuma o kadar güzel kokuyordu ki. Allah'ım ben neler diyordum böyle.
Dudaklarıma bakıyordu. İkimizde nefes nefeseydik. Elleriyle ellerimi tuttu. Alnı alnımda, gözleri dudaklarımdaydı. Dudakları dudaklarıma kapandı. Ne olduğunu anlayamadım. O dudaklarımı talan ederken karşılık veremiyordum. Beklentiyle gözlerime baktı. Öyle bir öpüyordu ki bende karşılık vermeye başladım. Gözleri gözlerimde o kadar yumuşak, hassas davranıyordu ki gözlerim istemsizce kapandı. Dudaklarımdaki dudakların baskısı azaldı. Gözlerimi açtığımda yine ifadesiz suratıyla bana bakıyordu. Nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Baktı... Baktı... Baktı...
"Özür dilerim Hira." dedi ve arkasında nasıl bir enkaz bıraktığını bilmeden arkasına bile bakmadan çekti gitti.

" dedi ve arkasında nasıl bir enkaz bıraktığını bilmeden arkasına bile bakmadan çekti gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şaka maka bu da bitti.
Diğer bölümlerden daha uzun bir bölüm oldu.
Ömer ne yapmaya çalışıyor? Hira'yı kıskandı mı dersiniz?
Sizce bu yakınlaşma iş hayatlarını nasıl etkileyecek?
Ömer ve Hira'yı neler bekliyor?
Gelecek bölüm görüşmek üzere 😘😘👏

BENİM HİKAYEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin