Big Big World..

108 12 2
                                    

Herkese tekrar merhaba :D Bu bölüm cok da iyi olmadı ama üzgünüm. Bakalım yinede inşallah beğenirsiniz.

Iyi okumalar :D

...........................................

(Mert'in gözünden)

Amerika'ya gitmeyi hiç istemedim aslında ama babam ve annem bunun benim için(!) en doğru seçenek olduğunu düşünerek gönderdiler beni. 2 sene sonunda İstanbul'a geri döndüğüm gece o kadar şanslıyım ki bir anda yağmur yağmaya başladı. Sokağın başındaki iş arabaları yüzünden taksiyi içeri sokamayip sokağın başında indim. Çok ıslanmıştım. Tam o kilisenin önünden geçerken içeriden gelen hıçkırıkları duydum. Aklıma Elçin geldi. 5 sene önce kaybettim onu. Yağmurdan çok korkardı minik kardeşim. Neden yaptım bilmiyorum ama hemen kilisenin içine girdim. Yere çökmüş ağlayan bir kızla karşılaştım. Minyon tipli ama çok güzel bir kızdı. Karamel kahvesi saçları yağmurdan ıslanmış fakat o kadar güzel duruyordu ki o elbise bile saçlarının yanında sönük kalıyordu. Bembeyaz teninin uzerinde mini pembe bir elbiseyle peri kızlarını aratmayacak bir görüntüsü vardı. Ellerini gözlerine kapatmıştı, titriyordu elleri. Ağlamaktan kırmızılaşmış burnu ,yağmurdan korktuğunu ele veriyordu. Normalde olsa neden tanımadığım bu -güzel- kıza yardım edeyim ki? Etmezdim. Ama o an içimde hissettiğim o duygu bana

"Hey sen, iyi misin? " sorusunu sordurdu. Karşılığında ters ve titrek bir cevap aldım.

"Sen de kimsin? "

"Ben şey, adım Mert ama..." ama sen iyi misin diyecekken kesti sözümü küstah kız.

"Tamam Mert, git buradan. Rahat bırak beni. " dedi Neden ona kızdığım halde o lanet yerden çıkıp gitmediğime hala bir anlam veremiyorum ama gitmek yerine onun yanında olmamı söyledi içimdeki ses.                                          

"Ama ben sadece, dışarıda yağmur yağıyor ve sen, yani siz ağlıyorsunuz. Acaba yardımcı olabilir miyim diye..."  ah hadi ama neden lafımı kesip duruyor ki? Gercekten gideceğim şimdi.

"Gerek yok git dedim sana" diye bağırdı yine titreyen masum sesiyle. Sinirlenmiştim ama gidemiyordum işte. Gitmeyeceğimi anlaması için ben de ona bağırdım                           

"Bana bak kızım, bağırma da ne olduğunu söyle. Yardım etmeye çalışıyorum ve neden ağladığını anlatmadan da şuradan şuraya gitmem. "

"O zaman ben giderim. Kimseyi çekemem gece gece. " diyerek dışarı yöneldi. Elçin olsa gidemezdi. Tam çıkacakken gelen gök gürültüsünün sesiyle tekrar kulaklarını kapattı ve yere çöktü. O küstah -ama bir o kadar da güzel- kız için neden endiseleniyorum bilmiyorum ama koşarak yanına gidip

"İyi misin? " diye sordum.

Çok fazlaydı. Fazla korkuyordu. Onun yaptığı gibi yere oturarak başını omzuma yasladım. Kızın adını bile bilmiyorum. Salak Mert neden yaptın bunu?

"Şşşşt korkma"

Hızlıca nefes alıp verirken yavaş yavaş sakinlestiğini farkettim. Kahverengi boncuk gibi gözlerini bana çevirip

"Teşekkür ederim ama ben..." söz kesme sırası bendeydi

"Sen bana adını söyle lütfen"

"Ha, şey ben Damla"

"Damla, güzel isim"

"Teşekkür ederim" dedi hafifçe gülümseyerek. Ona kulaklığımın birini uzattım.

"Al bunu Damla"

"Neden verd..."

"Müzik,  korkmaman için" dedim ve Elçin'in korkmamak için bu şarkıyı dinlediğini hatırlayıp gülümsedim. Şarkıyı dinledik. Biliyordu bu şarkıyı.  Farkettim. Kalbinin normal ritmine döndüğünü sesini duymadığım zaman anladım.

Kulaklığımı bana uzattı ve bütün küstahlığıyla

"Yağmur durdu. Ben gidiyorum. Sağol" dedi. Yüzüme bile bakmadan. Kiliseden çıktığında onu izledim. Koşarak bir eve girmişti. Vay canına aynı mahallede oturuyoruz. Buna neden sevindim bilmiyorum ama içimdeki bu duygu güzeldi.

YağmurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin