Selamun aleykum çok değerli okuyucularım. Okuyucularım. Okuyucularım.. Yaa bayaa havalıymış bu.😍😏 Neyse. Okullar tatil oldu bu yüzden hepimiz çok mutluyuz değil miii? Bence öyle.. Ve hepimiz takdir aldı (almadı) Ya tamam almamış olabiliriz. Hem önemli olan ALLAHIN TAKDİRİ dimii😁 Bu bölüme taa sabahtan (aslında 12 çünkü 12 benim için sabah çaktırmayın) başladım yazmaya şuan da saat 12 yi 12 geçiyodu. Bol 12 li oldu bu yaa. Aaa bide bugün 12 haziran. Baya 12 li oldu bu. 😂😉 Neyse bayaa uzattım. Bölüm tamamen oruçlu ruh haliyle yazılmıştır bilginize. Ve iftardan sonra okursanız sizin için daha iyi😏. Bu arada daha erken yazacaktim bölümü ama ilham gelmedi. Benim suçum yok.
Kendinize iyi bakın selam ve dua ile.
Bol bol yorum yaparsanız beni bol bol mutlu etmiş olursunuz. Voteyi zaten söylemiyorum.. Neyse okuyun siz hadi.😂"Hoşgeldin onbir ayın su su su suu"
Derince bir ah çekti Elif ve ardından
"Ne zaman bitecek?"diye sordu.
Anlamaz bir halde "Ney?" dedim.
"Şu aksi hallerin."
"Ya ne diyosun ben burada acıkmışım. En çok da suya hasret kalmışım ne yapmamı bekliyorsun?"dedim sitemkar bir şekilde.
Ama susamıştım. Gerçekten susamıştım. Cidden susamıştım. Lâkin fazlasıyla susamıştım.
İnstagramda gezerken gördüğüm hoşgeldin onbir ayın sultanı yazısındaki su kelimesini görmek yarama tuz basmıştı.
Normalde de çok su içen biri olduğum için susuzluk beni bayağı zorluyordu. Hele de açlık..
"Ya istersen uyu biraz."
"Ya olmaz Elif uyuyamam. Gözlerimi kapatınca gözümün önüne lahmacunlar, pizzalar, patateler, köfteler geliyor. Bak yine canım çekti söylerken."
Uzun bir ah çekmesinin ardından "peki" dedi.
Telefonu odamdaki sehpanın üzerine bırakıp oturma odasına doğru yol aldım. Bugün çiçekleri sulamamıştım. Nerdeyse bütün odalarda çiçek bulunuyordu. Bu da annemin çiçek sevgisinden kaynaklanıyordu. Annem hep "Çiçeklere sevgi göster yoksa küserler." derdi. Ve ben bunu uzun yıllarca anlayamamıştım. Ta ki odamdaki çiçek solana kadar.
Uzun süre odamdaki yaseminlere bakmamıştım. Bu yüzden de solmuşlardı. Tekrar yeşertmeye çalışmıştım ama olmamıştı. Kalp kırıklığı da böyle değil miydi? Bir kez kırdın mı ne kadar yeşertmeye çalıştırsan da zordu solmuş bir kalbi yeşertmek. Zamanında yaptığımız küçük gibi görünen hatalar aslında ne kadar da çok zarar veriyordu. Kıymet bilmiyorduk.
Babam almıştı o yasemin'i bana. Ve ben solmasına sebep olmuştum. Sonradan tekrar bir yasemin almıştı. Şuan da ona gözüm gibi bakıyordum. Solmasına izin vermeyecektim. Aynı hata iki kez yapılmazdı.
Çiçekleri sulama işlemimi bitirdikten sonra mutfağa girdim. Dolabın kapağını açıp içindekilere bir göz attım ama dikkatimi çeken bir şey olmadı. Kapağı geri kapattım. Mutfak dolaplarını karıştırırken gözüme çarpan leblebi şekeri kutusunu elime aldım. Kapağı açtım ve o güzel görüntüye kendimi kaptırdım. Leblebi şekeri çok güzel şeydi vesselam.
Avucuma sığan kadar leblebi şekerini aldım ve tam ağzıma atacağım sırada duyduğum o tiz çığlıkla donakaldım.
"Ablaa ne yapıyovsuuun ovuçlusun sen?" diyen bir Mina kesinlikle beklemiyordum.
Hevesler çok güzel kursakta kalır vesselam. Yok olmadı bu. Yemekler çok güzel kursakta kalır vesselam.
Kursağımda bile kalamamıştı. Mina sağolsun. Böyle alarm gibi kardeşinizin olması bazen gerçekten hiç çekilmiyordu. Nedir benim bu yemek yiyememelerden çektiğim.
Geçenlerde de annemler gün yaparken yiyemediğim yaprak sarma şimdi de benim biriciğim leblebi şekeri. Hayat.. Hiç adil değilsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuksun Sen(Düzenleniyor)
EspiritualO, Gökkuşağına inanmayan, Dünya'yı sadece siyahtan ibaret sanan.. Hayat'ın düğümlerini bir bir çözmeye çabalayan, bazen hedefine ulaşan, bazen bocalayan.. Yuvasını kuş misali arayan... O, Yağız Alpay. Yeni yeni filizlenmeye başlayan bir karanfil. ...