05

2.9K 280 59
                                    

Yazdığım mektubu kitaplığımdaki en sevdiğim kitabın arasına saklamıştım.  Sonsuzluğun Sonuna Dek. Bu kitap son zamanlarda okuduğum bir kitaptı ve kitabı okuduğum zaman Chanyeol ile yeni tanıştığım zamanlardı. İstemsizce bana Chanyeol'u hatırlatıyordu.

Mallory ve Rider kötü bir çocukluk geçirmiş olmalarına rağmen sonra şans eseri karşılaşıyor ve yine birbirlerini buluyorlardı. Chanyeol'a geçmişte arkadaşlık eden, belki de onu koruyan kişi Seon Hwa'ydı.

Eğer Chanyeol, Seon Hwa'yı bu kadar seviyorsa, Seon Hwa mutlaka ona ve hayatına dokunmuş birisiydi.

Bu yüzden, onunla konuşmalıydım... 

Kendi cesaretimi topladıktan sonra şirkete gitmiş ve Seon Hwa'ya bir mesaj göndermiştim. Telefon numaramı bırakmıştım. Bana dönmesini umuyordum sadece.

-

Akşam olduğunda Seon Hwa bana mesaj atmıştı ben de ona buluşma yerini söylemiştim. Yarın onların şirketlerinin yanındaki yerde oturup konuşacaktık. Korkuyordum.  Sonsuza kadar olmak istediğim kişinin, sonunda bilinmesini sağlamak zorundaydım.

-

'' Merhaba, sizinle Chanyeol ile ilgili konuşmak istiyordum. ''

Masaya oturur oturmaz hemen giriş yapmak istemiştim. Fazla zamanım yoktu. 

Yüzündeki ani değişimi görmüştüm. Sadece korkuyu barındıran bir yüzdü.

'' Ben öyle birini tanımıyorum. ''

Sinir kat sayılarım yükseliyordu.

'' Hanımefendi boy boy fotoğraflarınızı gördüm nasıl tanımıyorum! ''

Kızgınlığım sesime de yansımaya başlamıştı.

'' Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. ''

Masadan kalkacağı sırada kolundan tutmuş ve oturmasını sağlamıştım.

'' Chanyeol, sizi çok seviyor. O hasta. Psikolojik bir hastalık geçiriyor beni siz sanıyor. Ona yardım etmek zorundasınız ''

'' Bırak seni ben sanmaya devam etsin. Beni görmek onda daha büyük bir yıkım yaratacak lütfen bırakın gideyim. ''

Gözleri dolu dolu masamdan kalktığı zaman korkmaya başlamıştım. Chanyeol'a  tecavüz eden  babası onu tehdit ediyor, korkutuyor olmalıydı.

Bu yüzden, Chanyeol'dan uzak durmak istiyordu. Sevdiği adamın başkasını kendisi sanıp sevmesine izin verecek kadar fedakar mıydı? Chanyeol'un güvenliğini istiyordu belki de.

Bu yüzden, sürekli şehir değiştiriyordu.

Seon Hwa, kötü biri değilse bunu yapmak benim için çok daha zordu. Seon Hwa da Chanyeol'u çok seviyorsa, bu vicdan azabıyla Chanyeol'un yanında kalmakta zorlanabilirdim.

Göz yaşlarım benden habersizce süzülmeye başladığında ne yapacağımı bilemez haldeydim.

Chanyeol'u seviyordum.

Onsuz kalamayacak gibi hissediyordum.

Bu kadar kısa sürede bu kadar yoğun duygular hissetmek benim aptallığımdı.

-

Akşama Chanyeol ile beraber korku filmine gidecektik ve ben şimdiden hazırlanmaya başlamıştım bile.

Anneme Chanyeol'un yaşadıklarını, Seon Hwa'nın annesi ile ilgili durumları anlatmıştım Bu yüzden yanımda bana yardım eden teyze olarak davranacaktı. Tecavüz olayını duyduğundan beri Chanyeol'a daha farklı yaklaşıyordu. Ve ikimize daha az karışmaya karar vermişti.

Ama günün sonunda onun haklı olduğu gerçeği değişmiyordu.

Chanyeol'un tamamlayıcısı, sevdiği kişi değildim ben. 

Sadece o gibi davranan, bir taklitçiydim.

Kuklaları kukla yapan o bez parçası mıydı yoksa kuklanın kendisi miydi? Ben başkasının yaşadığı hayatın kötü bir kopyasıydım.

Bundan etkilenecek kadar da acizdim.

-

Chanyeol ile mısırımızı almış ve en arkaya geçmiştik. Salon çok dolu sayılmazdı ama içeride insanlar da vardı. Filmin başlamasına daha vardı ve içerisi aydınlıktı.

'' Chanyeol, eğer ayrılırsak benim evde olmadığım zaman annemden benim en sevdiğim kitabı iste olur mu?  ''

Aniden söylediğimde Chanyeol bana bakmıştı.

'' Benden ayrılmak niyetinde misin şimdiden yolunu yapıyorsun? ''

Şakayla karışık sormuştu. Yüzünde hep en sevdiğim gülümsemesi vardı.

'' Güzel şeylerin güzel olmasının sebebi kısa sürüyor olması, Yeollie. Dediğimi yap bittiğinde en sevdiğim kitabımı oku. ''

'' En sevdiğin kitap ne? Sevgilimin en sevdiği kitabı bilmezsem ayıp olur. ''

'' Sonsuzluğun sonunda ''

''  Sonsuzluğun bile sonu var diyorsun demek Seon Hwa. ''

'' Keşke olmasa, Yeollie. Keşke, sonsuzluğun sonunda bile sana böyle yapışık olarak kalsam. ''

Ellerimi kollarına doladığımda dudaklarımda bir sıcaklık ve baskı hissetmiştim.

Yeol, beni öpüyordu.

Yumuşakça, hissetmek istercesine öpüyordu.

Elleri belime gittiğinde ne yapacağımı bilememiş ve ben de boynuna dolamıştım. Bir elimi de saçlarına çıkarıp karıştırmaya başladığımda

Ne kadar mutlu olduğumu düşünüyordum. Bu anı hiç bozmamayı istiyordum. Onu hissediyordum, sonsuzluğu, sevgiyi hissediyordum.

Dudaklarımda ondan bir parça kaldığında, birbirimizi hissedebilmenin ne kadar güzel olduğunu düşündüm. Chanyeol benden ayrıldığında uzunca bir süre gözlerimin içine baktı. 

'' Bizim elimizde Seon Hwa. İstersek, kendi mutlu sonumuzu yazar ve oynarız. ''

Ağlıyordum.  Chanyeol mutluluktan sandığında, acılar içinde kıvranıyor ve ne yapacağımı düşünüyor haldeydim.

Film başladı.

Korkmam gereken sahnelerde, en büyük korkumun film değil de bu çocuğu kaybetmek olduğunu anladım.

Ağlamam gereken sahnelerde, kendi halime ağlamam gerektiğini hatırladım.

Gülmem gereken sahnelerde, yüzümü hep güldüren Chanyeol'a baktım.

O benim film izlediğimi zannederken, ben yine hayatı kaçırdım.

Anın tadını çıkarmak yerine, hep ayrıldığımız o acı anı düşündüm.

Chanyeol'un bana nefretle bakışlarını düşündüm.

Korkunçtu, korku filminden daha korkunç.

Ağlamaklıydı, dram filminin sonundan bile ağlamaklı.

Yeol ise hala her şeyden habersiz mısırını yiyordu.

Seon Hwa ise Chanyeol için acı çekiyor olmalıydı.

Bu tabloda yeri olmayan tek kişi bendim.

CHANYEOL OC STORY - FREGOLI. ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin