1.4

2.7K 260 268
                                    

Eve gelir gelmez her şeyi annemle konuşmuştum. Daha fazla yalan, daha fazla sır istemiyordum artık hayatımda. Bıkmıştım, tükenmiştim. Sessiz yaşantıma geri dönmek istiyordum. İlk kez, Chanyeol'un oluşundan yorulmuştum ve beni tükettiğini hissetmiştim. Annem çok şaşırdığını, bir tecavüzcü oluşunun eksik olduğunu söylüyordu. Bu olayda hiç suçu olmayan annem ile durum değerlendirmesi yapmıştık. Zihnimi zorlamıştım.. Yeol, akraba olmamızı öğrenmemesi için uzak tutmuştu beni. Buraya kadar tamamdı. Ve, beni sevdiğini bu yüzden bu Fregoli olayının sonsuza kadar devam etmesini istediğini de söylemişti.

Hatırlıyorum da o gün giderken bana: 

'' Seon Hwa, seni her zaman seveceğim. '' 

Demişti. Yani beni, her zaman seveceğini bana zaten söylemek istemişti. Bu yüzden, Yeol'u suçlu bulamıyordum. Junmyeon, zaten her şeyin söylenmesi için çabalamıştı. Düşününce, yaptıkları her şey mantıklı geliyordu. Onlara kızmıyordum, kırılmıyordum. Ama, inandığım tüm doğruların yanlış olduğunu bilmek kötü hissettiriyordu...

Ne yapmalıydım? Zihnim bulanık, düşüncelerim beni aydınlığa çıkaramayacak kadar kuytuda kalmıştı. 

Üstelik, o adamla yüzleşmek istiyordum. Hayallerimi yıktığı için, Yeol'e yaptıkları için, Junmyeon'u yarıda bırakışları için kızgındım ona. Junmyeon, bir arkadaş gibi yaklaşmıştı bana. Derdini açmıştı, aşık olduğu kişiden bahsetmişti. Demek, o kişi bu kötülüğü ruhuna sinen adamdı. Benim, akrabam olan adamdı... 

Gecenin bir yarısı, düşüncelerimin ağırlığı ile boğuşuyordum. Bir gece daha sabretmeli, sabah erkenden o adamla konuşmaya gitmeliydim.

-

Şirketin kapısında,  Seon Jyuk Hon'u görmek için bekliyordum... İçeriye almıyorlardı tabii.

Keşke sabah, anneme buraya geleceğim ile ilgili bir şey söyleseydim diye iç geçiriyordum. Beni merak edecekti, üstelik şarjım yok diye telefonumu da almamıştım. Kesin, kötü bir şey yaptım diye düşünüp kendini yiyecekti. Şirketin kapısına oturmuştum.. Çok saçmaydı ama elimde değildi. Belki, öğle yemeği için dışarı çıkardı. Tek temennim buydu.

-

Üç saattir burada bekliyordum ve öğle saati çoktan geçmişti. Gelen giden yoktu. Bu sinirlerimi bozuyordu.

Aniden, acı bir frenle bir  taksi şirketin önünde durdu ve içinden oldukça kızgın görünen Chanyeol indi. Evet, kızgındı ve gözlerimin içine  bakıyordu. Eh, olacakları kabullenmiştim zaten.

Yeol, hızla yanıma ulaştığında sesini yükseltmekten çekinmemişti.

'' Annenle deli gibi seni her yerde arıyoruz. Hayır, burada olmayacağını düşündük... Çünkü, senin böyle bir aptallık yapmayacağına inanıyorduk. ''

Yeol'e sinirli değildim. Kırgın ya da kızgın da değildim. Benimle, ses tonunu yükselterek konuşması hoşuma gitmiyordu sadece.

'' Peki sen herkesin içinde bana böyle bir ses tonuyla bağırabilir misin! ''

İstemsizce, benim de sesim yüksek çıkıyordu ve etraftaki insanların dikkatini çekmeye başlıyorduk. Herkes, kafasını döndürüp bir kez olsun bakmayı ihmal etmiyordu. Bundan, hoşlanmıyordum.

'' Sen de bağırıyorsun! ''

'' Buraya geldim çünkü artık bıktım. Yalandan, düşünmekten, acıdan. Yüzleşmek istiyorum. Bu sadece seninle ilgili de değil üstelik. ''

'' Ben, boşuna mı uzak durdum senden! O adamla görüşmeni istemiyorum. O, şerefsizin tekiyle aynı yerde olmanı kabul edemem. Düşündükçe, çıldıracak gibi oluyorum. ''

CHANYEOL OC STORY - FREGOLI. ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin