1.3

2.7K 258 304
                                    

Sabah erken saatlerde annem ile beraber pastahaneyi açmıştık. Bugün hafta sonu olduğu için çok doluydu. Annemle tek başımıza bu kalabalıkla mücadele etmek zor olmuştu. Az kalmıştı... 2 saat sonra evimize gidebilecektik.

-

İşlerimizi hallettikten sonra annemle beraber eve doğru kol kola yürümeye başlamıştık.

'' O çocukla barıştın galiba. ''

'' Bilmiyorum, barışmayı isterdim. ''

Yeol ile ilgili konuşunca yine yüzüm düşmüştü işte.

'' Ne kadar seversen sev bir erkekten bahsettiğin zaman yüzünde güller açmıyorsa o doğru kişi değildir. ''

Yüzümde güller açtırmasa da, ondan bahsettiğimde mutlu oluyordum ki. Üzülsem de ağlasam da ondan geldiğini düşünmek beni mutlu ediyordu. Yine de ona bir şey söylememiştim.

Evimizin önünde Chanyeol'u görmeyi beklemiyordum. Bizi görünce yaslandığı duvardan doğruldu ve bize doğru yürümeye başladı. Yüzü gülüyordu.

'' İyi akşamlar, şey kızınızla beraber bir yerlere gitsek izin verir miydiniz acaba? ''

Yeol, beni görmezden gelerek direk annemle konuşuyordu. Annem bana kısa bir bakış attıktan sonra Yeol'u kafasıyla onaylamıştı. Annem içeri girdikten sonra ikimiz baş başa kalmıştık. En son, iki gün önce görüşmüştük. Şimdi ne diyeceğimi ve nasıl başlayacağımı bilemiyordum.

'' Biraz uzağa gitsek senin için sorun olur mu? ''

Yeol, gözlerini benden kaçırarak konuşuyordu. Bu, bir şeylerin karışacağının işaretiydi belki de.

'' Sorun olmaz. Nereye gideceğiz? ''

'' Otobüse bineceğiz ve o bizi nereye götürürse... ''

Bu fikir neden bu kadar güzel geliyordu ki? Bana doğru uzattığı elini sıkıca kavradım ve onunla birlikte yürümeye başladım. Acelesi var gibiydi ve biraz hızlı yürüyordu. 

'' Yeol, koşalım mı? ''

Sorumu duyar duymaz koşmaya başlamıştı. Onunla beraber koşarken esintili havayı hissediyordum. Ellerimiz hala birbirimizdeyken bilinmezliğe gitmek neden bu kadar tapılası geliyordu ki? Gülüyordu. Bu, gerçek gülümsemesiydi. Biliyordum. Ben de onunla birlikte gülümsedim.

Fazla koşamadan nefes nefese kalmıştık ikimiz de. Gözlerimiz birbirimize kenetli, nefes alış verişlerimiz hızlıydı.

Hiç konuşmadık. Yol boyunca, sanki ihtiyacımız olan tek şey bu sessizlik gibi davrandık. O ellerimi kavradı ve ben de mutluluğu hissettim. 

Otogara geldiğimizde Busan'a alınmış olduğunu görmüştüm biletin. Anneme söylemem gerekiyordu. Telefonumu cebimden çıkartacağım sırada konuştu Yeol.

'' Busana gitmeyeceğiz. İlk mola yerinde ineceğiz. Haber vermene gerek yok. ''

Neden, meraklanıyordum ki? İçimde kötü bir his vardı. Yine de ona uydum ve beraber  otobüse bindik. Ortalardaydı ikimizin koltuğu. Bilerek, cam kenarına geçmiştim.

Yeol, kulaklıklarını çıkardı ve birini benim kulağıma taktı. Christina Perri -Jar Of Hearts çalıyordu. Başımı, omzuna yasladım. Gülümsemişti.  Çene hareketinden anlamıştım.

'' Yeol, kötü bir şey olacağını hissetmeme rağmen yine de mutluyum. ''

'' Bundan sonra kötü bir şey olmayacak. ''

CHANYEOL OC STORY - FREGOLI. ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin