1- Cesur Kız

25 5 0
                                    

Ben Venüs. Merkür'den sonra Güneş'e en yakın olan gezegen. Benim Güneşim 6 ay önce söndü. Babam bir katilin elinde söndürüldü. Nasıl yapmıştı bunu babama? Koskoca güneşi nasıl söndürebilmişti? Beni nasıl güneşsiz bırakabilmişti? Hala yakalanamaması içime koskoca bir kor parçası düşürüyordu sanki.

Başımı sıraya yasladım. Yine gözlerim doluyordu. Derin bir nefes aldım. Babamın yanına en kısa zamanda gitmek istiyordum. Annemin üzülüp üzülmemesi umrumda değil. Yalnızca babamı özlüyordum işte. Annemin varlığı da yokluğu da aynıydı benim için.

"Venüs! Uyan lan hoca bakıyor." dedi Ömer fısıldayarak. Başımı koyduğum sıradan ayrıldım. Ömer hayatıma anlam katan, eğlenceli ve kardeşim yerine koyduğum biriydi. En zor günlerimde yanımda olan hep oydu. "Sağol." dedim ve derse döndüm. Kimya dersinin geçmesini beklerken hala babamı aklımdan atamamıştım.

"Venüs! Daldığın yerden çık ve derse dikkatini ver!" diye bağırdı cırtlak sesiyle. Sesi beynimi tırmalarken tahtaya bakıyormuş gibi yaptım. Ve anında zil çaldı. Hocaya attığım bakış en anlamlı bakışlarımdandı. 'Bak zil çaldı ve hiç dersi dinlemedim.' diyordum adeta. O da bana 'Görüşeceğiz.' adlı bakışını atıyordu. Umrumda mı? Hayır.

"Ömer ben okuldan kaçıyorum. Geliyor musun?" dedim. Biraz daha burada kalırsam kafayı yiyebilirdim. "Tabii ki geliyorum. Seni bu halde yalnız bırakamam. Yüzünden belli oluyor kötü olduğun. Nereye gidiyoruz." dedi. İşte bu çocuğu bu yüzden seviyordum. Her şeyimi anlıyordu.

"Tabii ki de tepeye." dedim. Zehir Tepesi... Kafa dağıtmaya her zaman oraya giderdik. Çantaları alıp hocalara fark ettirmeden okuldan çıkmayı başarabildik. Ömer'in motoruna atladık ve sonunda tepeye varabildik. Eğimli, virajlı ve çakıllı yoluna rağmen çok güzel bir yerdi. Tüm tepe ayaklarımızın altındaydı... Sonra sağ taraftaki çocuğu gördüm. Derin derin şehri izliyordu. Simsiyah saçları ve saçlarıyla inadına uyumlu simsiyah gözleri vardı. Nasıl fark etmemiştim buraya gelirken?

Ben derin derin onu izlerken birden gözlerimin tam içini yakaladı gözleri. Bu güzel bakışlı adam kimdi? Bakışlarıyla beni esir alan adam kimdi?

Atakan'dan

Zehir tepesinden tüm şehri izliyordum. Bulutlu hava şehre bir kasvet katıyordu. Böyle havaları severdim. Tam dalmışken toprak yoldan bir motor sesi geldi. Bir çocuğun arkasında, siyah saçlarıyla bir kız geliyordu. Motordan indiler. Çocuk direk olarak bana garip garip bakarken kız öylesine dalgındı ki beni ve arabamı en ufak şekilde bile fark etmemişti.

Güzel bir kızdı. Bir kıza bakarken ilk defa onun ölü bedenini hayal etmemiştim. Aksine sonuna kadar güzelliğini fark etmiştim. Gözlerimi tekrar ayaklarımın altında olan şehre çevirdim. Yakalanmamak için değiştirdiğim şehirlerin en güzeli buydu. Yakında buradan da gidecektim. Yalnızca bekliyordum. En son öldürdüğüm adamda çok temiz çalıştığımdandı bu rahatlığım.

Bir süre uzaklara daldım. Kıza tekrar bakma isteği gelmişti içimden. Yavaşça başımı çevirdim. Sonra birden siyah gözleriyle buluştu gözlerim. Başını çevirmedi. Cesaretini sevmiştim. Cesaret en önemli duyguydu şu hayatta. Ne sevgi ne de başka duygular. Hepsi anlamsızdı. İçimdeki o ses bu kız senin olmalı diyordu. Cesaretiyle onu alıp eğitecektim. Onu da avcı yapacaktım. Evet,bunu yapacaktım.

"Seni bulacağım. Ve benim olacaksın, cesur kız."

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin