ALMİRA
Hastaneden çıkmıştık.Eve doğru yola koyulduk.Alaz benimle çok ilgileniyordu.Ama ben ilgilenmesini istemiyodrum. Ayrılmasi zor olacaktı. Sonuçta ortada yaşananlar ve daha da yaşanacaklar vardı ve ben Alaz'ı hiç üzmek ve yıpratmak istemiyordum. Eve vardık.
"Alaz istersen sen git biraz dinlen tüm gece benle uğraştım.Yarın da izinlisin." dedim.
"Yok yok ben yorulmadım.Hem ben sizi nasıl yalnız bırakayım." dedi, son derece ilgili bir şekilde.
"Git Alaz git ikimiz birbirimize zarar veriyoruz." dedim gözlerim dolmaya başlarken.
Alaz büyük bir hiddetle gitti .Ardından sadece gözyaşlarım ve kalbimde bir acı kaldı. Ağlamaya başladım. İkimizin iyiliği için ben kendimi feda ettim. Sırf o sana zarar vermesin diye.
Telefon çaldı.O arıyordu.Berk arıyor yazıyordu.Telefonu açtım.
"Ne istiyorsun ne? "
"Sana neler yapabileceğimi gördün,Alaz 'a bin katını yaparım."
"Alaz'la ayrıldık."
"Aaa ne kadar üzüldüm bilemezsin , ispatla o zaman."
"Nasıl ispatlayacağım?"
"Yarın sana mesaj atacağım kafeye gel, Alaz 'ı çağır ve onun gözleri önünde beni öp."
"Ne saçmalıyorsun sen ? Ben böyle bir şey nasıl yaparım?"
"Eğer Alaz'ın yaşamasını istiyorsan yapacaksın."
"Tamam Allah in cezası."
Dedim ve kapattım.Bunu yapmak zorundaydım.Alaz için her şey. Ben tüm bu olup bitenleri düşünürken bir telefon geldi.Bu telefon Gizemdendi .Gecenin bu saatinde ne istiyordu.Merakla telefonu açtım.
"Alo."
"Alo merhaba Almira Hanım ben Gizem , haber vermek için aradım ne de olsa sizin asistanınız diye düşündüm."
"Ne oldu Alaz ' a bir şey mi oldu?"
" Telaş etmeyin , istifa mektubu yazmış bana fotoğrafını attı bir de yarın İstanbul ' dan gidiyormuş."
"Ne ?"
Bunu duyduğum zaman canım yandı. Hemen koşarak Alaz ' ın yanına gittim.ALAZ
Almira ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum, beni seviyor mi sevmiyor mu? Kafamı karıştırıyor. Sanırım İstanbul ' u terk etmem gerekiyordu. Artık buralardan gidip kendime yeni bir düzen kuracağım.
Telefonum çaldı aniden.Arayan Burak ti.
"Alo Ayaz nasılsın napıyorsun halloldu mu?"
Burak benim en yakın arkadaşımdı ve her şey den haberi vardı tabiiki de .
"Ben İstanbul ' dan ayrılıyorum."
"Ne , saçmala sen oraya ne hayallerle gittin.Ne oldu yine şu Almira meselesi mi?"
"Ben deniyorum , yardım etmeye çalışıyorum iyi davranıyorum iyi bir asistan olmaya çalışıyorum ama o yardım etmemi istemiyormuş gibi."
" Belki kızın bir derdi vardır yani ..."
Tam konuşurken kapı çaldı."Burak ben seni arayacağım şimdi kapı çaldı."
Dedim.
Kapıyı açtım ve karşımda onu gördüm.
"Alaz " dedi ağlayarak boynuma sarıldı.
"Gitme Ne olursun ben ..." dedi ve ağladı benim ellerim boşta kaldı ne yapacağımı şaşırdım.Ben de ona sarıldım.Kokusunu içime çektim.
Elimle yüzünü okşadım.
"Bak ben sana yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama sen bana hiç olmuyorsun."
"Ama , o sana zarar verecek Berk sana zarar verecek."
"Korkma bana hiç kimse zarar veremez."
"Ama o beni aradı az önce tehdit etti. "
"Gel içeri , hadi konuşalım."
İkimize birer kahve yaptım.Kahveyi içtik hiç konuşmadan sonra omzuma yattı ve uyuduk . Hayatımın en huzurlu gecesiydi .Sabah, bir çift boynumdaki ellerle uyandım. Yavaşça dürttüm. "Kalkman gerekiyor, başına geçmen gereken, bir şirket var." Mırıldanıp uyumaya devam etti. "Uyanmazsan, uyandıracak yöntemler biliyorum." dedim. Yine, ağzında birşeyler geveleyip, uykusuna devam etti. "Son uyarım," dediğimde bile tınlamadı ve ben boynundan gıdıklamaya başladım. Gözleri fal taşı gibi açıldı. "Y-yapma ya! Yapmasana! Tamam! Dur! P-pes ediyorum!" deyince bıraktım. "Hadi kalk bakalım, uykucu." Gözlerini ovuşturup yataktan kalktı. "Arabamla geldim zaten. Gideriz yani ne acelesi var ki?" deyince, "Sizin asistanınız olduğunuza göre, sayın Almira hanım (!) saat 11.00'de sizin için sanırsam çok önemli olan toplantınız var." deyince gözleri mümkünmüş gibi daha da çok açıldı. "Eyvah! yandım ben! Cayır cayır hem de!" Bir sağa, bir sola gidip geliyor ayakkabısını giymeye çalışırken, yere kapaklanıyordu. "Yavaş, yavaş!" elinden kaldırmaya çalışırken o anki şaşkınlık ve heyecanla elimi çekince bu sefer bende yere kapaklandım hem de yere değil Almira'nın üstüne! "Off ya of! Bütün aksilikler bizi buluyor!" diye söyleniyordu. Üzerinden yavaşça kalkıp kalkması için elimi uzattım. Elimi tutup ayağa kalktı. "Hadi, gidelim."
Araba yolculuğundan sonra, şirkete varıp koştur koştur şirkete vardık. Saat 11.10'du. Toplantı salonuna vardığımızda içeri girdik. "Hoşgeldiniz! Geç kaldığımız için çok özür dileriz, inanın ki geçerli sebeplerimiz vardı." Özür dileyen bakışlarını adamlara yöneltirken, bir kız, "İnsan sorumlu olamayınca demek ki" deyince Almira yumruklarını sıktı. Bir adam, "Önemli değil Almira'cığım, geç otur karşıma," Tek boş olan koltuğa Almira oturdu ve ben de mecburen esmer kızın yanına oturdum. Süzen bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ama dönüp bakmadım.
"O zaman anlaştık!" deyip el sıkıştı Almira ve adını hala bilmediğim adam.
"Anlaştık!"
"Odamda imza işlerini görüşürüz!"
Biz tam gidecekken, toplantıda ki kız, "Hey! Sen!" diyerek beni gösterdi. "Ben mi?" dedim anlamazca. "Evet akıllı sen." Bu kızdan negatif elektrik almıştım. Belliydi. "Adın ne?" diye sordu. "Seni ne ilgilendirir?" diye atladı Almira çatık kaşlarla. "Çok ilgilendirir canım." Bana dönüp tekrar, "Adın ne?" diye sordu. "Eben!" diye yanıtladı Almira. İçimden kahkaha attım. "Adın ne?" diye sordu tekrar. "Robot gibi ya, adın ne diye soruyor, bozuk plak, ne olacak!" diye fısıldadı ama ben duymuştum ve kısık sesle güldüm. "Hadi gidelim, imza atmam gerek ve asistanımsın sen yani yanımda olmalısın!" deyip çekiştirmeye başladı beni. Kız öylece kalırken yarı yolda durup arkamı döndüm ve "Alaz. Adım Alaz," deyip göz kırptım. Kız memnun olmuşçasına sırıttı ve sinirden köpüren bir Almira ile karşı karşıya geldim. "Alaz sen ne yaptığını sanıyorsun? Bu da neyin nesi? Sana inanamıyorum ve şu an çok saçmalıyorsun!" dedi. "Kız ismimi sordu sadece. TC'mi falan sormadı. Sakin ol," dedim. "İnadıma mı yapıyorsun anlamadın ki?" dedi. "Hayır. Sen abartıyorsun!" dedim. "Ben imza atmaya gidiyorum!" deyip hiddetçe ayrıldı yanımdan. Bende duvara yaslandım.
"Sen Alaz mısın?" dedi yanıma gelen iki kaba kişiden biri. Bugün de ne çok vardı adımı öğrenmek isteyen. "Evet de sen kimsin?" dedim. Daha az şişko olan kafa işareti verip, bana yumruk atmaya başladılar. "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" Bana kafa atıp yere düşürdüler ve tekmelemeye başladılar. Bense, sadece kafamı ellerimle koruyabiliyordum.
Yeni Bölümde Görüşmek Üzere! Yorum yapmayı unutmayın! Vote de bekleriz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH TOZDAN DÜŞLER
Teen FictionAcı bir kayıptan sonra, işe odaklanmış genç bir kız. İstanbul'a ilk defa gelmiş bir erkek. Patron, asistan ilişkisi olarak mı devam edecek? Yoksa, kelebekler özgür kalacak mı? HERGÜN YENİ BÖLÜM, YAYIMDA!