Yaklaşık iki dersttir uyurken dürtükle uyandım. Büyük ihtimalle Buğra olduğu için 'ne var be?' diye kiriyecektim ama karşımda okulun müdürü Hulusi bey vardı ve lafımı ağzıma tıkıp gülümsedim.
"Buyurun hocam?"
"Okula yeni gelen üç kız kardeşin var ve senin ilgilenmeni istiyorum."
Al işte en sevmediğim iki şey:
1-) Öğretmenin sana verdiği gereksiz görev.2-) Öğretmenin herkese kardeş demesi. Nerden kardeşiz loo?
"Tabi hocam etsin. Zaten yeni insanlar görmeye bayılır."
"Bu iyi Işıl kızım hadi seni götüreyim."
"Bo oyo osol kozom. Bıktım bu öğretmenlerden. "
Hulusi beyin peşinden odasına gittim. Dediği gibi 3 kız vardı. Birisi siyah deri koltuğun üzerine bacak bacak üstüne atmış oturuyor. Ve hocanın geldiğini gördüğü halde istifini bozmuyor. Aptalın malı.
Diğer ikisinin ikiz olduğu o kadar belli ki. Deniz mavisi gözleri kahverengi kıvırcık saçları vücutları ve neredeyse boyları... Galiba tek farkları sağdakinin siyah kemik gözlükleri.
Sağdaki gözlüklü kız elini uzattı ve "Ben Maya." dedi.
"Ben de kabartma tozuyum. Selam. " dedim ve güldüm.
Hepsinin "senden tiksiniyoruz.' bakışlarını görmezden gelerek diğerlerini sordum.
Diğer ikizin adı 'Alya' ve koltuğa yayılan saçlarının boya olduğu belli kahverengi gözlü ablanın adı da 'Tuğçe' imiş.
Hepsine bende 'Işıl Duru' dedikten sonra cool cool yürümeye başladım. Ağzımla çaktırmadan fon da yapıyordum. Ta ki köşeyi dönene kadar.
Köşeyi dönerken birine çarptım. Ve tabi ki dizilerdeki veya da kitaplardaki gibi beni tutup burun buruna üç beş saniye bakışmadık.
Ben yeri boyladım. Ona hiçbir şey olmamış. Tam popomdaki acıyı yeni yeni hissetmeye başlamıştım ki bir el uzandı bana . Gözümü dikmişken elini 'tutsana kardeş' diye sallayıp çarpık bir şekilde gülümsedi.
Olabildiğince zarif bir şekilde kalkıp teşekkür ettim ve arkamı döndüm kızlarla gitmek için.
"Mert."
"Pardon?!"
"Adım diyorum Mert." diyip elini tekrar uzattı.
Uzattığı elini tutup ben de 'Işıl Duru' seç beğen kullan dedim ve sevimli bulduğum bir tebessümü yüzüme yerleştirdim.
"Şey ben sınıfımı arıyorum tabii yardım edersen daha kolay okulu gezerim. Ne dersin? "
"Kızlara da ben gezdireceğim gel istersen."
"Bölüyorum ama tüm gün sizi mi bekleyeceğiz?" diyen Alya'ya bakıp önüme döndüm ve yürüyün dedim.
İlk önce en alt kattaki spor salonunu, soyunma odalarını, buz pateni için olan ayrı bölüm, revir ve yarı olimpik yüzme havuzunu gösterdim. Sonra onun bir üst katına ses yalıtımlı büyük ama kimsenin kullanamadığı kütüphaneyi.İkinci katın bir kısmı öğretmen odası ve idareye aitken diğer kısımlarında hizmetliler ve palet, boya, fazladan sıra falan varken karşısındaki odada dekor malzemelerinin olduğu ama kimsenin girmediği bir köşe vardı. Üçüncü kat sadece 'resim' bölümü seçenlere özeldi. Dördüncü katta yani en son kat 'müzik' seçmiş akıllılara aitti. Akıllı diyorum çünkü sadece 4 piyano vardı. Gerisini siz düşünün.
Anlatma işi bittikten sonra bir ders izinli olduğum için kantine gittim. Kantin okuldan ayrı bir binaydı. Bir sandviç ve bir soda aldım. Yemeye başladım. Kantin neredeyse doluydu. Yeme işim bitince telefonumu çıkarıp rastgele bir müzik açtım. Şansım o ki gelen müzik

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNBOZAN
HumorBuğra... Kimseyi umursamayan duyguların hayatında gram yeri olmayan ruhsuz bir oyunbozan Işıl... Delidolu kafa yapısı ve komik tavırlarıyla bazılarının deyimiyle işe yaramaz bir kız Anne babaları yıllarda arkadaş olan Işıl ve Buğra her an bir aradad...