Alice'den.
Gözlerimi zorlanarak açtığımda kendimi dağılmış bir odada buldum. Yere yığılmış vaziyetteydim. Neler olduğunu önce hatırlayamadım. Ağlamaltan beynim durmuştu. Yapbozun parçaları yavaş yavaş yerine oturduğunda, hafifçe başımın döndüğünü hissettim. Yataktan destek alarak ayağa kalktım. Kapıya doğru yürürken yalpalıyordum. Sanki arka arkaya 3 şişe içmişim gibi hissediyorum ama bu çok tuhaf. Yani tıpta da bunun imkanı yok, çünkü o kadar içersem ölürüm. Yani kalbime dokunur. Zaten şu son olaylardan sonra kalp krizi geçirmezsem iyidir. Her neyse. Kapıyı açıp dışarıya bakındım. Kimse yoktu, sesde gelmiyordu. Yine yalpalayarak merdivenlerden indim. Herkes sessizce oturuyordu, birbirlerine bakmıyorlardı bile. Louis yine yoktu. Yanlarından geçip bahçeye ilerlerken Niall'ın omzuna hafifçe dokundum. Ağzımı oynatarak "dışarı gel" dedilten sonra dışarı çıktım. Niall yanımda durup eve endişeli bir bakış attı.
"Kavga mı ettiler ?"
"Kim ? Ne kavgası canım ?"
"Zayn'in yüzünü gördüm Niall." Dedim umutsuzca. Kavga etmiş olmaları..ne bileyim, saçmaydı.
"Of, tamam. Pes ediyorum. Doğru, kavga ettiler."
"Ne zaman ?" Tamam, belkide saçma değildi. Sonuçta ortada 'olmaması gereken' bir durum vardı.
"Çok olmadı. Yarım saat kadar önce." Dedi eve tekrar göz ucuyla bakarak.
Ben baygınken. " Neler oldu ?"
Cevap vermek istemiyor gibi bir hali vardı. Kaşlarımı çattım. Eğer birşey olduysa, bu beni de ilgilendirir. Bana söylemesi gerekiyor. Ama o bunun yerine eve bakıp duruyor. Simirlerim bozuldu ve en sonunda bağırıverdim. "Niall !"
"Lou odasına gittikten sonra, Zayn de kalkıp peşinden gitti. Kapının çarpıldığını duyduk. Sonra bağırışlar. Birşeyler yere düşüp kırıldı sanki. Sonra tekrar kapılar çarpıldı. Sen aşağı inmeden 5 dakika kadar önce de Zayn aşağı indi. Yüzündeki morluğu görünce kavga ettiklerini hepimiz anladık zaten."
"Ona vurmuş mu ?" Dedim fısıldayarak.
"Açıkçası ben de karşılık verdim. Sonra beni odadan kovdu zaten." Bu ses Niall'a ait değildi. Zayn onun arkasında duruyordu. Başımı iki yana salladım. "Bunu istemiyorum. Benim yüzümden bu evde kavga gürültü istemiyorum." İkisini de bahçede yalnız bırakıp eve girdim. Kalbim sıkışmıştı. Nasıl yürüyebildiğimi bilmiyordum. Bana sesleniyor olmalılardı ama tek duyduğum bulanık bir ses kalabalığı ve fısıltılardı. Odama geldiğimde ayaklarım artık beni taşımaz olmuştu. Yere yığıldığımı hissederken hatırladım. Yalnızca. Hatırladım.
***"Seni sevmeme izin verdin ya, bu herşeye yeter."
"Beni sevme. Sevilecek neyim var ki ?"***
***"Sonsuza kadar birlikte olacağız. Seni asla bırakmayacağım."
"Seni seviyorum."***
***"Lütfen beni dinle. Biliyorum inanmayacaksın ama sadece dinle."
"Tamam."
"Düşündüklerinde haklısın. Ama yine d- Tamam mı ?"***
Lanet. Bu diyalogları neden hatırlıyorum ki ? Karanlığın içinde nereye gideceğimi bilemezken, bunları hatırlayıp yönümü iyice kaybedeyim diye mi ? Evet, kesinlikle sebebi bu. Ve öyle de oldu. Yönümü kaybettim. Bana yardım edebilecek tek bir kişi vardı, o da şimdi çok uzağımdaydı.
Louis' den.
Saçlarımı salakça karıştırıp odada sendeleyerek volta atmaya devam ettim. Yaptığım başka birşey yoktu zaten. Onu düşünmekten başka. Ama onun kalbi hasta.. Benim yüzümden ona birşey olursa kendimi affetmem. Yatağın kenarına oturdum. Bana bir keresinde üzgün olduğunda kendini karanlıkta hissettiğini anlatmıştı. Yıllar önce. Çocukken. Masumken. Şimdi onu üzerek karanlıkta kalmasına sebep oluyorum. Ve o karanlıktan korkar. Özellikle de yalnızken ..
Bu bölüm biraz kısa oldu sanki ama affedin nutellalarım :-\ Bu arada niye diğer hikayelerime bakan yok ? Kırılırım ama ;-) Sizi seviyorum ! <3
