-Senden bunu hiç beklemezdim. Bu kadar basit hatalar ile nasıl olur da suçluları kaçırırsın Selim! " müdür birden ayağı kalkıp arkamızda kalan camı işaret etti. Kafamı çevirdiğim de koridorda ağlayan bir kadın ve omzuna başını yaslamış küçük bir kız çoçuğu vardı.
-O kadının kocası yani mahalle muhtarı şu an onların elinde.Bütün biriktirdikleri para ve altınlarını kocası ile birlikte almışlar. Siz de biliyorsunuz ki, bu adamlar bir borç için o adamı yanında tutmazlar. Muhtar , onlar ile ya işbirliği içerisinde, ya da zorla kaçırıldı. Bunu anlamak içinde elinizde olan fırsatı kaçırdınız Selim Komiser ! " Selim birsey demeden sadece kafa sallamakla yetiniyordu.
-Dosyaları elinizden aldım Selim Komiser ! Artık bu dosya ile , Musâb Âmir ilgilenecek ! " beynimde yankılanan sesi yanlış anlamış olamam diye tekrar ve tekrar kulak kesiliyordum. Selim bu dosya üzerinde tam bir ay'dır çalışıyordu. Şimdi ise bana mı verilmişti bu vâzife? Selim'e döndüğüm de hiçbir tepki vermiyordu. Ne şaşırmıştı ne de üzülmüş bir hali vardı. Kendimi kötü hissetmemden ötürü cevap verdim.
- Müdür'üm Selim bir aydır bu dosyanın üzerinde çalışıyor. Benden daha çok bilgisi var bu olay ile ilgili.Bari beraber idare edelim, belki de en iyisi böyledir ? " çenesini sıvazlaması düşündüğünü işaret ederken, Selim yapmacık bir sekilde kaşlarını çatmış bana işaretler yapıyordu.
-Peki dediğin gibi olsun Âmir. Ama bu işi, erkenden çözeceksiniz. Anlaşıldı mı !
-Anlaşıldı Müdür'üm !
-Şimdi çıkabilirsiniz. " önünde duran birkaç dosyayı alıp dışarı çıktık.
-Ne yaptın Musâb? Sana vermişti ne güzel. Neden beni aldın yanına?
-Ooo.. Ne o Selim Komiser, Siz Amir'inize karşımı geliyorsunuz acaba? Ne o sıkıldın mı artık benden? " ufak bir tebessüm edip cevap verdi.
-Saçmalama be oğlum.. Olur mu hiç öyle şey. Sen benim ailem ,hatta kardeşimsin.
-O zaman ne yapıyoruz? Şu hain köpekler dışarı da daha fazla sürtmesin diye yakalamak icin planlara koyuluyoruz Komiser Bey! Omzuma hafifçe vurup tebessüm edecekti ki birden yarıda kesilmişti. Baktığı yöne baktığım da küçük kız annesinin gözyaşlarını silmeye çalışıyordu.
"Musab'ım Kaaç !"
...
"Ben iyiyim Anne. Artık ağlama lütfen. Geçen gün ki yaptığın merhemi yine sürersen, hemen iyileşirim ben.."
...
Omzuma dokunan el ile birden irkilmiştim.
-Musâb! Hişt duymuyor musun
beni !
-Ha ? Hı hı evet. Selim Sen Çarşı'ya, çatışdığınız yere çocukları yolla oranın emniyetini alsınlar hemen. Birşey olursa ben odamdayım." başı ile onayladıktan sonra, koridordan ayrılıp odama girdim. Masam da duran bir kaç ajandayı diğer kitapların yanına koymaya başladım.
" Tüm gün o odun ile arkadaşlarınla birlikte askercilik oynuyorsun öyle degil mi ? Büyünce sende o boş beleş etrafta dolanan askerler gibi olmayı hayal ediyorsun !.. "
...
"Sen şimdi görürsün ! "
...
-Yeterrr! Yeterrr ! sus.. sus artık.. Suuussss!..
dinlemek istemiyorum seni !" gözlerim dolmuş ve derin derin nefes alıp vermeye başladım. Kendime geldiğimde camdan koridoru izlemeye koyuldum. Çok şükür ki kimse duymamıştı. Başımı ellerimin arasına alıp, herşeyi düşünmeye koyulmuştum ki , tıklatılan kapı sesi sessizliği bozmuştu. Başımı kaldırdığım da Annem masamın karşısında ki sandalyeye oturmuş beni izliyordu.
-Oğlum! Ne bu halin? Ağladın mı sen? " Elinde ki çantasını masaya bırakıp yanıma geldi. Onu telaşlandırmamak için ;
-Hayır Anne, sadece..bugün cok fazla yoruldum..Hem de çok fazla Anne..Sırtladığım tüm yükler gitgide belimi bükmeye başladı.." diye cevap verdim. Annem elimi eline alıp ;
-Ah Benim Musâb'ım.. Eğer ki bahsettiğin sey vâzifen ise, belinde duran onca kurşundan daha ağırdır verdiği yük. Belini büküyor ise, illaki doğrulacağın bir vakit bahşedilecektir sana. Sadece sabretmen gerek. " Tebessüm edip elini sıkı sıkı tuttum.
-Bugün de Necip Efendi'nin dükkanına saldırmışlar. Senin haberin var mı oğlum?
-Evet Biliyorum. Selim oradaydı. Ama artık ben ilgileneceğim O dosya ile.
-Neden ne istiyorlarmış o masum insanlardan . Bu bir ay'dır dağıtmadıkları dükkan kalmadı.
-Bende bir bilsem Anne. Ah bir bilsem !.." kapı yeniden tıktıklandı ve yunus elinde bir kağıt ile içeri girdi.
-Amir'im! İşler karış-
-Anne bize biraz izin verir misin? Bir dosya hakkında görüşeceğiz de. "Annem masa da duran çantasını eline aldı.
-Bende Makbule ile çarşıya gideceğim zaten oğlum, siz oturun. Hadi Allah'a emanet ol. " Tebessüm ettikten sonra dışarı çıktı.
-Oğlum daha kaç kere söyleyeceğim size! Annem burda iken ne diye yanımda anlatmaya çalışıyorsun !
-Amir'im! Acil olmasa söylemeyecektim ama.. Bu notu çarşıya giden çoçuklar size gönderdi.
-Ne oldu? Bir haber mi varmış ?" notu elinden alıp okumaya başladım
...
"Amir'im. Teşkilattan bir grup yollamışsınız. Biz ne yapacağız? Emniyeti almaya devam mı edelim?
...
- Yunus , Selim Komiser iki Grup mu gönderdi çarşı'ya?
-Hayır Komiserim. Bir grup gönderdi.
- Emin misin oğlum? Bak burada iki grup göndermiş yazıyor.
- Eminim Amir'im. Gözlerim ile gördüm sadece bir grubun hazırlandığını aşağıda .
- Yok hayır olamaz...bu kadar da değil..
-Ne oldu Amir'im bir sorun mu var? - Yunus Koş ! Mücahidlere söyle hemen silahlarını alsınlar! galiba Çarşıya saldırı olucak!
...
"Ben de Makbule ile Çarsı'ya gideceğim. Siz oturun. "
...
-Hayır.. Hayır Anne.. Hayıırr!
...
G Ü L N İ D A..
.
Odada ki sessizliği Sümeyye'nin elinde tuttuğu şişelerin sesleri bozmuştu.
-Onlar ne Sümeyye? " önümde duran masaya indirip cevap verdi.
-Yarın ki hastalar için gerekli şuruplar. Salim Amca gönderdi. Dizecekmişsin." şalım ile oynamayı bırakıp şuruplardan birini elime aldım.
-Babam beni çağırmadan mı hazırlamış? Gerçekten çok şaşırdım şu an. " ayağa kalkmak için yeltenmiştim ki birden başımın dönmesi ile olduğum yerde kala kaldım.
-Gülnida! İyimisin? Bugün üçtür aynı şey oldu baksana şu haline.
Hadi git bi baksın sana Salim Amca.
.
-Hayır Sümeyye, iyiyim ben.Sadece tansiyonum düşmüştür. Hemşireyim ben, kendime bakabiliyorum ." masada duran çantamı alıp bana uzattı.
-Peki madem sözümü dinlemiyorsun, bari eve git. Zaten bugün hayrünnisa da gece sırası. Hadi git hadi. Ben de yerleştirip çıkarım zaten. Olmaz mı ?" Sümeyye ile inatlaşmak en son düşüneceğim şey olduğu için çantamı elinden aldım ve ;
-Sözünü dinledim diye bu her zaman benimle inatlaşacağın anlamına gelmiyor tamam mı ? Şimdilik gidiyorum." tebessüm ettikten sonra ona sarıldım ve dışarı çıktım. Baş hemşireyi babam'ın kapısın da görünce adımlarımı hızlandırdım.
-Hekim Çıktı mı ? " biliyorum bu biraz tuhaf ama , babam kuralcı olduğu için hastanede ona diğer hemşireler gibi seslenmemi istiyordu
-Evet seni bahçede bekliyor. Sen şurupları dizdin mi?
-Hayır ,kendimi iyi hissetmiyorum. Sümeyye diziyor şimdi.
-Tamam. Sen çıkabilirsin o zaman. " Baş hemşirenin yanından ayrılıp bahçeye çıktım. Babam bir ağacın altında dikilmiş gelmemi bekliyordu.
-Babaa burdayım! " başını kaldırıp beni olduğum yöne baktı. Koşarak yanına gelip kolundan tuttum. Bana kızgın bakışlar ile cevap verdi.
- Halen bahçedeyiz Gülnidâ. Baban değilim. Bir Hekim'im burada.
-Özür dilerim Ba- pardon Hekimim diyecektim " kıkırdayarak gülüp yürümeye başladım. Babam tebessüm etti ve;
- İlaçlar için çarşıdan birkaç şişe almam gerek. Gelmek ister misin? " diye sormuştu. Boynumda Kırışan salımı düzeltip cevap verdim.
-Aslında kendimi iyi hissetmiyorum baba. Bu seferlik gelmesem olmaz mı?
- Peki kızım , sen nasıl istersen. " yol boyunca sessizlik hakim olmuştu Üsküdar yolların da. Bizim evimiz çarşının iki alt sokağı idi. Babam Üsküdar'da ilaçları ile ün salmış bir Hekim. İşini Aşkla yaptığı için , bana da hemşireliği aşılamıştı. Bir hastayı iyileştirirken bile , binlerce kez şükretmeme sebeb olmuştu bu meslek. Ölümlere şahit olmamı saymıyorum bile. Küçükken hasta olduğunda babam, beni yanına oturtup, yalandan bir iğne vurdurturdu koluna. Sonrada başımı okşayıp,
"Bak görüyor musun gülnidâ? Anne'nin çorbaları beni iyileştiremedi. Senin koluma yaptığın iğne beni iyileştirdi." diye diye hemşireliği aşık ettirmişti bana. Küçüklük aklı , inanıyor işte insan. Eve yaklaşmışken boynum da ki şal açılmıştı. Düzeltmeye çalışırken şal babamın dikkatini çekmiş olacak ki, bir iki dakika kesintisiz şalıma baktı.
-B-Bu Şal..
-Evet Baba..Rümeysa'nın da vardı.
Babam hüzünlenmiş olacak ki, başını öne eğip, yürümeye devam etti. Birkaç dakika sonra sessizliği o bozmaya karar verdi.
-Ka-kardeşini.. Özlüyor musun? "Gözlerim istemsizce dolmuş ve şaşırmıştım. Babam bu konuları pek açmazdı durduk yere.
-Bazen.. Öl-öldüğüne.. İnanasım gelmiyor baba. Sadece hatırladığım seni anımsatan o mavi gözleri. Çok kıskanırdım.. Hemde çok kıskanırdım renkli gözlü olduğu için.Küçüktüm o zaman.. Nerden bilebilirdim ki şimdi yanımızda.. "Babam derin bir iç cekip evin önünde durdu.
-O da çok küçüktü gülnida..yanımızdan uçup gittiğin de. O orman ateşler icinde yandığında.. O da çok küçüktü.. sende.. Eve geldik, Hadi gir içeri artık. Soğuk hava , üşütüceksin. " gözlerimden akan yaşları silip babama kocaman sarıldım.
-Kendine dikkat et ve erkenden eve gel baba. Sevdiğin yemekleri senin için akşam hazırlayacağım ." tebessüm edip başımı okşadı.
....
-İnşallah kızım. Sen hazırlarsın da çarşıdan ben erken dönmez miyim?.. "
tebessüm edip bahçeden içeri girdim. Elim yorulana kadar gülüp el salladım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KÂMELYÂM
Teen FictionKopardığım Kamelyâ'yı ona doğru uzatıp , tebessüm ettim. Sarı saçlarının arasına iliştirdiği papatya ile oynamayı bırakıp, elimden aldı ve ; -Korkutma beni, bir hata yapmadın değil mi ?" diyerek hafifçe kaşlarını çattı kızdığını belli etmek için. Y...